Güncelleme Tarihi:
10. Uluslararası İstanbul Bienali bir tema çevresinde düzenlenmiş geleneksel anlayışta bir sergi olmayacak; aksine ortak zekâya dayalı sanatsal üretimi ve fiziksel mekânlarla ilişkiye girmenin yaşayan sürecini vurgulayacak.
Bienal, modernliğin karmaşık ve çeşitli biçimleri ile ilgili farklı kültürel bağlamları ve sanatsal görüşleri ortaya çıkarmanın bir yolu olarak kentsel olgulara ve mimari gerçekliğe odaklanacak.
Hou Hanru İstanbul Bienali’nin kavramsal çerçevesi üzerine yaptığı konuşmada:“20 yıllık geçmişiyle İstanbul Bienali, ilk “Batılı olmayan” Bienallerden biri olarak şimdi gerçek bir olgunluğa erişiyor. Taze kan zerketmek gerekiyor. Küresele karşı yerel sorunsalı konunun merkezinde; gerçeklik ile ütopya arasındaki gerilim ise, çeşitli küresel savaş ve uzlaşmazlıklardan mustarip dünyamızın iyileştirilmesi arayışının temel sürükleyici gücü. Bienali, küreselleşmenin meydan okumasıyla yüzleşen yeni yerel durumlar yaratacak şekilde yeniden harekete geçirmek son derece önemli.Sabit bir sergi düzeni aracılığıyla etkinliğe kesin bir kavramsal çerçeve yüklemektense, Bienali bir imgelem, diyalog ve üretim platformu olarak açmaya karar veriyoruz” dedi.
Bienalin odaklanacağı konular hem malzeme açısından hem de fiziksel olarak, özellikle tarihsel ve işlevsel nitelikleri göz önünde tutularak belirlenen Bienal mekânlarında, yabancı sanatçılar, yerel halk ve belirli bağlamlar arasında kurulacak sürekli diyalog aracılığıyla keşfedilecek ve gerçekleştirilecek.
Hou Hanru, bu yılki bienalin küratörü. |
10. Uluslararası İstanbul Bienali’nin mekânları olarak; Fındıklı’da İstanbul Denizcilik İşletmeleri’ne ait alandaki 5 numaralı Antrepo, Unkapanı’ndaki İstanbul Manifaturacılar Çarşısı (İMÇ); Atatürk Kültür Merkezi ve İstanbul Bilgi Üniversitesi öncülüğünde Silahtarağa’da yapılan santralistanbul seçildi.
İstanbul'un turistik haritalarında neredeyse hiç yer almayan bu alanlar, modernlik sorunsalını kültürel ve siyasi açıdan simgeliyorlar: birer “durum-eylem”ler, birer kentsel güç olarak durumlar üretiyorlar.
10. Uluslararası İstanbul Bienali sadece bir sergi olarak değil, aynı zamanda mesai saatlerinin dışına taşan bir süreç ve kültürel üretim alanı olarak tasarlanıyor. Halkı Bienal projesiyle dolaysız olarak bir araya getirmek ve demokratik bir katılım platformu yaratmak için Gece Programları oluşturuluyor.
Çin’deki Kültür Devrimi sırasında halkın fikirlerini yansıtan radikal demokratik sokak afişleri olan “Dazibao”ya gönderme yapan “Elektronik İmge Dazibao” Projesi, herkese açık bir davetle toplanacak, Türkiye’den bir grup genç küratörün seçeceği profesyonel ve amatör sanatçıların video işlerinden oluşacak ve geceleri farklı mekânları gezecek. Diğer yandan, Bienale daha da açık ve kitlesel bir boyut katmak için bir dizi gösteri sanatları etkinliği de düzenlenecek.