Güncelleme Tarihi:
İnsan, lanete (ilence) müstahak hale gelebilen tek yaratıktır. Ancak insanı lanetlemek, onu yaratan kudretle, o kudretin direktifleriyle iş gören peygamberlerden başka kimsenin yetkisinde değildir. Lanetlenmeye müstahak insanı, sadece Allah ve Allah elçileri bilebilir. Diğer insanların lanet okumaları, nefs putunun iştahına hizmetten başka bir şey olmaz.
En büyük kötülüklere, en ağır işkencelere, en namert ihanetlere uğrayan nebiler, ilahi vahyin kesin ve net beyanları olmadıkça azılı düşmanlarına bile lanet okumamışlardır. Vahyin beyanınca belirlenen noktada laneti dile getirmek ise bir insanlık borcudur. Çünkü bunu yapmamak, Musa ile Firavun'u, Muhammed'le Ebu Cehil'i, Hüseyin'le Yezid'i bir tutmak olur ki, bu, lanet okumaktan çok daha büyük bir zulümdur.
Hz. Peygamber'in, lanetlemenin kötülüğüne ilişkin bazı beyanlarını verelim:
‘‘Mümine lanet etmek onu öldürmek gibidir.’’
‘‘Lanetçiler, kıyamet günü, ne şefaatçi olabilirler, ne de şehid.’’
‘‘Gerçek iman sahibine, lanetçi olmak yakışmaz.’’
‘‘İman sahibi sövücü, lanet edici, çirkin lakırdılarla karalayıcı, alaycı olamaz.’’
‘‘Bir kul bir şeye lanet ettiğinde, lanet, göğe yükselir. Göklerin kapısı bu lanete kapatılır ve lanet yeryüzüne döner. Yeryüzü kapıları da kapatılınca lanet sağa sola dolaşmaya başlar ve nihayet gönderildiği kişi veya şeyi bulur. Eğer o kişi veya şey, okunmuş olan lanete müstahak değilse, lanet onu okuyana gidip yapışır.’’
Hadis kaynakları bize şunu haber veriyor: Bir kadın, bindiği devenin huysuzlaşması üzerine ona lanet okumuştu. Hz. Peygamber bunu duydu ve şöyle dedi: ‘‘İndirin bu kadını o deveden. Lanetli olan, onun kendisidir.’’ (Hadisler için bk. T.Şemáil, 118-120).
Şu da ilginçtir ki, Hz. Peygamber, insanlara sövmeyi de, lanetlemeye karşı çıkan sözleri içinde yasaklamıştır. Bu demektir ki insanlara sövmek de bir tür lanetlemedir. Kuran, sövmenin, sadece zulme uğrayanlar için mazur görüleceğini bildirir (Nisa, 148). Yani zalime sövmek ve lanet etmek günah değildir. Ama bunu ancak mazlum yapar.