Güncelleme Tarihi:
FEDÂKARLIĞI FATMA HANIM YAPIYOR
Sohbetimizin ilk konusu ev sakinleri ve hayvanseverlik üzerine oluyor. “Sevmekle birlikte en büyük fedâkarlığı Fatma Hanım yapıyor” diyerek söze başlıyor Mustafa Yel. Uzun zamandır kalabalık bir aile olduklarını belirten Fatma Yel ise “Eşimin kaymakamlığı döneminde köpeklerimiz vardı. İpsala kaymakamlığı zamanında, leyleklerin göç yollarına yaralanmalarını önlemek için elektrik direklerinin üzerine 500 platform yaptırdık. Hayvanlara olan sevgimiz bizi hayata daha da sıkı sıkıya bağlıyor” diyor.
Peki nasıl tanıştılar, hayatları nasıl geçiyor? Biz sohbete dalmışken, elinde tepsiyle Mustafa Bey beliriyor; çaylar ve tatlılarla.
50 BALIK… 1 KANARYA...
LEYLEK DE BAKTIK
- Hayvanlara tutkunuz, bu kalabalık nüfus, ailede herkesin kabul ettiği bir durum mu?
Uzun zamandır onlarla birlikte yaşıyoruz. Hepimiz çok seviyoruz. Diğer türlüsü biraz zor olurdu. Mustafa’nın kaymakamlığı döneminde de köpeklerimiz vardı. İpsala’da leylek de baktık. Leyleklerin göç yolları üzerindeki elektrik direklerinin üzerine 500 platform yaptırdık. Platformların olmadığı dönemde çoğu yavru daha ilk uçuş denemesinde direklere çarpıp ölüyordu. Oğlum ve arkadaşları ilerideki parkta kedi evleri yaptılar, akşamları mama götürüyorlar.
‘KAYMAKAMLIK ZORDUR’ DEDİ
- Sizi biraz daha yakından tanıyalım. Kimdir Fatma Yel?
1976 yılında Edirne Meriç’te doğdum. İki kardeşiz. Annem ve babam öğretmen emeklisi. Büyüklerimizi maalesef son 5 yılda kaybettik. Trakya Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. 17 yıl bankacılık yaptım. Daha sonra çocuklarla daha fazla beraber olmak için ayrıldım.
- Bir gününüz nasıl geçiyor?
Genelde evle ve çocuklarla ilgileniyorum. İki evladımız var. 19 yaşında oğlum Burak Alp, gerçi kendisine sorarsanız 20 diyor. Kızımız da Zeynep Deniz, 16 yaşında olacak martın sonunda. Büyüdüler. Eşim bir yerlere gidiyorsa onu uğurluyorum, karşılıyorum. Kedilerle ve evdeki diğer canlılarla ilgileniyorum. Kitap okuyorum akşamları. Kitap okumayı çok sever, büyük bir keyif alırım çocukluğumdan bu yana. Şimdilerde ufak tefek boyama işlerine başladım. Bir sehpamız var onu boyadım, kuş kafesimiz var bahçede, onu renklendirdim.
ARKADAŞININ GAZIYLA DANSA KALDIRDI
Mustafa Yel kedileri sevmek kadar bakımlarıyla da ilgileniyor.
- Eşinizle nasıl tanıştınız?
Bir arkadaşımızın asker uğurlama yemeğinde tanıştık. Ben üniversitede son sınıftaydım. Komşumuzun kızıyla gittim yemeğe. Mustafa Bey de kaymakam olması sebebiyle katılmıştı yemeğe. Babam ‘Osman Hoca’ diye bilinir, zaten küçük yer. Belediye başkanımız Mustafa’yı gaza getirmiş. Mustafa, ‘Kimin kızı’ diye sorunca ‘Osman Hoca’nın’ yanıtını vermişler. Bunun üzerine arkadaşı da olan belediye başkanımız, ‘Sen dansa kaldıramazsın. Kaldırsan da kalkmaz zaten’ gibi sözlerle biraz gaza getirmiş. Başımı bir kaldırdım, Mustafa o gazla bana doğru geliyor. İlk önce biraz tereddüt ettim. Küçük yer ve Mustafa babamın amiri. Kalkmak istemesem de baktım ısrar ediyor kırmadım. Dans ederken sohbete de başladık. Üniversitede okuduğum bölüm, kaymakam olma isteğim derken Mustafa beni kaymakamlık sınavı için yararlanabileceğim kaynak kitaplar hakkında bilgilendirdi. Her fırsatta da kaymakamlığın zorluklarına getirdi konuyu. Böyle başladı arkadaşlığımız. 1998 yılında arkadaşımız askerden döndüğünde de evlendik. Çok şükür ki tanıştık diyorum. Çünkü insan ilk görüşte ‘Evet, bu insan benim ömrümü geçirebileceğim bir insan’ diye hissedebiliyor. Onu hissettim.
ŞEBNEM FERAH, BARIŞ MANÇO, HALUK LEVENT DİNLERİM
Sohbetimiz sırasında kediler de yanımızdaydı.
Mustafa Yel: Edirne ile Pehlivanköy arası 45 kilometre kadar. Tanıştıktan sonra hemen her öğlen arasında Edirne’ye gittim Fatma Hanım’ı görmek için. Dans konusundaki ısrarımı kilometreler kat ederek de sürdürdüm. Fatma o zaman 20, ben ise 28 yaşındaydım. Aramızda, 8 yıl 8 gün 8 saatlik bir zaman farkı var. Tanıştığımız gün dans ederken de kaymakamlık idealinden vazgeçirmeye çalıştım. Kaymakam olsa ayrı ayrı ilçelerde olacaktık. Planlı programlı ilerledim. Evlilik dansımızın müziği Yavuz Bingöl’ün “Turnalar”ıydı. Anadolu rock seviyoruz, Haluk Levent, Şebnem Ferah, Barış Manço, eskilerden, elbette Zeki Müren.
AFRİKA’DA SU KUYUSU AÇTIRIYOR
- İlerleyen zamanlarda sizi de siyasette görür müyüz?
Hiç böyle bir hayalim yok. Benim daha çok insani yardımla ilgili hayallerim var. Çocukların biraz daha büyümesini bekliyorum. Çocukken doktor olmak isterdim. Kimsenin gitmek istemediği o yerlerde insanlara faydalı olmayı dilerdim ancak biraz büyüdüğümde beni kanın tuttuğunu fark ettim. Hayalimin gerçekleşemeyeceğini öğrendiğimden bu yana hedefimi biraz değiştirmek zorunda kaldım. Bu bir hayal, hedef inşallah gerçekleşir. İnsanlara maddi manevi yardımcı olmak, belki bir bitkiyi ekmeyi öğretmek bile büyük bir kapı aralar.
Mustafa Yel: Fatma Hanım söylemek istemeyebilir ama Afrika’daki susuzlar için su kuyusu açılması için yardımda bulunuyor. Bana söylediğim için kızacak ancak insanlara duyarlılık ve farkındalık çağrısı olsun. Doktor olmak istediğinde de hayali Afrika’da çalışmaktı.
SEVGİYLE HER ŞEYİ AŞABİLİYORUZ
- Evlilik hayatınızın en zorlu dönemeçleri nelerdir?
Zaman zaman olabiliyor. Önemli olan onları biraz absorbe edebilmek. Kendi aranızda konuşarak o stresi azaltabilmek. İnsan herhalde severek yapınca onun zorluklarını kenara itip üstesinden gelmeyi daha iyi başarabiliyor. Sevgiyle her şeyi aşabiliyoruz.
KARIN TADINI CARMEN’LE GOFRET ÇIKARDI
- Karla kaplı bahçede 6 yaşındaki Carmen ile 5.5 yaşındaki Gofret koştururken biz dışarı çıkmak için Mustafa Bey’in kedilerin kum kaplarını temizlemesini bekliyoruz. Fatma Hanım, “Evdeyken sağolsun her şeyleriyle ilgileniyor” diyor. Mustafa Bey’in işi bitince birlikte bahçeye çıkıyoruz. Yel çifti dakikalarca kar üzerinde Carmen ve Gofret ile oynuyor.
YEMEK YAPMAZ KAHVALTI HAZIRLAR
- Mustafa Bey yemek yapar mı? Yemeklerle arası nasıldır?
Yemek yapmaz ama çok güzel kahvaltı hazırlar. Tatlıları çok sever eşim. Güveçte kuru fasulyeye bayılır. Acemilik zamanlarımda da sağ olsun tek söz etmeden yiyordu.
Mustafa Yel: Yemek yapmıyorum çünkü eşimin yemekleri çok güzel. Bana gerek kalmadığından yani. Annemden sonra benim yemek beğenmem biraz zordu aslında. Ama gerçekten eşim kendisini çok iyi yetiştirdi. Her yemeği çok güzel yapar ancak midemin favorileri tavuktan yapılan paça çorba, İslim kebabı ve trileçe.
YASAYI SORMADAN OLMAZDI: ŞUBATTA GELİR
- MUSTAFA Yel, oğlunu almak için evden ayrılmaya hazırlanıyor. Ben de bir pati dostu olarak hayvanseverlerin uzun süredir mücadelesini verdiği Hayvan Hakları Yasası’nı sormadan edemezdim. “Yıllardır beklenen yasada gelinen aşama nedir?” soruma Mustafa Yel, “Hayvan Hakları Komisyon Raporu Meclis’te genel görüşme ile değerlendirildi, yasa Tarım ve Orman Komisyonu’na şubat ayında gelir diye düşünüyorum” yanıtını veriyor. Mustafa Yel çıkınca bir kez daha soruyorum Fatma Hanım’a, “Eşinizin sevmediğiniz bir yönü yok mu gerçekten?” diye. “Aşk böyle bir şey. İlk an ne hissettiysem yıllar sonra da aynı duyguyla bakıyorum Mustafa Bey’e” diyor.
2 ÇOCUĞUMUZ DA FARKLI İLLERDE DOĞDU
- 4 yıl İpsala’da kaldık. Oğlum Keşan doğumlu. Daha sonra vali yardımcılığı görevi nedeniyle Kilis’e gittik. Oradan Şırnak ve Gaziantep. Kızım da Gaziantep doğumlu. Ailede herkes başka bir ile kayıtlı. Bunu da bir şans olarak görüyorum. 5 yıldır Ankara’dayız.
- Eşinizin sevdiğiniz, sevmediğiniz, eleştirdiğiniz yönleri nelerdir?
En sevdiğim özelliği sorumluluk sahibi olması. En sevmediğim demeyelim ama belki kendisini de en çok yıpratan özelliği ise çok duygusal olması. Sorumluluk sahibi olması derken bir ilçeye, yeni bir yere gittiğimizde mesela ben haftalarca, aylarca onu göremezdim. Her yeri iyice dolaşır, sorunları belirler, nasıl çalışma yapması gerektiğini anlardı. O nedenle haftalarca göremezdim.
Zamanla, birisi kızdığı zaman diğerinin susmasının evdeki huzurun anahtarı olduğunu anladık. İkimiz de sakinleşince aklı selimle konuşuyoruz. Bir gece birbirimizle dargın olarak yatmadık hiç. Uzun süreli dargınlığımız olmadı. Çocuklar küçükken daha çok oluyordu. Biz birbirimizin en iyi arkadaşıyız. Tartıştığımızda da ilk adımı ben atardım hep. Bir kahve yaparım, bir şarkı açarım. Bazen bir bakış, gülüş bazen de ufak bir mimikle sorun çözülüyor.”
AŞK KAZANSIN
SAATLERCE TELEFON BEKLEDİM
- Unutamadığınız bir anınız vardır mutlaka...
Henüz 7-8 aylık bir birlikteliğimiz varken Mustafa’nın birdenbire tayini Pehlivanköy’den Gümüşhane Kürtün’e çıktı. Benim için hem hüzünlü hem de şoke edici bir andı. Söz yok, nişan yok; evlilik hedefine doğru bir yola girmişiz, o hedeflere varıp varamayacağımız belirsiz. Birbirimizden beklemediğimiz bir anda ayrılmak zorunda kalmak acı vericiydi. Cep telefonları yaygın değil, olanlar da çekmiyor. Mustafa’nın sesini duymak için saatlerce telefon başında beklerdim. Yaklaşık bir yılımız böyle geçti. Pehlivanköy ve Tekirdağ’da düğün yaptıktan sonra ben Gümüşhane’ye gelin gittim. Eşim iki yıl kaldı, ben bir yıl kaldım Gümüşhane’de.
- Eşiniz siyasete girmek istediğinde tepkiniz ne oldu? Aile içinde siyasi konularda fikir alışverişi oluyor mu?
Destek verdim ve çok mutlu oldum. Birincisi yaşadığı büyüdüğü şehire, ikincisi de bize atalarımızdan miras bırakılan ülkemize onun da borcunu ödemesi lazım. Çocuklar da her zaman babalarının yanında oldular. Ülke ve dünya gündemini takip ediyorlar. Fikir alışverişine çok önem veriyoruz. Ailede istişarenin herkese güç verdiğine inanıyoruz. Mustafa’nın görmediği bazı noktaları ben ya da çocuklar görebiliyor. Çünkü herkesin bakış açısı çok farklı. Bu durum büyük bir zenginlik.