Güncelleme Tarihi:
Büyük imparatorlukların çöküşü de kuruluşu gibi yavaş yavaş oluyor. Bütün bir yüzyılın tek ve mutlak hakimi olan Emperyal İngiliz İmparatorluğu idare ettiği ülkelerden çekilirken arkasında da büyük bir siyasi kaosun ortasında elinde silahlı kuvvetlerden başka bir şey kalmayan bir diktatör bırakarak çekiliyor. İmparatorluğun çekilmek zorunda kaldığı bütün ülkelerde durum aynı.
Diktatörlükler kurarak çekilme stratejisi
Ä°ÅŸte OrtadoÄŸu, Filistin, Mısır ve Irak, Hindistan, Myranmar, Afganistan vve Ä°ÅŸte Pakistan ve en son Kenya.Â
Afrika'nın sömürgeleştirilmesinde en büyük paya sahip olan İngiltere, XIX. yüzyılın başlarında Hollanda'nın elindeki Cape Colony'yi alıp (1815) buradan kuzeye doğru ilerlemeye başladı.
Sömürgelerini genişletmeye çalışan İngilizler Bec-huanaland (bugünkü Zimbabve) (1885) ve Nyasaland'ı (bugünkü Malawi) (1889) ele geçirdikten sonra Güney Afrika Federasyonu'nu kurmak istediler ve 1881'de dış politikada İngiltere'ye bağımlı olmak şartıyla bağımsızlık verdikleri Boerler'in Transvaal ve Oranj cumhuriyetlerini, birkaç yıl devam eden savaş sonunda sömürge haline getirdiler (1902).
Doğu Afrika'da bulunan Uganda 1892'de İngiliz yönetimine girerken, Kenya da 1895'te İngiliz himayesini kabul etti. Daha sonra burası krallığa bağlı bir sömürge haline geldi (1920). I. Dünya Savaşı sonunda Almanlardan da Tanganika'yı almak suretiyle Doğu Afrika'ya tamamen sahip olan İngiltere, Batı Afrika'da da Gambia, Sierra Leone, Alün Kıyısı ve Nijerya'yı sömürgelerine kattı.
XX. yüzyılın başlarında dünyanın en büyük sömürge imparatorluğunu kuran İngiltere, Fransa'nın aksine sömürgelerinin yönetiminde dolaylı yönetim prensibine göre hareket ederek, kabile şeflerine ve yerli aydınlara söz hakkı tanıyıp yerlilerden oluşan bir idare kadrosunun ortaya çıkmasını teşvik etti.
Kabile liderleri
Ä°ÅŸte bu kabile liderleri Ä°ngiliz Ä°mparatorluÄŸu'nun giderek etkisi azaldıkça iktidar için mücadele etmeye baÅŸladılar. DoÄŸu Afrika Bölgesinin örnek ekonomisi bir anda tepetaklak oldu. VahÅŸi bir etnik savaÅŸ soykırım sınırlarını zorlamaya baÅŸladı.Â
Afrika'nın 34 milyon nüfuslu ülkesi Kenya, yakın zamana kadar kabilelerden oluşan renkli halkları, sivil toplum kuruluşları ve gelişen ekonomisi ile komşularına kıyasla daha istikrarlı bir siyasi tablo çiziyordu.
27 Kasım'da gerçekleştirilen ve Devlet Başkanı Mwai Kibaki'nin 230 bin oy farkıyla, Turuncu Demokratik Hareketi lideri Raila Odinga'yı geride bıraktığı tartışmalı seçimler, ülkede iç savaşa sebep oldu.
Seçimlerde hile
Seçime hile karıştırıldığı iddiasıyla Kibaki'nin mensubu olduğu Kikuyu kabilesi ile Odinga'nın Luo kabilesi arasında çıkan çatışmalarda yaklaşık 600 kişi öldü ve 200 bin kişi yerinden edildi.
Etnik savaÅŸ Kikuyu halkıyla Luo kabilesi arasında cereyan ediyor. Ülkenin doÄŸusuyla batısı arasındaki kanlı içsavaÅŸ bakalım nasıl sona erecek.Â
Her iki lider siyasi idareyi ele almak için her türlü fedakarlığa hazır. İngilizler arkalarında bıraktıkları bu kötü mirasa yine eski günlerdeki güçlü 'beyaz adam' tavrıyla çare bulmaya çalışıyor.
Gordon Brown ve David Miliband telefonla her iki lidere ne yapmaları gerektiğini anlatmaya çalıştılar ama, eski günler artık geride kaldı.
Kibaki ve Odinga artık 'beyaz adam'ı dinlemeye mecbur olmadıklarını biliyorlar. Bu etnik çeliÅŸkileri yıllarca körükleyen beyaz adam, ÅŸimdi hiçbir ÅŸey olmamış gibi, 'ben ne diyorsam onu yap' demeye çalışıyor. Â
Etnik Grupları birbirine karşı kışkırtma siyaseti
İngiltere her yerde aynı siyaseti izledi. Etnik grupları, dini grupları birbirine karşı kışkırtarak, bir grubun öbür gruba karşı zayıf yanlarından yararlanarak idare etti. Şimdi de ardında bıraktığı bu siyasi enkazın sorumluluğunu taşımadığı gibi yeri geldikçe ABD'nin de aynı stratejiyi izlemesini öneriyor.
Oysa ABD, bu bölgelerin yeni emperyal gücü olmaya aday. Bugün Irak, Afganistan, Pakistan ve Kenya aynı siyasi sorunlarla karşı karşıya. İktidar hırsıyla her türlü vahşeti uygulamaya hazır kabile liderleri, kısa vadeli siyasi hedefler uğruna ABD'ye her türlü ödünü vermeye hazırlar.