İmza namustur

Güncelleme Tarihi:

İmza namustur
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 13, 2011 00:00

Kılıçdaroğlu’nun grup konuşması özetle şöyle:

Konuşmak bize farz oldu

“Sayın Başbakan kürsüye çıktı bir sürü laf etti. Yine ses çıkarmadık. ‘Olur, siyasettir’ dedik ama bugün grup toplantısında kullandığı bir cümle var, bizim için diyor ki, ‘CHP diklenmiş ama dik duramamıştır’ O zaman konuşmak bize farz oldu.

Okuduklarını anlamıyor

Bize bir metin getirdiler. Getirdikleri metin ‘Tüm siyasi parti ve milletvekillerinin milletimizin kendilerine verdiği bu onurlu görevi yerine getirmeleri hususunda azami hassasiyeti göstermeleri gerektiğine inanıyoruz’ deniliyordu. Kusura bakmayın bu bizim arzu ettiğimiz irade beyanı değildir. Aynı metin bir daha geldi, yine aynı. Sonunda bizim irade beyanımız metne yansıdı. Şimdi ya okuduklarını anlayamıyor veya sonradan fark etti, ‘şimdi ben nasıl çark ederim’ diye düşünüyor.

Okuma yazması var mı

Biz, ‘İki arkadaşımıza yemin yolu açılıncaya kadar yemin etmeyeceğiz’ dedik. Birinci yalan; ‘Onlar Meclis’e gelip yemin edinceye kadar biz de yemin etmeyeceğiz’ Bu yalanı kim söylüyor Recep Tayyip Erdoğan söylüyor. Bizim söylediklerimizi bari oku. Okuma yazması var mı endişem var. Okuduğunu anlayabiliyor mu ondan da endişem var. Öyle bir insan bu ülkeyi nasıl yönetir. İki, yemin yolu nasıl açılacak, irade beyanı olursa yemin yolu açılacak demektir, ne demek irade beyanı. Bunu söyledik.

İmzamızı inkâr etmeyiz

Biz verdiğimiz sözlerin arkasındayız, kararlılıkla gideceğiz, hiçbir zaman, hiçbir ortamda imzalarımızı inkâr etmeyeceğiz, imzalar bizim namusumuzdur, arkasında duracağız. Onlar da eğer ‘bu imza bizim namusumuzdur’ diyorlarsa arkasında duracaklar.

Erdoğan’a yakışmaz

Onlar da eğer ‘Bu imza bizim namusumuzdur’ diyorlarsa arkasında duracaklar. Kendi konumuna gelince ‘ben başka şeyle suçlanıyordum, ama şimdi milletvekili seçilenler başka bir şeyle suçlanıyorlar’ diye bir kolaycılığın arkasına sığınmak, Recep Tayyip Erdoğan’a yakışmaz. Suçlamadan söz edersek, ben de söz edeyim, sen de kalpazanlıkla suçlanıyorsun. Bana inanmıyorsan, Meclis Başkanlığı’na gitsin Sayın Çiçek’ten, kendi imzasının olduğu, kalpazanlıkla suçlandığına ilişkin. Alsın, baksın. Sen Başbakan’sın.

Hizmet madalyası verdin

27 Nisan’da bir muhtıra verildi mi? Verildi. Sen, sana muhtıra veren kişiye üstün hizmet madalyası verdin mi vermedin mi Erdoğan? Sen çık önce bunu açıkla. Sonunda ‘Bu muhtıra değildir’ demeye başladı. Çünkü oradan yeteri kadar nemalandı, mağdur edebiyatı yaptı. ‘Mağduruz’ dedi. Bu tabloyu milletimizin dikkatine sunuyorum. Sana muhtıra verenlere sen kalktın üstün hizmet madalyası verdin.

Kurtuluş Savaşı’nı bilmiyor

O camilerde bu ülkeyi savunmak için bu ülke, bizim çocuklarımız için şehitliği göze alan askerler, insanlarımız kalıyordu. Vicdanı olan, tarihi bilen o ulusal Kurtuluş Savaşı’nın 1920’lerini 1930’larını bilen, tarihiyle barışık olan birisi tarihine bu kadar ihanet eden sözler söyleyebilir mi? Ulusal Kurtuluş Savaşı’nın ne olduğunu bilmiyor. Mehmet Akif’in şiirlerini okuyor ama onları da bilmiyor. Çünkü o şiirleri okumak için insanın ruhunda denizlerin depreşmesi lazım ama sen kim Mehmet Akif sen kim ulusal kurtuluş savaşı kim?

Yolsuzluğa göz yumuyor

İzmir ve Manisa’da 22 caminin onarımın işini üstlenen müteahhitlere 6 milyon 874 bin 71 TL para verildi. Hiç imalatı yok 3 trilyonluk... Sen 6 trilyon para ödüyorsun. Yapan kim AKP hükümeti. Hani camiler ibadet yeriydi. Camilerde insanlar gelip ibadet ederken Allah’ın manevi kişiliğiyle buluşurlar. Sen camilerde tamirat yaparken yolsuzluğa göz yuman bir ülkenin başbakanı olarak hiçbir şey hissetmiyor musun?

Erdoğan’ın özel kalemi

Başbakan Erdoğan’a, “Hasan Dağcı kim? Tanıyor musun?” diye soruyorum. Dağcı, Erdoğan’ın özel kalem müdürü. Hasan Dağcı bir arsa alıyor. İstanbul Kadıköy İbrahimağa Mahallesi 1. Bölge’de. Alış bedeli 215 milyar lira. Tapusu da var elimizde. Kadıköy Belediyesi’nin yazısı da var ‘Bu arsa cami yeri için ayrılmıştır’ diyor. İstanbul Anakent Belediye Başkanlığı’nın Meclis kararı ile cami yeri rezidansa dönüştürülüyor. Rezidans yapılıyor ve satılıyor. Sayın Erdoğan’a soruyorum; sen dini böyle mi yaşıyorsun? Din bezirganlarını güzel güzel dinimizi istismar edenleri milletimizin önüne koyacağız. Yeter artık. Biz sesimizi kesiyoruz onlar sanıyorlar ki bunlar hiç konuşamazlar. Çünkü para deyince bunlarda din, iman kalmaz.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!