İnsan Hakları, haksızlıkları...

Güncelleme Tarihi:

İnsan Hakları, haksızlıkları...
Oluşturulma Tarihi: Aralık 10, 2007 17:39

İnsan nedir? Tanımlamaya gerek var mı bilmem? Bu satırlarda gözgöze geldiğim herkesin gönlünde bir insan gezer.

Bir de bu adı yakıştırmadıkları…
İnsan hakları nedir?
“ırk, din, dil, cinsiyet ayrımı gözetmeksizin tüm insanların yararlanabileceği hakların”, siyah kağıtlardaki beyaz satırları…
Yürürlüğü çoktan kaldırılmış ya da hiç varolmamış bir kanunun kalıntıları.
Kimi tanımını bilmez, kimi adını
Kimi anlamını bilmez, kimi tadını…
Bugün,gazete ve televizyonlarda uluslararası söylemlerde adı zikredilen,şöhretli ama tanınmayan, 59 yaşında ama olgunlaşmayan, ölü çocuğun yani “insan hakları
beyannamesi”nin doğumgünü.
Magna Carta ile dizimi başlayan okunmayacak kitabın, bütün dünyayı kucaklayan “insan hakları beyannamesi”ile tamamlandı sonu.
“Bütün insanlar; hür, haysiyet ve haklar bakımından eşit doğarlar,akıl ve vicdana sahiptirler ve birbirlerine karşı kardeşlik zihniyeti ile hareket etmelidirler”
bu cümle İnsan Hakları Beyannamesinin ilk maddesi.
Yani ihlale ilk adım attığımız nokta.
İlk maddesinden son maddesine kadar her maddeye tezat örnekler verebilmek için bütün dünya görülmemiş bir halde birlik ve beraberlik içinde hareket etmektedir.
Birlik ve beraberlik olsunda ne için olursa olsun diyenlerdenseniz bu yazıyı okumayı bırakıp gidip kanlı ellerini tutun dünyanın.
Çin, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından her yıl yayımlanan,ülkelerin insan hakları raporuna, defalarca, keyifle okuduğum bir raporla cevap verdi yine.
Bu raporda “önce kendine bak” cümlesini siyasi ve tarihi açılımlarla,belgelere dayanarak ve dallandırıp
budaklandırarak,beyaz bir kağıdı doldurarak dillendirdi.
Çin’in Doğu Türkistan’da yaptıklarını bir an için göz ardı edip o raporu yazan
elleri öpecekken öpmek istediğim elin boğazladığı Uygurlar’ın çaresizliği oluyor konuklarım.
Başımızı ne yana çevirsek ihlal çekimleri…
Dünde, bugünde…
Irak’ta,Azerbaycan’da, Çeçenistan’da, Guantanamo’da, Batı Trakya’da…
Fragmanlarını ve adını bildiğimiz yüzlerce film
İşaret parmağını sallayıp:
“ihlal yapmayın”diyenlerin oynadığı…
Tuhaf olanda bu işte!
İnsan haklarını konu alan seriden bir parça olan Atlantik Beyannamesi’nin yazarlarına bir bakın…
Roosvelt ve Churcill
Kan damlayan bir tarihin,sömürgeciliğin, ırkçılığın memleketdaşları…
“hocanın dediğini yap, yaptığını yapma”diyesi geliyor insanın
Paramparça bir camın sivri ve keskin bir parçasıda bizim elimizde…
Bizde insan hakları, belirli ideolojilerin sinir bozucu söylemlerinden bir demet olarak yeralır çoğumuzun kafasında.
Daha tam girmediğimiz bir cennetin eşiğinde,kapının arkasını cehennem sanıp öylece kalakalırız bazen.
Tüm dünyada olduğu gibi çoğu kez bizde de kıvrılacak bir yer bulamaz kendine bu bildirge…
Ülkelerin minyatürü olan ailelerden başlayan “aile içindeki ihlaller”kendini aşarak önce ülkesini,sonra dünyasını kucaklamıştır.
Ve metin olmaktan terfi etmeyi bir türlü başaramayan bu bildirgeye ortam hazırlamıştır.
Dünya birgün tarihe bakıp “vay be atalarımız insan haklarınıda ihlal etmiş meğer”diye şaşkınlık ve utançla dizlerine vurur mu acaba?
Bize yetişmedi ama belki başka bahara…
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!