Güncelleme Tarihi:
Cumhuriyet Gazetesi'nden Figen Atalay'ın haberine göre; Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip, ilk yıllarda sıkıntılar yaşanabileceğini, “köy okullarında bunlar uygulanamaz” türü eleştiriler geldiğini belirterek, “Bütün yapıyı, ‘yoklukta eşitlik’ üzerine kuramayız. Bunu iyeleştirmenin yollarını da tartışalım. Daha iyisini yapan için de engel olmayalım. Onlar için fırsatları oluşturmamız ve esneklikleri sağlamamız lazım” dedi.
TÜSİAD, eğitim sistemi ile ilgili yaptığı çalışmalar kapsamında, “21. Yüzyıl Becerileri ve Eğitimin Niteliği Toplantı Dizisi” başlattı. Toplantı dizisinin ilk konferansı, dün, Sabancı Center’da, “21. Yüzyıl Becerilerinin Eğitim Yoluyla Kazandırılması: Eğitimde İçerik ve Yöntem” başlığı ile gerçekleştirildi.
Toplantıya katılan Talim ve Terbiye Kurulu Başkanı Prof. Dr. Emin Karip, Türkiye’deki ders saatlerinin toplam süresinin, dünya ortalamasının altında olduğuna dikkat çekerek, “1 yıllık eğitim süresinde daha az eğitim verip daha başarılı olunmasını bekleyemeyiz. Süre bakımından ciddi bir eksiğimiz var” diye konuştu.
İLK 3 YILA OYUN DERSİ
Prof. Karip’in verdiği bilgilere göre, ilkokul ve ortaokul ders dağılım çizelgeleri tamamen değişti. Matematik 1-8 sınıflar için haftada birer saat arttı. Yabancı dil 2. sınıfta başlayacak, okulun uygunluk durumuna göre hafta 18 saate kadar çıkabilecek. İlk 3 yıl için Oyun ve Fiziksel Etkinlikler dersi konuldu.
2012-2013 öğretim yılında ders kitaplarının değiştirilmesini gerektiren bir program olmayacak. Temel beceri ve yeteneklere odaklanılacak, yoğunluk azaltılacak. İlkokul 1. sınıfta, okuma yazma öğretimi için acele edilmeyecek, ilk 2-3 ay okuma yazmaya hazırlık şeklinde düzenlenecek. 5. sınıf ile 9. sınıflarda yeni seçmeli dersler olacak.
"BİREYLERE FIRSAT VERİLMELİ"
Prof. Karip, yapılan değişiklikleri şöyle anlattı:
“Bir öğrencinin ilk kez 3-4 yaşında müziğe ilgisinin olduğu görülebilir. Ona o fırsatı vermeliyiz. 8-9-10 yaşındaki öğrenci kesin kararlar veremez. Bireylere kendi yaşam projelerini hayata geçirmek için fırsatlar vermeliyiz.
Matematik öğretiminde birinci sınıftan başlayarak haftalık ders saatini bir saat arttırıyoruz. Fen bilimleri öğretimi birçok ülkede birde başlıyor. Biz üçüncü sınıfa çektik. Yabancı dil ilköğretim ikinci sınftan itibaren başlıyor. Seçmeli dersler arasında var. Beşinci sınıfta farklı uygulama olacak. Hazırlık sınıfı değil. Ama yoğunlaştırılmış yabancı dil öğretimi beşinci sınıfta.
En önemli temel değişiklerden biri ilk üç yılda oyun ve fiziki etkinlikler dersi. Beden eğitimi ve spor mantığı ile değil. Öğrenciler, oyun mantığı ile eşofmanları giymeden günlük kıyafetleri ne ise bir ders saati her gün oyun oynayacak. Bu dersle kazandırılması gereken beceriler var. İnsan hakları yurttaşlık ve demokrasi dersi dördüncü sınıfa alındı ve zorunlu.”
HER DİL VE LEHÇE ÖĞRENİLEBİLECEK
Öğrenci tek bir alandan da ders seçebilecek, 4 farklı alandan da. Yabancı dil için hazırlık sınıfı olmayacak ama 5. sınıfta bir öğrenci, Türkçe, matematik ve sosyal bilimler derslerini tamamladıktan sonra okulun koşulları da uygunsa haftada 18 saate kadar yabancı dil dersi alabilecek. Talim Terbiye Kurulu Başkanı, yabancı dil seçmeli dersinde, talep olması halinde ülkemizde konuşulan her dil ve lehçenin, seçmeli ders olarak okutulabileceğini söyledi.
OKULLARA ESNEKLİK
Okullara, haftada 8 saate kadar her türlü eğitsel çalışma için esneklik getirildi. Prof. Dr. Karip, “Resmi ve özel okullar, okul yönetimi kararıyla, izne bağlı olmadan eğitsel çalışmalar yapabilecek, her şey için Talim Terbiye Kurulu’ndan izin almaları gerekmeyecek” dedi.
Talim Terbiye Kurulu Başkanı, 12 yıllık zorunlu eğitimdeki temel hedefleri şöyle sıraladı:
- Temel becerileri geliştirmek
- 21. yüzyıl becerilerini geliştirmek
- Öğrencilerin ilgi ve yeteneklerini keşfetmeleri için ortam sağlamak
- Ortalama eğitim düzeyini yükseltmek
• 6 alanda seçmeli ders
Ortaokullarda seçmeli ders alanları şunlar:
- Din, ahlak ve değerler
- Dil ve anlatım
- Yabancı dil
- Fen bilimleri ve matematik
- Sanat ve spor
- Sosyal bilimler
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner de, ülkemizin, PISA testi sonuçlarına göre OECD ülkeleri arasında sonlarda yer almasının ciddi bir uyarı olduğunu belirterek, şunları söyledi:
“Eğitimde geçirilen süreyi artırmamız gerekiyor, ancak bunun yanında, fark yaratan esas unsurun ‘öğrenme’ olduğu unutulmamalı. Türkiye bir yandan ortalama eğitim süresini yükseltmeye çalışırken, diğer yandan küresel ölçekte fark yaratabilmek için eğitiminin niteliğini ve öğrenme başarısını geliştirmek zorunda.
Öğrenme ve öğretme süreçlerimizi, insanımızın potansiyelini açığa çıkaracak şekilde yapılandırmalıyız. Çocuklarımızın doğasında olan merakı, hayal gücünü ve soru sorma isteğini köreltmeden, yaratıcı, eleştirel düşünen, araştıran, analitik, iletişim ve yabancı dil becerileri yüksek bireyler yetiştirebilmeliyiz.”