Celal ÖZCAN
Oluşturulma Tarihi: Haziran 02, 2014 10:21
Berlin’in yaklaşık 80 kilometre kuzeyinde, şirin mi şirin Wustrau kasabasında bir sergi açıldı. Brandenburg Preussen Müzesi'ndeki serginin Almanca adı: Türcken, Mohren und Tartaren. Muslime in Brandenburg-Preussen. Türkçesi: Türkler, Zenciler ve Tatarlar. Brandenburg Prussya'da Müslümanlar.
HAFTA sonu sergiyi gezdim ve çok etkilendim. Sergi Türk-Alman ilişkilerinin sadece eskilere dayandığını değil, aynı zamanda çok canlı bir ikili ilişkinin mevcut olduğunu gösteriyor.
Türkiye’den Almanya’ya ilk göç, 1962’de başlamıyor. 1800’lü yıllarda o zamanki Osmanlı İmparatorluğu’ndan tüccarlar, öğrenciler, bilim insanları, askerler Almanya’ya yerleşiyor ve ardından ailelerini getiriyorlar. Osmanlı İmparatorluğu 1870’li yıllarda Almanya’nın Doğu’yla ticaretinde ana merkez oluyor.
Almanya’ya gelen Türk işadamları ağırlıklı olarak tütün fabrikası ve ticaretiyle uğraşıyor. İlişkilerin giderek artması üzerine 1868’de İstanbul’da ilk Alman okulu açılıyor. Almanya’daki Türk öğrenciler için 1900 yılında bir Türk lisesi kurulması planlanıyor. Bu ilişkiler Alman işadamları ve mühendislerinin 1889 yılından beri planladığı 3 bin 205 kilometre uzunluğundaki Bağdat Demiryolu Hattı’yla zirveye ulaşıyor. Alman İmparatoru II. Wilhelm, Osmanlı İmparatorluğu’nu ziyaretinde şu güvenceyi veriyor: “Sultan Hazretleri ve tüm dünyadaki 300 milyon Müslümanın halifesine Alman İmparatoru her zaman dost kalacaktır.”
Sergide ilk Almanca Kuran baskıları yer alıyor. İlk Kuran Nürnberg’te 1616 yılında Türklerin Kuran’ı adıyla yayımlanıyor. David Friedrich Megerlin’in yayımladığı bir başka Almanca Kuran ise Die Türkische Bibel (Türk İncili) başlığını taşıyor. Alman şair ve düşünürü Wolfgang von Goethe ünlü Batı Doğu Divanı kitabını yazarken, bu kitaptan yararlanıyor.
Sergide şark ressamı olarak tanınan Wilhelm Gentz’in tabloları yanında, Osmanlı mimarisinin Almanya’ya yansımasından örnekler yer alıyor. Schwetzing Sarayı Bahçesindeki Kırmızı Camii, Dresden’deki Türk Hamamı, Berlin Zooloji Bahçesi’ndeki minareli yapı Osmanlı mimarisinin Avrupa’daki en önemli izleri arasında geliyor. Aynı müzede o dönem İslam’la Hıristiyanlığın temizlik anlayışı konusunda ilginç bir pano
asılı. Panoda şöyle yazıyor: İslam dini, günde beş kez yıkanmayı şart koşarken, kiliseler çıplak vücut cinsel duyguları uyandırdığı gerekçesiyle yıkanmayı kötü görüyordu. Rönesansla antik sanatta insanların çıplak resmedildiği yeniden keşfedilince, vücut onuruna tekrar kavuştu.
5 EKİM’E KADAR
Ben sergiyi ziyaretten çok haz aldım. Bu sayede göl kenarındaki bir doğa harikası Wustrau’yu keşfettim. Hafta sonunu hem sanat hem de doğaya değerlendirmek için en güzel bir fırsat. Sergi 5 Ekim’e kadar açık.