IMF'ye göre Türkiye'de, TÜFE cinsinden enflasyon oranı yüzde 8,2 olcak
Güncelleme Tarihi:
A.A.
Oluşturulma Tarihi: Kasım 13, 2007 12:37
Uluslararası Para Fonu'nun (IMF) tahminlerine göre, Türkiye'de, TÜFE cinsinden enflasyon bu yıl yüzde 8,2 olarak gerçekleşirken, bu oran, 2008 yılında yüzde 4,6 oranına gerileyecek.
IMF'nin “Bölgesel Ekonomik Görünüm Raporu”na göre, Türkiye, Yükselen Avrupa Piyasaları içinde, AB üyesi olmayan ülkeler grubunda yer alıyor.
Rapora göre, Türkiye, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) temelinde bu yıl yüzde 5, gelecek yıl da en az yüzde 5,3 oranında büyüyecek.
Yine aynı raporda yer alan verilere göre, GSYH temelinde, Cari İşlemler Açığı bu yıl yüzde 7,5 oranında olurken, gelecek yıl bu oranının yüzde 7'ye gerilemesi bekleniyor.
IMF raporuna göre, Genel Hükümet Dengesi'nin, yine GSYH temelinde, bu yıl yüzde 0,8 oranında açık vermesi bekleniyor. Bu açık oranı gelecek yıl ise yüzde 0,5'e gerileyecek.
YÜKSELEN AVRUPA PİYASALARI...
Raporda, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Yükselen Avrupa Piyasalarının, piyasalarda meydana gelen dalgalanmadan etkilendikleri ancak yine de bu etkinin diğer bölgelere göre daha az olduğu ve bu piyasaların çabuk toparlandığı vurgulandı.
AB üyesi dışındaki Yükselen Avrupa Piyasaları'nın, mali kuruluşların güçlendirilmesi, enflasyonla mücadele, kurumsal ve şirketsel olarak daha etkin yönetim, kreditörlerin hakları ve sermaye piyasaları konusunda yoğunlaşmaları gerektiği belirtildi. Bu arada Türkiye'nin, iyi bir Kamu Kağıtları piyasasına sahip olduğuna da dikkat çekiliyor.
Raporda, Türkiye gibi AB'ye aday ülkelerin reformlarını sürdürmeleri halinde, AB'ye daha çok uyumlu hale gelecekleri ve Gelişmiş Ekonomi kategorisine doğru ilerleyecekleri ifade edildi.
YABANCI SERMAYE- DALGALANMA-CARİ AÇIK...
Raporda, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu piyasaların hızlı dönüşümünde yabancı sermaye girişlerinin etkili olduğu, ancak bu sermaye girişleri çerçevesinde, bu ülkelerde doğal olarak Cari İşlemler Açığının da yükseldiğine dikkat çekildi.
Öte yandan, küresel piyasalarda meydana gelen son dalgalanmada, kontrollü döviz kuru rejimi uygulayan piyasaların, dalgalı döviz kuru rejimini benimseyen piyasalara göre daha az etkilendikleri de vurgulandı.
Dalgalanma sürecinde, Merkez Bankalarının, reel ekonomi ve enflasyona odaklanan bir faiz politikası çerçevesinde, piyasalara her an likidite vermeye hazır bir konumda olmaları gerektiği de ifade edildi.
Rapora göre, Türkiye, Gayri Safi Yurtiçi Hasıla (GSYH) temelinde bu yıl yüzde 5, gelecek yıl da en az yüzde 5,3 oranında büyüyecek.
Yine aynı raporda yer alan verilere göre, GSYH temelinde, Cari İşlemler Açığı bu yıl yüzde 7,5 oranında olurken, gelecek yıl bu oranının yüzde 7'ye gerilemesi bekleniyor.
IMF raporuna göre, Genel Hükümet Dengesi'nin, yine GSYH temelinde, bu yıl yüzde 0,8 oranında açık vermesi bekleniyor. Bu açık oranı gelecek yıl ise yüzde 0,5'e gerileyecek.
YÜKSELEN AVRUPA PİYASALARI...
Raporda, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Yükselen Avrupa Piyasalarının, piyasalarda meydana gelen dalgalanmadan etkilendikleri ancak yine de bu etkinin diğer bölgelere göre daha az olduğu ve bu piyasaların çabuk toparlandığı vurgulandı.
AB üyesi dışındaki Yükselen Avrupa Piyasaları'nın, mali kuruluşların güçlendirilmesi, enflasyonla mücadele, kurumsal ve şirketsel olarak daha etkin yönetim, kreditörlerin hakları ve sermaye piyasaları konusunda yoğunlaşmaları gerektiği belirtildi. Bu arada Türkiye'nin, iyi bir Kamu Kağıtları piyasasına sahip olduğuna da dikkat çekiliyor.
Raporda, Türkiye gibi AB'ye aday ülkelerin reformlarını sürdürmeleri halinde, AB'ye daha çok uyumlu hale gelecekleri ve Gelişmiş Ekonomi kategorisine doğru ilerleyecekleri ifade edildi.
YABANCI SERMAYE- DALGALANMA-CARİ AÇIK...
Raporda, Türkiye'nin de aralarında bulunduğu piyasaların hızlı dönüşümünde yabancı sermaye girişlerinin etkili olduğu, ancak bu sermaye girişleri çerçevesinde, bu ülkelerde doğal olarak Cari İşlemler Açığının da yükseldiğine dikkat çekildi.
Öte yandan, küresel piyasalarda meydana gelen son dalgalanmada, kontrollü döviz kuru rejimi uygulayan piyasaların, dalgalı döviz kuru rejimini benimseyen piyasalara göre daha az etkilendikleri de vurgulandı.
Dalgalanma sürecinde, Merkez Bankalarının, reel ekonomi ve enflasyona odaklanan bir faiz politikası çerçevesinde, piyasalara her an likidite vermeye hazır bir konumda olmaları gerektiği de ifade edildi.