Güncelleme Tarihi:
Türkiye’nin devlete bağlı tek böcek müzesi 1960 yılında kuruldu. Ancak müzede 1930’lu yıllardan kalan böcekler var. Enstitü Müdürü Sait Ertürk, müzenin bulunduğu binada ekibiyle birlikte, tarımda sorun olarak çiftçilerin karşısına çıkan böceklerle mücadele için de bilimsel çalışmalar ve projeler yürüttüklerini anlattı. Müzenin kapılarını Hürriyet’e açan Ertürk, şunları söyledi:
YENİ TÜRLER TESPİT ETTİK
“Burası bilet alıp gezebileceğiniz bir müze değil. Burayı öğrenciler, bilim insanları gezebiliyor. Devlete bağlı tek böcek müzesi ve böcek numunelerini özel koşullarda saklayarak, bilim dünyasına hizmet eden bir yer. 1930 yılından bu yana böcek biriktiriyoruz. En çok dikkati kelebekler çekiyor. Koleksiyondaki en büyük böcekler ‘Saga spp - etçil çekirgeler’ türüne ait böcekler. Dünyanın birçok ekolojik bölgesinde yaşayan yaklaşık 1 milyon 100 bin tür böcek var. Bu türlerden Türkiye’de 26 bin tür biliniyor ancak bunun iki katına sahip olduğumuzu tahmin ediyoruz. Türkiye’de her geçen gün yeni türler tespit ediliyor. Geçtiğimiz yıl dünyada hiç duyulmamış 6 yeni tür daha tespit ettik. Bunları Londra’daki Natural History Museum’a gönderdik. Halen bu müzede.”
SÜNELER SAYILIYOR
“Hedefimiz böcekleri kesinlikle sıfırlamak değil. Çünkü sizin yaptığınız bir etkiye karşı onlar bir savunma mekanizması mutlaka geliştiriyorlar. Örneğin Osmanlı’nın son döneminden yani 1900’lerden bu yana süne adını verdiğimiz zararlı ile ilgili olarak günün bilgi beceri ve teknik koşullarına göre mücadele yapılmaya çalışıldı. Şu anda yürüttüğümüz bir proje var: Sünede Tahmin ve Uyarı Projesi. Böcek salgınlarının önceden tahmin edilerek, gerekli önlemlerin alınması hedefleniyor. Bu nedenle Türkiye’de her yıl yaklaşık 6 milyon hektarda Bakanlık süne sayımı yapıyor. Tarımsal alanlarda zarara neden olan böceklerle mücadelede, kimyasal mücadele yerine biyolojik mücadeleyi tercih ediyoruz.”