Güncelleme Tarihi:
UZUN YANIT:ÂBitkiler, su yosunları ve birçok bakteri türü, yaÅŸam için gereken enerjiyi fotosentez yoluyla karşılıyorlar. Peki ya insanlar da fotosentez yapabilseydi ne olurdu? 2011 yılında Berkeley Ãœniversitesi biyologlarından Christina Agapakis bu konuyla ilgili bir keÅŸif yaptı.
 Zebra balığı embriyosuna fotosentez yapan bakterileri enjekte eden Agapakis, omurgalı canlıların da fotosentez sürecini tolere edebildiğini gördü. Aslında daha önce de deniz sümüklü böceğinin, yediği alglerdeki kloroplastı (fotosentezin gerçekleştiği hücresel yapı) vücuduna adapte edebildiği tespit edilmişti. Tabii ki bunu nasıl kullandıkları henüz bilinmiyor ama bu iki örnek, memeli ve omurgalıların fotosentezi taklit edebildiklerini açıkça göstermekte. Söz konusu böyle ufak canlılar olduğunda, enerji ihtiyacı çok büyük bir mesele olmaktan çıkabilir.
 Ancak insanlar için farklı bir durum söz konusu. İnsan bedeninin çok fazla enerjiye ihtiyacı var. Muhtemelen evrim hiçbir zaman insanın fotosentez yapacağı türden bir değişikliği ortaya çıkarmayacak. Çünkü enerji, metabolizmayı yönlendiren yegâne durum. Biz insanlar, klorofil yerine melanini kullanıyoruz. Melanin, klorofile göre çok daha gelişmiş bir sistem. Yani evrim sürecinde fotosentezden çok daha etkin olan bu yöntemi geliştirmişiz. İnsanlar fotosentez yapabiliyor olsaydı bile, enerji ihtiyacının sadece %5’lik bölümünü karşılayabilirlerdi.
 Böyle bir durumda, metabolizmamızın sağlıklı çalışması için besinlere duyduğumuz ihtiyaç devam edecekti. Tabii bir de fotosentez yapabiliyor olmanın bedeli olarak, tenimizden dışarıya uzanan yaprak benzeri yeşil uzuvlarımızla, yürüyebilen ağaçlar gibi görünüyor olurduk.