Güncelleme Tarihi:
İNGİLTERE’deki Exeter Üniversitesi Öğretim Üyesi Profesör Gerald MacLean, Abdullah Gül ismiyle ilk kez 2003’te, partisi iktidar olduktan 1 yıl sonra karşılaştığını ama onunla ilgili bir kitap yazma fikrinin 2006’da ortaya çıktığını söylüyor: “2003’te AKP tarafından gündeme getirilen 301. Madde tartışmaları esnasında İngiliz medyasında yayınlanan bir demecinde Gül’ün ‘301. madde bir kanundur ve her kanun gibi değiştirilebilir’ demesi dikkatimi çekti. İleri gelen bir hükümet mensubunun, kendi partisinin teklif ettiği bir yönetmeliğin değişmesi gerektiğini belirtmesi dikkate değerdi. Sonrasında birçok başka sürpriz oldu; 2007’deki cumhurbaşkanlığı adaylığı, eşi türban taktığı için gelen protestolar... Gül’le ilgili politik biyografi yazmak için işbirliği yapma fikriyse ilk kez 2006’da Mehmet Ali Birand’dan çıktı. Birand, ‘Ayrıca unutma bu kitap satar çünkü herkes bu siyasetçinin George Clooney’e benzediği konusunda da hemfikir!’ demişti.”
İZİNLERİ DAHİLİNDE AMA RESMİ DEĞİL
Ancak MacLean, 2007’de Türkiye’nin Londra Büyükelçiliği’nde gerçekleşen bir 29 Ekim resepsiyonuna kadar bu konunun üzerine bir daha düşünmüyor. Gül’ün doğum gününün, Cumhuriyet’inkiyle aynı olduğunu öğrendikten sonra fikir yeniden ortaya çıkıyor ve bu sefer proje için somut adımlar atıyor ve gelişmeleri şöyle anlatıyor: “2011’de Ankara’da Cumhurbaşkanı Genel Sekreteri Profesör Mustafa İsen’le görüştüm. Cumhurbaşkanı Gül’ün bir röportaj için benimle görüşmekten memnuniyet duyacağını, ayrıca Cumhurbaşkanlığı ofisinin Gül’ün ailesi, siyasi ve kişisel dostlarıyla iletişim için de yardımcı olabileceğini söyledi. 2011-2012 akademik yılında Dr. Mehmet Kalpaklı’nın Bilkent Üniversitesi’ne misafir akademisyen olarak beni davet etmesi, araştırma ve görüşme yapma imkanını sağladı. 2011’de bu kitabı yazmaya başladığımda, Türk medyasında ‘Abdullah Gül’ün biyografisini yazması için bir yabancının ‘görevlendirildiği’ söylendi. Bu kitap hiçbir şekilde bir resmi biyografi değil.”
İLK KEZ PAYLAŞILAN AİLE FOTOĞRAFLARI VAR
Kitabın yazım aşamasında MacLean, Gül, ailesi ve dostlarıyla görüşmeler dışında özellikle 1990’lardan sonra yayınlanan İngilizce akademik materyalleri de kaynak gösteriyor. Bununla birlikte Amerikan ve İngiliz medyası, Türkiye’de çıkan İngilizce gazeteler, Hürriyet Daily News ve Today’s Zaman’dan da faydalanmış. Bloglara baktığını ama sosyal medyadan özellikle uzak durduğunu belirtiyor. En büyük teşekkürse kitabın öznesine: “Evlerini, ailelerini ve hayatlarını açan Cumhurbaşkanı ve eşi Hayrünnisa Gül. Eşi, başka hiçbir yerde yayınlanmamış aile fotoğraflarını paylaştı.” Kitap, Gül’ün doğduğu Kayseri’nin 1950’li yıllarından başlıyor. Sırasıyla 1969-1991 arasında İstanbul, İngiltere ve Suudi Arabistan’da geçirdiği yıllar, Refah Partisi’nin kuruluşu, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne geçiş, 2002-2007 yılları arasındaki AK Parti yılları ve ‘Yeni Türkiye’ yıllarıyla devam ediyor. Son bölümdeyse Gül’ün cumhurbaşkanlığı dönemindeki Ermenistan açılımı, Yumuşak Güç: Suriye ve Ortadoğu, Ergenekon, Kürt açılımı, uluslararası bir devlet adamı olarak Gül ve Gül-Erdoğan farklılıkları konularına değiniliyor.
BAZI HATALAR YAPILDI
Gerald MacLean, kitabın sonsözünde Abdullah Gül’le yaptıkları son görüşmenin Gezi Parkı protestoları başlamadan önce olduğunu vurguluyor. Kentsel gelişme ve kültürel değişimlerle ilgili soru yöneltince Gül’ün ‘Bunun bir bedeli oldu’ kabullenmesinde bulunduğunu anlatıyor. İşte kitabın o ilginç bölümünden bir özet: “Gül’e yeni Boğaz Köprüsü ve Hasankeyf’i yok edecek Ilısu Barajı gibi ekolojik zarara yol açacak projeler hakkındaki düşüncelerini sorunca, arkasına yaslanıp ‘Bazı hatalar yapıldı. Baraj için gördüğüm kadarıyla problemler var ama onları azaltmak için olabilecek en büyük hassasiyet gösteriliyor. Bu girişimler kırsal yoksullukla mücadele etmek için yapılıyor. Bölgeye refah gelmesini amaçlıyor. Bir denge bulmak çok zor’ demişti.”