Güncelleme Tarihi:
Belgeler, İngiliz diplomatlar, İsrail’in Arap komşularıyla yeni bir savaşa girmesi halinde nükleer silah kullanabileceği endişesini taşıdığını gösterdi.
Örneğin, İsrail’in 1979 yılında Mısır’la bir barış antlaşması imzalamış olmasına karşın İngiliz diplomatların, sadece bir yıl sonraki raporlarında savaş ihtimalinden bahsettiğini gösteren 4 Mayıs tarihli bir belgede “Bölgedeki durum kötüye gidiyor, bu koşullar altında İsrail’in yalnızlaşması ve başkaldırı tavrı da güçlenecek” denildi.
Belgeyi kaleme alan diplomat, İsrail’in bu sefer atom bombası kullanmaya hazır olacağını, uzun bir savaş yürütemeyeceği için en kısa zamanda nükleer silahlarını kullanmak isteyeceğini ortaya koydu.
Belgelerde ayrıca 1979’da göreve gelen dönemin başbakanı Margaret Thatcher’ın Ortadoğu diplomasisini “çileden çıkarıcı” bulduğu da ifade edildi. Dönemin Fransa Başbakanı Valery Giscard d’Estaing’le konuşan Thatcher, İsrail Başbakanı Menahem Begin kadar “uğraşması zor bir adam tanımadığını” söyledi.
Thatcher, d’Estaing’e ayrıca Begin’e Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimi politikalarının “gerçekçilikten uzak” ve “absürd” olduğunu söylediğini anlattı.
Öte yandan belgeler Sovyetlerin Afganistan’ı işgalinin hemen ertesinde Batılı güçlerin gizli bir toplantı düzenleyerek, İslami direnişçilere karşı nasıl hareket edileceğinin planını yaptığını ortaya koydu.
Belgelere göre İngiltere, Fransa, Batı Almanya ve ABD 15 Ocak’ta Paris’te bir araya gelerek 24 Kasım 1974’te yaşanan işgali ve bu duruma nasıl yanıt vereceklerini değerlendirdi. Toplantıya katılanlar arasında ABD Ulusal Güvenlik Bakanı Zbigniew Brzezinski ve İngiliz bakan Robert Armstrong bulunuyordu. Armstrong mücahitlere verilen desteğin “dostlarımız” MI6 tarafından organize edilmesi gerektiğini söyledi.
Armstrong, Afganların Sovyet işgaline direnişi sürdürmeye, Pakistanlıların da topraklarının kullanılmasına izin vermeye gönüllü oldukları sürece mücahitlere desteğin sürmesi gerektiğini ifade etti. Mücahitler Afganistan’da radikal İslam’ın gelişimini ve uzun vadede El Kaide örgütünün ortaya çıkışını besleyen en önemli faktör oldu.
Belgeler İngiltere’nin, 1979’da Tahran’daki ABD Büyükelçiliği’nde yaşanan rehine krizinde oynadığı rolü de ortaya koydu. Buna göre Thatcher, bir grup İranlının Londra Büyükelçiliği’ndeki bir kuşatmadan kurtarılmasının ardından İran liderine özel bir ricada bulunarak ABD’li rehinelerin serbest bırakılmasını istedi.
Thatcher, Ayetullah Ruhullah Humeyni’ye gönderdiği gizli mesajda, İranlıları serbest bırakan SAS güçlerine karşı bir “iyi niyet jesti” olarak 52 Amerikalının serbest bırakılmasını istedi. Ancak bu diplomatik girişim bir sonuç getirmemiş olacak ki rehineler, 444 gün boyunca yani 1981 yılının Ocak ayına kadar serbest bırakılmadı.
Belgelerde öne çıkan son nokta, Thatcher’ın Prens Charles’ın 1980’de gerçekleşen Fransa gezisinden duyduğu rahatsızlık oldu.
Fransa’nın “tam bir NATO üyesi olmaması” gerekçesiyle, Prens Charles’ın ülkedeki savaş alanlarını ziyaret etmesini eleştiren Thatcher, 15 Nisan tarihli resmi bir mektuba, “Fransa NATO’nun tam üyesi değil, dolayısıyla neden kendilerine böyle bir onur veriliyor. Prens Charles Avrupa NATO güçlerini ziyaret etti mi?” yazdı.
AFP kaynaklı "British feared Israel would nuke Arabs: archives", "Thatcher in secret plea to free US hostages in Tehran: files", "West quickly agreed to back Afghan resistance in 1980: files" ve "Prince Charles’ visit to France annoyed Thatcher: archives" başlıklı haberlerden derlenmiştir.
http://twitter.com/HurriyetPlanet