Güncelleme Tarihi:
Beştepe’de dün düzenlenen 2017 TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik Ödül Töreni’nde konuşan Erdoğan, özetle şu mesajları verdi:
‘YAT, YAT UYU, UYU, UYU YAT’
“Okullarımızda çocuklarımıza senelerce neden yapamayacaklarını öğrettik. Onlara yeni işler çıkararak ‘sakın başınıza dert açmayın’ dedik. Öyle ki ‘icat çıkarma, eski köye yeni adet getirme’ ifadeleri olumsuz birer deyim olarak dilimize bile yerleşti. Öğrencilerin zor sorularla kafa konforumuzu bozmasından çekindiğimiz için onlardan statükoya boyun eğmesini istedik. Bunun neticesi olarak batı karşısında ezik, ilerlemeyi batıya öykünmekte gören, öte yandan kendi değerlerine karşı nobran kuşaklar yetişti. Oysa başarının sırrı önce yapabileceğine inanmaktır. Biz bile ilkokula giderken alfabemizde ‘yat yat uyu, uyu uyu yat’ bununla yetiştirildik. Halbuki ‘çalış çalış, oku oku’ denilmesi gerekirdi.
En büyük ihtiyacımız para, petrol, elmas ve silah değil başarabileceğimize inanmaktır. Önce bunu öğrencilerimize vermeliyiz. Şu anda petrolü, parası olanları görüyoruz. İnanın biz onların çok çok ilerisindeyiz. Kudüs meselesinde dolarlar işi halledebildi mi, dolarlar dünyayı satın alabildi mi, alamadı.
İnternet kafeler vardı şimdi iş ne yazık ki evlerde kurulur hale geldi. Artık internetler eve yerleşti. Yani zehir evin içine girmiş vaziyette. Hocalarımız, anneleri-babaları uyarmak durumunda. Bu çok ciddi bir uyuşturucu müptelasıdır. Gençliğimizi bundan kurtarmamız lazım. Teknolojinin uyuşturucu müptelası olmaya gençliğimizi sevk etmesi en büyük tehlikemiz. 2 yaşında çocuk elindeki o telefonla nasıl oynuyor, nasıl onun esiri oluyor? Duygular eğer elimizdeki telefonun esiri haline gelmişse çok büyük tehdittir.”