Oluşturulma Tarihi: Haziran 06, 2005 00:00
IMF Heyeti İstanbul’daki temaslarını tamamlayarak, Ankara’ya geçti. Bugün bürokratlarla resmi görüşmeler başlayacak, bir çok konu masaya yatırılmaya başlayacak.İstanbul’daki temaslarından aldığımız izlenim o ki; IMF Heyetinin şikayetçi olduğu konu çok. Ama ‘şikayetçi olmasına rağmen sorun çıkarır mı?’ derseniz, bizce ‘Herşey iyi giderken çomak sokan ben olmayayım’ mantığıyla, IMF’in sorun çıkaracağını sanmıyoruz.IMF Heyetinin dikkatini çeken konulardan biri tekstil sektörünün durumu olmaya başlamış. IMF’le görüşen yetkililer, son çıkan rakamlarla birlikte cari açığın, her ne kadar kamuoyuna söylemeseler de, Heyeti rahatsız etmeye başladığını gözlediklerini söylediler. Yanısıra, tekstil sektöründeki sorunların üzerinde de durdukları ve özellikle cari açığı artıracağı için Ankara’da bu konuda temaslar yapmalarının beklendiği kaydedildi.Heyetin şikayet ettiği konulardan biri kadrolaşma konusu. Heyet üyelerinin yakınlarına, ‘her geldiğimizde başka bir kişiyi buluyoruz ve yetkinlik şüpheli’ diye şikayet ettiklerini öğreniyoruz. Yanısıra, aflarla ilgili Hükümetin tavrından şikayetçiler. Daha doğrusu bu konuda yakınmaları iyice artmış durumda. SSK ve Bağ-Kur affı, zaten bu konuda sürekli diken üstünde olan Heyeti, Hükümetin niyeti konusunda iyice tedirgin etmiş durumda. Bilgi veren yetkililer, Ankara’daki temaslarda, bu afların masaya yatırılmasını beklerken, aynı şekilde daha önce ‘yapılmayacak’ diye söz verilen mazot sübvansiyonu konusuna da takıldıkları ve resmi görüşmelerde bu konunun da gündeme geleceğini belirtiyorlar.Öğrendiğimiz kadarıyla IMF Heyetini İstanbul’daki temaslarında şaşırtan konulardan biri de görüştükleri akademisyenlerin bazılarından duydukları, bilimsel niteliği olmayan, Hükümetin her yaptığına kılıf bulmaya çalışan tavır olmuş. Görüş sorulan akademisyenlerden birinin, ‘Aslında cari açık bu kadar fazla değil, ben hep söylüyorum kayıtdışı ihracat var ve aslında cari açık daha az’ sözleri, diğer akademisyenleri olduğu gibi, IMF uzmanlarını da şaşırtmış. Uzmanlar ‘bu kadarını da, hem de bir akademisyenden beklemiyorduk’ yorumunu yapmışlar.Ama dediğimiz gibi; IMFin şikayeti çok, herkesin pembe tablolar çizdiğini, riskleri görmek istemediğini de görüyor ama yapacakları fazla bir şey de görünmüyor.IMF’le ilişkiler konusunda deneyimli bir yetkili ise, ‘Hep böyle oldu, işler iyiye giderken kimse çomak sokmak isteyen kişi olmak istemez ama işler tersine döndüğünde, herkes elindeki çomağı çarka sokmak için yarışır’ yorumunu yaptı.TÜSİAD’IN ALKIŞLANACAK TAVRIGeçtiğimiz hafta yapılan İstişare Kurulu Toplantısının açılışında konuşan TÜSİAD Başkanı Ömer Sabancı, bizce yaptığı bu konuşmayla, uzun zamandır göremediğimiz, ‘Etkin bir sivil toplum örgütü’ kimliğine yeniden dönüldüğünü gösterdi. Sabancı, yasadışı kuran kurslarına hoşgörü gösterilmesinin laiklik anlayışında geri adım tartışmaları yaratmasını eleştirirken, güvenlik güçlerinin aşırı güç kullanımını, bu tutumun siyasi sorumluluğunun üstlenilmesinin gecikmesini, Anayasa Mahkemesi’nin lağvedilmesi imasında bulunulmasını, ‘ciddi olumsuzluklar’ olarak sıraladı. Bir yazarın kitaplarının imha edilmesi için verilen resmi talimatı ve Ermeni meselesinin tartışılacağı toplantı için Hükümet üyelerinin yaptıkları sert çıkışları da eleştiren Sabancı, Türk Ceza Kanunu’nun tartışılmadan çıkarılıp, ifade özgürlüğünü olumsuz etkileyecek maddelere sahip olduğunu da kaydetti.Sabancı’nın bu sözleri bizce, AKP’ye destek versin veya vermesin, çağdaş kafaya sahip vatandaşlar, özellikle de aydınların altına imza atmaları gereken eleştirileri içeriyor. Bu eleştirilerin her şeyden önce de, en azından ‘sol’ olduğu için, ilerici olmayı hatırlamaları gereken, muhalefet partisi CHP tarafından dile getirilmesi gerekiyor, ama...Bizce ‘Baş müzakereci’ kimliğini de alan, en azından bu nedenle demokrat ve özgürlükçü olması gereken Devlet Bakanı Ali Babacan’ın verdiği yanıtlar ise bizde büyük bir hayal kırıklığı yarattı. Babacan, ileri sürdüğü ‘hassasiyetleri gözetmemiz lazım’ gerekçesini hayata geçirse, bu ülkede ne ekonomik program uygulanır, ne de AB hedefi kalır. Unutmasın...
button