Oluşturulma Tarihi: Aralık 28, 2003 00:00
İnternetçiler ölürse ölsün başlıklı ilk yazım 19 Ekim'de yayınlandı. Türk Telekom, yazımdan bir ay kadar sonra 21 Kasım tarihli bir açıklama mektubu yazıp göndermiş. E.posta çağında sürüngen posta ile gönderilen mektubun elime ulaşması için bir ay daha geçmesi gerekti.İki ay önce yayınlanan yazımda, Türk Telekom'un hızlı İnternet erişimi sağlamayı hedefleyen ADSL projesindeki pazarlama politikalarını eleştiriyordum. Bu arada ADSL hizmetinin başlatılmasıyla, konu proje olmaktan çıktı gerçek oldu. Ancak hızlı İnternet gerçek oldu mu, hayır! Son kullanıcıya hızlı erişim hattı bağlamakla, hızlı İnternet neden gerçek olmadı birazdan değineceğim. Önce TT'nin açıklamasına bir bakalım.İki ay önceki yazımda Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım ve TT Genel Müdürü Mehmet Ekinalan ile Cenevre ITU Telekom Dünyası fuarında yaptığım sohbetlerden edindiğim izlenimleri aktarmıştım. Bakan Yıldırım'a, devletin sekiz yılda İnternet'e topu topu 40 milyon dolar yatırım yapmış olduğunu hatırlatarak, bu rakamı katlayarak artırıp artırmayacaklarını sormuş ve artıracağız ama hemen değil, yanıtını almıştım. Türk Telekom Genel Müdürü Mehmet Ekinalan ise hızlı İnternet anlamına gelen genişbantla ilgili sorum üzerine, ADSL hizmetini Türk Telekom olarak vereceklerini, pazarlama ve satışı için özel şirketlerle çözüm ortaklıkları kuracaklarını ancak mevcut İnternet Erişim Sağlayıcılar'la (İES) böyle bir iş birliğine gitmeyi düşünmediklerini söylemişti. Ben de kendisine bunun İES'lerle TT arasında haksız rekabet yaratacağını, erişim sağlayıcıların ölümü anlamına gelebileceğini söylemiştim. Ekinalan'ın cevabı ''Ölürlerse ölsünler'' olmuştu.TT'den gelen açıklama ''İnternetçiler Ölürlerse Ölsün başlıklı yazınız, yaptığınız yorum nedeniyle, söyleşide verilmek istenen mesajdan farklı bir izlenim yarattığından, düzeltilme gereği duyulmuştur'', cümlesiyle başlıyor. Yazımda Ekinalan'ın ''ölürlerse ölsünler'' sözüyle ilgili yaptığım tek yorum şu paragraftan ibaretti, ''Ekinalan'ın bakışının bu kadar katı olması, boşuna değildi kuşkusuz. Pekçok büyük İES'nin İnternet erişim hizmetine İnternet üzerinden ses (VoIP) at gözlüğüyle bakmasının verdiği bir yılgınlığın sonucuydu bu bakış. Hak da veriyordum doğrusu bu yılgınlığa ve kuşkucu yaklaşıma ama adaletli olmak adına biraz daha esnek bir tutum takınılması da şarttı kanımca''.Bu yorumumla farklı bir izlenim doğmasına nasıl yol açmışım anlayamadım doğrusu ama açıklama açıklamadır. Eğer TT Genel Müdürü açıklamasında, ''TT öteden beri ISS'leri son derece önem verdiği, fikirlerinden yararlandığı bir müşterisi olarak görmektedir. TT'nin ISS'lerin yok olmasını istemesi asla mümkün değildir'', diyorsa ve ölürlerse ölsünler lafıyla, ''TT'nin kanuni yükümlülüklerinin olduğu belirtilmek istenmiştir''se biz bu son beyanını doğru doğru kabul ederiz. Hem de sevinerek.Ama TT'nin İnternet Erişim Sağlayıcılar'a bakışının bu şekilde olduğunu icraatleriyle de göstermesi gerekir. ADSL en iyi ve en hızlı teknoloji değil ama mevcut bakır kabloları değiştirmeye gerek bırakmadığından dolayı ekonomik bir teknoloji. Kısacası geçici bir çözüm. Üstelik TT'nin hizmete soktuğu ADSL teknolojisi, en ileri ADSL teknolojisi de değil. İhalenin açılmasıyla kapanması arasında o kadar çok vakit geçti ki, ADSL teknolojileri de bu arada ilerledi ve hizmete sokulan teknoloji geri kaldı. Asıl önemli sorun ise TT'nin uyguladığı pazarlama stratejisinde. TT, ADSL'i yıllarca bu konuda uzmanlaşmış, yıllarca bu konuya yatırım yapmış İnternet Erişim Şirketleri üzerinden değil yeni tanımladığı bir takım çözüm ortaklarıyla yapmayı planlıyor.Dahası her erişim sağlayıcının yasa gereği TT'den almak zorunda olduğu omurga hizmetine yüksek fiyat tarifeleri uygularken, ADSL bağlantıyı kimbilir ne amaçla yarattığı yeni çözüm ortağı şirketler üzerinden satıyor. Daha da komiği ADSL'den önce teorik olarak en hızlı erişim hizmeti olan kablo İnternet ücretlerinde de indirim yapmıyor.TT iyi niyet mesajlarında samimiyse ADSL'i sadece mevcut İnternet Erişim Sağlayıcılar üzerinden pazarlamalı, kablonet ücretlerini ADSL'in altına çekmeli, IES'lere uyguladığı veri iletişim tarifelerini düşürmeli. Tüm bunlara ek olarak İnternet omurgasına acilen önemli yatırımlar yapmalı. Çünkü Nuh Nebi'den kalma bu İnternet omurgasıyla evlere ne kadar hızlı bağlantı götürülürse götürülsün, hızlı İnternet boş bir hayalden öteye gidemez. Intel, Barlas, Aköz ve F klavyeIntel Van'da öğretmen bilgisayar eğitim laboratuvarı açtı. Emre Aköz, Mehmet Barlas'ın yazılarını el yazısıyla yazdığını deşifre etti. Milli Eğitim Bakanlığı Q klavyeleri F klavyelerle değiştiriyor. Beş benzemez arasında bağlantı kurmak da bana düşüyor.Sabah yazarı Emre Aköz, Mehmet Barlas'ın yazılarını el yazısıyla yazdığını deşifre etti geçenlerde. İlginç bir enformasyondu çünkü Mehmet Barlas bilgisayar kullanımının yaygınlaşmasını desteklemesiyle de tanınan yazarlardan. Bir başka deyişle çağdaş teknolojilere açık bir yazar imajına sahip. Barlas ertesi günkü cevabi yazısında alışkanlıktan dolayı elle yazdığını ancak bilgisayarın sunduğu nimetlerden en iyi şekilde yararlananlardan olduğunu hatırlatmış ve eklemiş, ''Şu anda piyasada yaygın biçimde satılan 'tablet'lerle elle yazabiliyorsunuz.. Yani bilgisiyar, el yazısına alternatif değil ki''...Barlas bu cümlesiyle yine tongaya düşmüş. Belli ki bu tablet bilgisayarları kullanmadan ahkam kesmeye kalkışmış. Kullansaydı Türkçe el yazısını anlamadıklarını bilirdi ve örnek olarak göstermezdi.Bu polemik bana biraz dünyanın dev bilişim markalarının Türkiye'deki durumunu hatırlattı. Hepsi yıllardır insanlara, şirketlere İnternet'in önemini anlatıyorlar ama hiçbirinin kendi doğru düzgün Türkçe sitesi yok. Şimdi bu duruma bakıp Mehmet Barlas ve bilişim şirketleri samimiyetsiz mi diyeceğiz? Hayır, demem o değil... Bilişim teknolojilerinin yararına inandıklarından kuşkum yok ama tezatları ortadan kaldırmak için biraz daha çaba gösterseler diyorum, hepsi o...F klavye ve IntelEmre Aköz, Emre Kongar, Doğan Hızlan ve pekçok yazarın katkısıyla uzun bir süre gündemde tuttuğumuz klavyede Türk standardı sorunu da, Mehmet Barlas'ın tablet bilgisayarlarda düştüğü yanılgıyla birebir ilintili. Daha önce de değindiğim gibi konu basit bir klavye standardı kavgasından ibaret değil. Türkçe F klavye, uyduruk Türkçe Q klavye tartışmasını yaparken aslında, teknolojik gelişmeler karşısında kültürel değerlerimize sahip çıkmama gibi ciddi bir sorunu tartışıyoruz. Sahip çıkmadığımız değerler arasında özelde Türkçeye özgü standart F klavye, genelde ise Türkçe alfabe ve Türkçemiz var. Çünkü tüketici bilinçsizliği ve devlet ilgisizliğini fırsat bilen bilişim şirketleri, Türkiye'de satacakları ürünleri Türkçe desteği olmaksızın yurda sokuyor ve pazarlıyorlar. Biz sahip çıkmadıkça, ticari çıkarları gereği böyle yapmakta yerden göğe kadar haklılar da. İşte tablet bilgisayarların, Türkçe el yazısını tanıma desteğine sahip olmadan Türkiye'de satılabilmesi de, bu sahipsizliğin bir sonucu.Gelelim Intel'in ve Milli Eğitim Bakanlığı'nın konuyla ilgisine. Intel ve MEB geçtiğimiz cuma günü Van'da Öğretmen Bilgisayar Eğitim Laboratuvarı açtılar. Laboratuvar, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde bulunan illerden MEB tarafından belirlenerek gelen öğretmenlerin bilgisayar eğitimi almasında bir merkez işlevi görecek. Van'da açılan laboratuvar Türkiye'de 50 bin öğretmenin bilgisayar eğitimi almasını ve bu sayede bilgisayarlardan eğitim aracı olarak en iyi şekilde yararalanabilmesini amaçlayan bir projenin parçası. Dev proje kapsamında geçtiğimiz aylarda Yalova'da da bir eğitim laboratuvarı açılmıştı. Milli Eğitim Bakanı laboratuvarda standart Türkçe F klavye yerine uyduruk Türkçe Q klavye kullanıldığını yardımcı editörüm Hüseyin Gönüllü'nün uyarısı üzerine anlamıştı. Halbuki Bakan daha önce yayınladığı bir genelgeyle Türkçe F klavyenin Bakanlıkça standart kabul edildiğini, okullarda ve eğitimde yalnızca Türkçe F klavye kullanılacağını açıklamıştı. Uyarımız üzerine Bakanlıktan bir açıklama gelmemişti. Ancak Intel Yalova'ya yerleştirilen uyduruk klavyelerin standart F klavye ile değiştirildiğini ve açılacak laboratuvarlarda bundan böyle Türkçe F klavyelerin kullanılacağını açıklamıştı.İsteyince oluyormuş demek ki. Darısı diğer bilişim şirketleri ve Mehmet Barlas'ın başına...Katili bırak katletmemeye bakTürkiye Popstar yarışmasında yarışmacılardan birinin eski cinayet mahkumu çıkması üzerine kopan tartışma sürekli yanlış zeminlere kaydırılıyor. Bu yarışma bir katili yıldız yapmaya alet olmamalı savını öne sürenlerin karşıtları, ''katilden neden yıldız olmasın, dünyada da bir sürü örneği var'' alakasız teziyle savunuyorlar kendilerini. Bu teze sıkı sıkı sarılanlardan biri de yarışmanın Türkiye'deki yapımcısı. Doğrudur dünyada pek çok sabıkalı yıldız var, ama dünyada bir sabıkalının yıldız olmasına aracı olan bir yarışma var mı? Bir de ünlü şovlar, diziler, yarışmalar Türkiye'de neden bu kadar hızlı tüketiliyor? En popüler programın bile çok değil iki yıl sonra Türkiye'de neden esamisi okunmuyor? Popstar yarışmasının yapımcısının, cezasını çekmiş bir katili yıldız yapmak doğru mudur sorusundan çok,
seçim sistemi ve katılım koşulları programımın geleceğini katletmeli midir sorusunun cevabını araması gerekir. Bayhan kendine has üslubuyla yıldızlığa çoktan adım attı bile. Yarışmadan birinci olarak çıkmasa da, birileri ona kaset yapacak, istediği fırsatı sunacaktır mutlaka. Ama Popstar yarışmasının popülaritesini sürdürebilmesi, çıkartacağı birincinin yıldızlaşma başarısına bağlı olacak. İlk beşe kalan yarışmacıların her biri için bir albüm yapıp, birincinin albüm satışlarına göre seçilmesi fikrimi beğenmeyebilirsiniz ama kısa mesajla oylamanın da uygun bir seçim sistemi olmadığı apaçık.kanald.com.tr/popstar/Tebrik gönder bedava bağış yapİnternet ve kısa mesaj icat oldu mertlik bozuldu. En azından bayram ve yılbaşı mertliği. Şimdi artık kimse oturup tebrik kartı filan yazmıyor. Tek tip bir mesaj yazıp, e.posta ya da kısa mesaj servisiyle ona buna gönderiyor. Alisbagis.com.tr tebrik özürlü nesle, yitirdiği mertliği tekrar kazanma şansı veren bir site. Siteye girip tebrik kartınızı buradan gönderdiğinizde sivil toplum kuruluşlarına, cebinizden beş kuruş çıkmadan maddi yardım yapabiliyorsunuz. Tek yapmanız gereken site aracılığıyla dostlarınıza elektronik bir posta göndermek ve bağış yapılmasını istediğiniz sivil toplum kuruluşunu seçmek. Siz kartınızı gönderdiğinizde, uygulamanın sponsoru Yapı Kredi Bankası, seçtiğiniz sivil toplum kuruluşuna bağışta bulunuyor. alisbagis.com.trFilenin kraliçesiHep futbolcular için İnternet sitesi açılacak değil ya. Voleybol Milli Takımı'nın başarılı ve popüler oyuncusu Neslihan Demir'in de artık bir sitesi var. Milliyet Kirpi editörü Erhan Evkuran tarafından inşa edilen İnternet sitesinde Neslihan Demir'le ilgili bilgiler, istatistikler, fotoğraflar, maç sonuçları gibi olmazsa olmaz unsurların yanı sıra ziyaretçiye sunulan etkileşim olanakları da mevcut. Sitenin mimarının Kirpi'den olması mizah sayfalarının da unutulmamasını sağlamış. Site bu konuda oldukça iddialı. ''Filenin Sultanları ve Angelina Grün'' mizah yazıları için dünyanın ilk voleybol mizahı tanımlaması kullanılmış. neslihandemir.info
button