Güncelleme Tarihi:
Bulutsuz bir gecede, gökyüzündeki yıldızları seyretmek insanları rahatlatır. Dahası gökyüzünün durgunluğu, sakinliği insanları çeker, mutlu kılar. Ancak, gökyüzü hiç de göründüğü gibi sessiz sakin değildir. Güneş sistemimizin, hatta samanyolumuzun dışında, aklımızın alamayacağı büyüklükte patlamalar olur, galaksiler yok olur, yenileri doğar... Uzayın derinliklerindeki aktivite öylesine çarpıcıdır ki, bilimadamları tarafından ‘‘dehşet verici’’ şeklinde nitelendirilir.
Newsweek dergisinde kapak konusu olarak işlenen ‘‘Galaksiler Çarpışınca’’ başlıklı inceleme yazısında, dünyamıza milyarlarca ışık yılı uzaklıkta meydana gelen değişiklik ve hareketler ele alınıyor. Galaksilerin nasıl çarpıştığına ışık tutan yazı, sürdürülen çalışmalar sayesinde astronomların, bizim samanyolumuzun da başına benzer bir çarpışmanın gelip gelmeyeceği sorusuna yakın gelecekte yanıt verilebileceğine dikkati çekiyor.
Dergi, 1990 yılında Uzay Teleskobu Hubble'ın dünyadan 600 kilometre uzaklıkta yörüngeye oturtulmasıyla birçok bilinmeyenin aydınlığa kavuştuğunu belirtiyor. Baltimor'daki Uzay Teleskobu Bilimi Enstitüsü görevlileri François Schweizer ve Brad Whitmore, Hubble'dan gelen fotoğrafları değerlendirirken, ilk galaksi çarpışmasına tanık olduklarını anladılar. Geçen hafta, incelemelerinin sonuçlarını açıklayan Schweizer ve Whitmore, dünyadan 63 milyon ışık yılı uzaklıkta, iki ‘‘Anten’’ galaksisinin çarpışmasını, ve bu sırada meydana gelen muazzam patlamada da, binden fazla yıldızın oluştuğunu bildirdiler.
GALAKSİLER ŞEKİL DEĞİŞTİRİYOR
Hubble'ın yolladığı resimler, galaksilerin statik, izole oluşumlar olmadığını ortaya koydu. Galaksilerin aslında, birbirini yok eden, çarpışan, bazen sönen, bazen de parlayıp şekil değiştiren yıldızlar topluluğu olduğunu anlamaları, bilim adamları için sürpriz oldu.
Bilimadamları, Hubble aracılığıyla görmeyi hayal bile edemedikleri olaylara tanık oldular. Astronomlar, ‘‘Shoemaker-Levy’’ kuyruklu yıldızının 1994 yılında Jüpiter'e çarpmasını, M87 galaksisinin tam ortasındaki ‘‘Kara Delik’’i, yıldız patlamalarını, süper novaları, trilyonlarca yükseklikteki duman tabakalarını ve yıldızların oluşumunu izleme fırsatını buldular. Astronom Mario Livio, Hubble'ın keşiflerini anlatırken, ‘‘Muhteşem bir olay. Hubble hangi yönü araştırsa, orada muhakkak fantastik bir olayın meydana geldiğine tanık oluyoruz’’ diyor. Örneğin, hangi galaksi incelense, tam merkezde kesinlikle muazzam bir kara deliğin bulunduğu artık biliniyor. Hubble sayesinde, kara deliklerin, uzayın derinliklerinde ‘‘bahçedeki yabani otlar’’ gibi bittiğini artık öğrendiklerini söylüyor bilimadamları.
Hubble'ın başarısından cesaretlenen NASA, önümüzdeki 10 yıl içinde 30 kadar yeni uzay teleskobunu daha hizmete sokmayı planlıyor. Amaç, evrenin nasıl doğduğunu ve nasıl sona ereceğini öğrenebilmek.
Teleskopun büyük devrimi
Bilimadamları, teknoloji harikası teleskopların birer zaman makinesi olduğunu söylüyorlar. Zaman içinde yol alan muhteşem teleskoplar sayesinde milyarlarca yıl uzaktaki gök cisimleri bile izlenebiliyor...
1 MİLYAR IŞIK YILINA KADAR
Amatörler için üretilen teleskoplar, milyarlarca yıldız, nebula ve kuyruklu yıldızı gözlemleyebilir. Yaklaşık 1 milyar kilometre uzaklıktaki Halley-Bopp kuyruklu yıldızı, böyle bir teleskopla keşfedildi.
12 MİLYAR IŞIK YILINA KADAR
Polomar Gözlemevi, yüzlerce keşfin yapılmasına yardımcı oldu. 7 bin ışık yılı uzaklıktaki Yengeç Nebulası, buradaki teleskopla izleniyor.
13 MİLYAR IŞIK YILINA KADAR
Hubble teleskobu, Derin Alan görüntüsünü oluşturmak için, sadece 10 gün çalıştı. Evrenin yanındaki kırmızı nokta, ‘‘Bebek Galaksi’’.. Arkada, astronomların ‘‘Kara Alan’’ diye adlandırdıkları bölge bulunuyor.
4-14 MİLYAR IŞIK YILINA KADAR
Gelecek Nesil Uzay Teleskobu: 2007 yılında uzaya fırlatılması planlanıyor. Kızıl ötesi ışın yardımıyla, ‘‘Kara Alan’’ı tarayacak.
14 MİLYAR IŞIK YILINA KADAR
Kozmik Geçmişi Keşif: 1989 yılında yörüngeye oturtuldu. Evreni oluşturan Büyük Patlama'yla oluşan mikrodalga radyasyonun 800 bin yıl sonra incelenmesinde kullanılıyor.