Güncelleme Tarihi:
Patolog Dr. İdil Görgülü'nün 11 aylık evliliği, ATM gişesinden para çeken eşi Tevfik Fikret'e sıkılan iki kurşunla bitti. Katil, geride tek bir ipucu bile bırakmadan kayıplara karıştı.
TEVFİK Fikret Görgülü, 3 Mayıs'ta evine beş dakika uzaklıktaki ATM gişesi önünde uğradığı silahlı saldırıda yaşamını yitirdi. Taksi şoförü görgü tanığı, 18-20 yaşlarındaki bir gençle tartışırken görmüştü 31 yaşındaki Fikret'i. Gişeden otomobiline binmeye hazırlanırken, yakasına yapışmıştı katil. Tevfik Fikret, sol eli ile adamı itmeye çalışırken iki el silah sesi duydu taksici, biri güçlü, diğeri cılız.
Gasp kuşkusu
Cinayetin işlendiği saatte, olay yeri ile aynı cadde üzerindeki Efe Tur Otobüs Şirketi, silahlı iki saldırgan tarafından soyulmuş ve saldırganlar kaçmıştı. Polis, kaçan soyguncu-lardan birinin Tevfik Fikret'in otomobilini gasp etmek isteyip, direniş ile karşılaşınca cinayetin işlendiği ihtimali üzerinde durdu ilk olarak. Ancak olay sonrası elde edilen bulgular, gasp amaçlı soygun olasılığını zayıflattı. Ne paraya, ne de cep telefonuna dokunulmuştu. Otomobil çalınmamıştı.
Masal çok erken bitti
11 aylık kısacık bir masaldı İdil ve Tevfik Fikret'in yaşadıkları. İdil doktordu. O da, doktorlara ilaç tanıtan tıbbi satış mümessili. İlk tanıştıklarında ‘‘Ben Tevfik Fikret’’ diye uzatmıştı elini muzipçe gülerek. Tevfik Fikret'in, oğluna hitaben yazdığı ‘‘Haluk'a Mektuplar’’ adlı ünlü kitabını defalarca okuyan İdil, ‘‘Ben de Haluk’’ diye uzattı elini. Masal o gün başladı. Uzun eğitim dönemi boyunca bir gün bile ev işi yapmayan İdil, evlilikleri sırasında eşinin kendisine verdiği desteği hiç unutmuyor: ‘‘Pantolonlarını ütülerdim. Ama en az üç iz olurdu. ‘Hayatım' derdi. ‘Tek çizgi beklemiyorum. İki ize bile razıyım.' Eşim, o kadar ince ruhluydu.’’
30 Mayıs'ta birinci evlilik yıldönümlerini kutlayacaklardı. 3 Mayıs'ta tüm gazeteler, cep telefonlarındaki virüs tehlikesinden bahsediyordu. İdil, Marmara Üniversitesi Patoloji Servisi'ndeki işinden dönerken gün içerisinde saptadığı kanser tanılarını ve verilecek kötü haberleri düşündü, durdu. Bir koltuğa attı kendini, eşini beklemeye başladı. Tevfik Fikret gecikmişti. Cep telefonundan ulaşmaya çalıştı İdil, başaramadı. ‘‘Virüsten korkup kapatmıştır’’ diye aramaktan vazgeçti.
Kapı çalındığında uyuyakaldığı koltuktan kalkıp saatine baktı. Akreple yelkovan, gecenin 12.00'si üzerinde buluşmuştu. Eşi hálá gelmemişti. Kapıda iki yabancı erkek bekliyordu. ‘‘Tevfik Fikret'in eşi siz misiniz?’’ dediler. ‘‘Evet’’ dedi. Otomatik hareket etti. Çantasını aldı, ceketini giydi. Kim olduklarını bile sormadan peşlerinden gitti. Hisleri aynı şeyi tekrarlıyordu: ‘‘Kötü bir şey olmuştu.’’
Karakola gittiler. İfadesi alındı. ‘‘Düşmanları var mıydı’’ diye sordular. Sinirlenmeye başladı. Herhalde kaza yapmıştı. Ama otomobili de karakolun önünde sapasağlam duruyordu. Bu düşman sorusu da nereden çıkmıştı? Acaba, birine mi çarpmıştı? Tecrübeli polisler, acı haberi vermeden önce ifadesini aldılar. Ardından, usturuplu bir şekilde ‘‘Kocanız öldürüldü’’ dediler. Morga girmek için ısrar etti. ‘‘Ben her gün kaç tane ceset görüyorum’’ dedi. Sevdiği erkeğin, gözleri yarı açık, ağzı aralık cesedini görünce yıkıldı. O mavi bakışlar, belleğine hapsoldu.
Bellek arşivinde, düşmanları olup olmadığını bir kez daha araştırırken, sol eliyle, boynundaki zincire taktığı eşinin alyansıyla oynuyordu: ‘‘Yok, hiç düşmanımız yok. Böyle bir insanın düşmanı olamaz ki. Alacağı yok, vereceği yok. Kumarı yok. At yarışlarına meraklıydı. Onu da en yakın dostu Ali ile oynardı. Para kazansın da paylaşamasınlar, yok öyle bir olay! Gün içerisinde işi gereği çok konuştuğundan akşam eve gelince hep ben konuşurdum, o dinlerdi. Zannetmiyorum ki anlatmadığı bir sıkıntısı olsun.’’
Katil profesyonel
TEVFİK Fikret Görgülü'yü, otomo-biline binerken yakın mesafeden ateş ederek vuran katil son derece profesyonel hareket etti. Cinayetten geriye kalan ipuçları, iki mermi çekirdeği ve iki mermi kovanıydı.
İki el eteş etti
Görgü tanığı taksicinin ifadesine göre, boğuşma, Tevfik Fikret Görgülü, otomobiline binmeden başladı. Vücudunun yarısı aracın içinde oduğu için savunmasız haldeydi. Bu sırada yanına gelen katili itmek istedi, beceremedi. İlk mermi sol taraftan karnına saplandı. Adli tıp raporuna göre, katil tetiği çektiğinde tabancanın namlusu, Tevfik Fikret Görgülü'nün karnına dayalıydı. Bu nedenle ilk atışın sesini, görgü tanığı boğuk hissetti. Tevfik Fikret, ilk atıştan sonra sendeleyip mücadeleyi bırakınca, katil büyük bir soğukkan-lılıkla silahı başına çevirdi. 10-15 santim mesafeden sol kulak arkasına da bir kez ateş ettikten sonra, yaya olarak karanlığın içinde kayboldu.
Keşke bebeğimiz olsaydı
İDİL Görgülü, 11 aylık eşi Tevfik Fikret'i tanımlarken, ‘‘O tavandaki lambadan bile sevgiyle bahsedecek kadar sevgi dolu bir insandı’’ diyor. Lise yıllarında tiyatro ile ilgilenen Tevfik Fikret Görgülü'nün çok iyi taklit yaptığını söylüyor:
‘‘Bazen sabahları, yataktan kalkmazdı. Ölü taklidi yapardı bana. Ve o kadar başarılı olurdu ki. Çıldırtıyordu beni’’ diye anlatıyor geçmişte kalan mutlu günlerini.
Anılar yetmiyor
Yaşamından aniden çıkan eşinden geriye sadece anıların kalması ona yetmiyor. İdil Görgülü, cinayetten iki hafta önce 2 yaşındaki bir bebeğe otopsi yaptığını ve eşine anlattığında onun da çok üzüldüğünü söylüyor gözyaşları içinde: ‘‘Yakınlarım bir bebeğimiz olmadığı için şükretmemi söylüyorlar. Oysa ben onun bir parçasına sahip olmadığım için üzülmem gerektiğini düşünüyorum.’’