OluÅŸturulma Tarihi: Ocak 11, 2002 00:00
Hastalığıyla gizemli bir kiÅŸilik yaratan bugünün dünyasının en tanınmış fizikçisi Hawking, kıyamet habercisi gibi. Son kitabı ‘Ceviz KabuÄŸundaki Evren’ nedeniyle yeniden dünyanın gündemine oturdu.. Ãœstelik dini tartışmalara da yol açarak...Einstein’dan beri en büyük bilim adamı olarak tanımlanıyor. Ama o kendisini Einstein’ın yanına koymuyor. Ãœnlü fizikçi, ve sandalyeye baÄŸlı özürlü bilim adamı Stephen Hawking’den bahsediyoruz tabii. Son kitabıyla yine dünyanın gözlerini üzerine topladı. ‘Ceviz KabuÄŸundaki Evren’ isimli kitabı hızla dünya dillerine çevrilmeye baÅŸlandı. Hawking, bu kitabında, dünyanın bir felaketle karşı karşıya kalabileceÄŸini belirterek uzayda insan kolonileri kurulmasını gündeme getirmiÅŸti. Hatta bu önerisi ülkemizde din çevrelerinde tartışma yaratmış, din bilgini YaÅŸar Öztürk din kitaplarında kıyamet habercisi olarak adı geçen yaratığın Hawking olduÄŸunu öne sürmüştü!Hawking’in Öztürk’ün düşünceleri üzerine ne düşünür bilmiyoruz, ancak Science Avenir dergisi’nin, evrenle ilgili en çılgın fikirlerini teorilere dönüştürmekle ünlenen bu bilim adamıyla, son kitabının yayımlanması dolayısıyla yaptığı görüşmenin özünü sunuyoruz. Kara deliklerle ünlendiStephen Hawking, pek çoklarının düşündüğünün aksine kendisinin Einstein’dan beri en büyük bilim adamı olduÄŸuna inanmıyor. Ancak onun 1989 yılında ‘Zamanın Kısa Tarihi’ adlı yapıtının yayımlanmasının ardından tüm dünyada en çok tanınan bilim insanı olduÄŸu bir gerçek. Kitabı 40 dile çevrilen ve 25 milyon satan Hawking, kazandığı para sayesinde, evrenle ilgili en çılgın teorik fikirlerini popüler hale getirebilmek için gereken maddi bağımsızlığını da saÄŸlamış oldu. Bu kazancı aynı zamanda, Ä°ngiltere- Cambridge üniversitesindeki uygulamalı matematik ve teorik fizik laboratuvarının da geliÅŸmesini saÄŸladı. Kısa bir süre önce laboratuvar için yeni bir bina inÅŸa edilirken, ünlü fizikçi bir zamanlar Isaac Newton ve Paul Dirac gibi büyük bilim insanlarının bulunduÄŸu kürsüye geçti.21 yaşından beri sinir sistemini etkileyen ancak beynin faaliyetlerine dokunmayan ALS (Amyotrofik lateral skleroz) hastası olan Hawking, 1985 yılından bu yana sesini de yitirmiÅŸ olduÄŸu için, koltuÄŸuna yerleÅŸtirilmiÅŸ, yazıları sese dönüştüren bilgisayarı sayesinde insanlarla iletiÅŸim kurabiliyor.Özellikle kara delikler teorisiyle özdeÅŸleÅŸen ünlü fizikçi, son yapıtında da, okuru uzay-zamanda fizikteki herÅŸeyin teorisini keÅŸfetmek için yolculuÄŸa çıkarıyor. EndiÅŸesi biyolojik silahHawking ÅŸimdiye kadar insan soyunun nükleer savaşı ve Kıyamet’i önleyebileceÄŸini düşünürken, 11 Eylül saldırılarının ardından bu görüşlerini deÄŸiÅŸtirip deÄŸiÅŸtirmediÄŸiyle ilgili bir soruyu şöyle yanıtlıyor: ‘11 Eylül olayları korkunç olsa da atom silahları gibi insan soyunu tehdit etmiyor. Ancak uzun vadede biyolojik silahlardan endiÅŸeliyim. Nükleer silahlar büyük ve ağır tesisler gerektirirken, biyolojik silahlar küçük laboratuvarlarda üretilebilirler. Dünyada tüm laboratuvarları denetlemek ise olanaksız.’Hawking sözlerini şöyle sürdürüyor: ‘Kazayla ya da bilerek, bizleri yok edecek virüsler üretme tehlikesi var. Ä°nsan soyunun 1000 yıl daha yaÅŸayabileceÄŸine inanmıyorum. Ä°nsanoÄŸlunun yaÅŸamını sürdürebilmesi için uzayı iÅŸgal etmesi gerekiyor. Tek bir gezegende meydana gelebilecek bir sürü kaza olasılığı var.’Peki ona göre en güçlü olasılık hangisi? Kendi kendimizi mi yok edeceÄŸiz? Yoksa uzaya doÄŸru mu kaçacağız? Hawking bu sorunun yanıtını tam olarak veremeyeceÄŸini belirttikten sonra ÅŸunları söylüyor: ‘Canlı varlığın sürekliliÄŸini saÄŸlayacak temeller üzerinde yaÅŸamalıyız. Sanırım bu konuda baÅŸarılı olabiliriz, ancak tehlikeleri de göz ardı etmemek gerekiyor.’İnsan soyu saldırganHawking insanoÄŸlunun iyi olduÄŸu savına ise kuÅŸkuyla yaklaşıyor: ‘İnsan türü Darwin evriminin sonucu, ürünüdür. DoÄŸal seleksiyon saldırgan karakterlere öncelik tanır, çünkü saldırgan olanlar ayakta kalmayı ve soylarını sürdürmeyi baÅŸarabilirler. Günümüzde ise koÅŸullar deÄŸiÅŸti. Zekámızla hareket etmeliyiz, ancak duygularımızı hala saldırganlık yönetiyor.’ Peki kendisi saldırgan duygularını nasıl ifade ediyor? Hawking bu soruya gülerek yanıt veriyor: ‘Bu sorunun yanıtı basit. Tüm saldırganlığımı bilime döküyorum.’Ancak ilk eÅŸinden olan kızı Lucy’nin geçen yıl babasıyla ilgili olarak kaleme aldığı bir makaleye göre, Hawking saldırgan duygularını sadece teorilerine deÄŸil, ailevi iliÅŸkilerine de yansıtıyor. Ãœnlü fizikçi, üç çocuÄŸuyla da uyumlu bir birliktelik sergilemesine raÄŸmen, Lucy babasının, insanların fiziksel ve zihinsel kapasitelerini sonuna kadar zorlayan bir kiÅŸiliÄŸe sahip olduÄŸunu ileri sürüyor. Hawking ise, insanlarla iliÅŸkilerini saldırganlıktan çok dinamizmin belirlediÄŸini, kimseyi kırmak gibi bir niyetinin olmadığını kaydediyor.Stephen Hawking, kara delikler, yerçekimi, zaman içinde yolculuk v.b. konuların yanı sıra, sosyal faaliyetlerle de yakından ilgilenerek, fanus içindeki bilim adamı görüntüsü çizmekten kaçınıyor. Tiyatro ve operadan çok hoÅŸlandığı gibi baloları da kaçırmamaya çalışıyor.Hawking’in cazibesiBilim adamı ve yazar kimliÄŸini popülerleÅŸtirmeyi baÅŸaran Hawking’in cazibesinin sırrı nereden kaynaklanıyor?Fransız felsefeci Sacha Bourgeois û Gironde, bizlerin ruh ile vücudu birbirinden bağımsızmış gibi algıladığımızı, Hawking’in de bu algılamayı çok daha uç noktalara götürdüğünü belirterek şöyle diyor: ‘Hawking’te iletiÅŸim mekanikken, düşünce aynı düzlemde bulunmuyor. Kendisi, insan soyunun en uç noktasını oluÅŸturuyor. Hastalığı nedeniyle yapamayacağı ÅŸeyler olduÄŸunu kabul etseydi, dış dünyanın dayatmaya çalıştığı kısıtlamaları benimsemiÅŸ olacaktı. Bu da, özürlü için olumsuz bir durumdur. Hawking tam tersine, insana özgü yeteneklerin deÄŸiÅŸik ÅŸekillere bürünebileceÄŸini gösterdi. Hedeflerini belirlediÄŸi ve bunlara ulaÅŸmak için gerekli fonksiyonlara sahip olduÄŸu andan itibaren herhangi bir ÅŸeyden vazgeçmek zorunda kalacağına inanmıyor. Onun bu uyum kapasitesi de insanların gözünde çekici hale gelmesini saÄŸlıyor.’Özel bir hastaStephen Hawking’e 21 yaşında, sinir sistemini etkileyen ALS (Amyotrofik lateral skleroz) tanısı kondu. Charcot hastalığı (1869’da hastalığı tanımlayan Fransız nöroloÄŸun adı) olarak da bilinen hastalık, örneÄŸin Fransa’da yılda 800 kiÅŸiyi etkiliyor. Dünyada ise 100 bin kiÅŸiden iki kiÅŸi bu hastalığın pençesinde kıvranıyor. ALS, Alzheimer’den sonra en sık rastlanan kronik nörolojik hastalık. AraÅŸtırmacılar hastalığın çok hızlı geliÅŸtiÄŸi ve ölümcül olduÄŸuna dair yaygın kanının doÄŸru olmadığını belirtiyorlar. Buna örnek olarak da, hastalığın çok yavaÅŸ geliÅŸtiÄŸi Hawking gösteriliyor. Ancak Hawking’in istisnai bir durum oluÅŸturduÄŸu da belirtiliyor. Nitekim tıp çevreleri ünlü fizikçi çok genç yaşında hastalandığı için (ALS genellikle 40 yaşından itibaren ortaya çıkıyor) hastalığın ALS olduÄŸundan tam da emin deÄŸiller; Hawking motor nöronu etkileyen bir baÅŸka sinir sistemi hastalığına yakalanmış olabilir.ALS yavaÅŸ yavaÅŸ, kaslara komuta eden sinir hücreleri olan beynin ve omuriliÄŸin motornöronlarını yok ediyor. GeliÅŸimi kiÅŸiden kiÅŸiye deÄŸiÅŸen hastalık, beyinsel faaliyetleri hiçbir ÅŸekilde etkilemezken, motör nöronların yüzde 80’ini yok edebiliyor! Kestirme yol kurt delikleriEinstein ve Newton’la poker oynamak, Marilyn Monroe’yu kucağına oturtmak... Ä°ÅŸte Hawking’in rüyası! Belki de Hawking dışındaki diÄŸer fizikçiler de aynı nedenden dolayı zaman içinde yolculukla ilgileniyorlar. Onlar da Hawking gibi aynı tutku ve ÅŸevkle bu tür bir geliÅŸmeyi saÄŸlayabilecek reçete ve koÅŸulları araÅŸtırıyorlar. Zaman içinde yolculuk fikri Einstein ve ünlü denklemleriyle doÄŸdu. Ludwig Flamm adındaki fizikçi, Einstein denklemlerinin zaman içinde yolculuÄŸa olanak saÄŸladığını gördü. Teoriye göre, zaman-uzay içinde bir tür kestirme yol olan kurt delikleri vardı. Einstein ve kara deliklerin yaratıcısı Jim Wheeler bunları araÅŸtırmaya baÅŸladı. Ancak çalışmaları bir yere varmadı ve kurt delikleri de açılamadan kapanmak zorunda kaldı. Sadece bilim kurgu öykücüleri ve sinemacılar bu konuyu sürekli gündemde tuttular.80’li yılların ortalarında ise Stephen Hawking ve Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nden Kip Thorne konuyu yeniden gündeme getirdiler. Zamanda yolculuk için negatif enerji gerektiÄŸini belittiler, ancak bu enerji de kara deliklerin sınırı dışında Evren’de pek bulunan bir madde deÄŸil. Hawking, kurt deliklerinin ortaya çıkması için gereken koÅŸulların baÅŸka yerlerde de yaratılabileceÄŸini söylüyor. Ancak bu mümkün olsa bile, DoÄŸa, zaman içinde yolculuÄŸu yasaklıyor. Ancak hesaplarda olası görünen zaman içinde yolculuÄŸun teorik olarak bile olabilirliÄŸini gösterebilmek için beki de HerÅŸeyin Teorisinin bulunması gerekiyor.Zaman armutturCeviz kabuÄŸu içinde zaman ve ÅŸimdi de armut ÅŸeklinde zaman: Stephen Hawking herhalde tatlı ve anlamlı görüntüleri seviyor.Armut benzetmesi: Evren’in derinliklerinden bizlere kadar ulaÅŸan parlak ışınlar, armut ÅŸeklinde uzanıyor. Big Bang’den (Büyük patlama) beri aynı noktadan demet halinde yola çıkan parlak ışınlar, eÄŸilerek daha sonra bize doÄŸru yönelirler. Uzay-zaman boÅŸ olsaydı, bu ışınlan doÄŸrusal bir yol izleyeceklerdi. Oysa evrendeki kütleler, ışığı yolundan saptırırlar ve yolunu sürdürmesini zorlaÅŸtırırlar. Evren’in temeli, ışınların eÄŸimini büyük ölçüde etkileyen önemli bir madde yoÄŸunluÄŸundan oluÅŸmuÅŸtur. Gerçekte Big Bang’den beri ışık konisi, kozmik ışınlamanın baÅŸlamasından bu yana gittikçe daralan maksimal bir noktaya kadar geniÅŸlemiÅŸtir ve bir noktadan sonraki daralma bize kadar sürmüştür. Buradan ÅŸu ünlü ÅŸiirsel armut görüntüsü ortaya çıkmaktadır. Fizikçimiz, gerçek zamana hayali bir zaman daha eklemektetir. Hayali zamanda akıp giden her öyküye gerçek zamandaki bir öykü denk düşer... Evren küre üzerinde evriliyormuşçasına, her tür sınırdan arınır. Zamanın baÅŸlangıcı yoktur... Ve de hangi zamanın gerçek ya da hayali olduÄŸu bilinmemektedir.1. Kurt deliÄŸinin tarifi: Bir ucu dünyadayken diÄŸer ucu uzay gemisinde. Zaman içinde uzun bir yolculuk için ideal.2. 12 saatte giriÅŸ, 10 saatte çıkış! Kurt delikler zaman içinde gerilere götürüyorlar.3. Uzay gemisi, güvertedeki kurt deliÄŸi sayesinde dünyaya geri dönüyor.4. Zaman uzay gemisindeki uçta, dünyada olan uca göre daha yavaÅŸ akıyor. Burada da ilginç bir çeliÅŸki ortaya çıkıyor.Â
button