Güncelleme Tarihi:
Gazi Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Halk Bilimi Bölümü Sözlü Anlatımlar Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. M. Öcal Oğuz, takviminin, tabiat olaylarına ve bunların tekrarlarına dayalı tecrübelerle oluştuğunu söyledi.
Halk arasında herhangi bir tarihten söz ederken "büyük kıtlıktan 5 yıl önce", "depremden 2 yıl sonra", "çiçekler açarken", "bağlar bozulurken" veya "orak zamanı" gibi kullanışların yaygınlığına işaret eden Oğuz, "Örneğin, doğum gününü çizgisel takvime göre '1 Ocak 1950'de doğmuşum' şeklinde ifade edemeyenler, 'doğduğumda ay 3 günlük hilalmiş', 'bademler çiçek açarken doğmuşum' gibi kullanımlarla döngüsel takvime işaret ederler. Bilimsel literatürde yazıya dayalı takvime 'çizgisel', doğaya dayalı ve sözlü kültür ortamında kullanılan takvime ise 'döngüsel' veya yaygın adıyla 'halk takvimi' denilmektedir. Cemreler, halk takviminin bir ürünüdür" diye konuştu.
Türkçe karşılığı "ateş" veya "kor"
Oğuz, cemre kelimesinin Arapça olduğunun kabul edildiğini dile getirerek, kelimenin Türkçe karşılığının "ateş" veya "kor" anlamına geldiğini anlattı.
Anadolu'da yaygın kullanılan geleneksel halk takviminin, yılı "Kasım" ve "Hızır" günleri" olarak kış ve yaz olarak ikiye böldüğüne dikkati çeken Oğuz, şöyle devam etti:
"Kasım Günleri, miladi takvime göre 8 Kasımda başlar ve 179 gün sürerek 5 Mayısta sona erer. Kasım Günleri, 4 yılda bir şubat 29 çektiği zaman 180 gündür. Hızır Günleri ise 6 Mayısta başlar ve 7 Kasıma kadar 186 gün sürer. 6 Mayısta Hıdırellez kutlanmasının nedeni de bu takvimdir ve yeni yılın ilk günü olarak kutlanır. Cemrelerin düşmesi, Kasım Günlerinden Hızır Günlerine, bir başka ifadeyle kıştan bahara geçisin sembollerinden biridir. Halk takvimine göre, Kasım Günlerinin 100. günü yani miladi takvimde 15 Şubat geldiğinde artık kış hükmünü kaybetmeye başlar. Bunu halk 'Geldik yüze, çıktık düze' şeklinde ifade eder."
Cemrelerin düşüş tarihleri
Halk takvimi ve inanışına göre, Kasım Günlerinin 100. gününden 5 gün sonra cemrelerin düşmeye başladığını ifade eden Oğuz, "Buna göre, 105 Kasımda yani 20 Şubatta ilk cemrenin havaya düşeceği ve havadaki bütün kışı yere indireceğine inanılır. 112 Kasımda yani 27 Şubatta ikinci cemrenin suya düşeceğine ve suları ısıtıp buzların çözülmesini sağlayacağı inancı vardır. 119 Kasımda yani 6 Martta da üçüncü cemrenin toprağa düşeceği ve toprağı ısıtıp ilk kır çiçeklerinin çıkmasını sağlayacağı inancı yaygındır. Tabiatı gözlemleyen halk, bu durumu 'ağustos soğuya soğuya kışı getirir, şubat ılıya ılıya yazı getirir' şeklinde ifade eder" şeklinde konuştu.
31 Mart soğukları
Üçüncü cemreden iki hafta sonra miladi takvime göre 21 Martta nevruzun geldiğini vurgulayan Oğuz, geceyle gündüzün eşitlendiği bugünden sonra gündüzlerin uzamaya başladığını ama yaz için biraz daha beklemek gerektiğini anlattı.
Oğuz, halkın, "Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır" diyerek cemrelerin yaz için yeterli olmadığını gözleme dayalı olarak ifade ettiklerini belirtti.
"İstersen yazı, bekle Hıdrellezi"
Cemreler ve nevruzdan sonra 31 Mart soğuklarının geldiğini dile getiren Oğuz, şöyle devam etti:
"Halkın 'Kork aprilin beşinden öküzü ayırır eşinden' dediği miladi takvime göre 18-19 Nisan, geleneksel takvime göre Kasım Günlerinin 162-163. gününe rastlayan soğuklardan sonra, 169 günlük kış, 6 mayısa denk gelen 1 Hızır ile sona erer. 7 Kasıma kadar sürecek Hızır Günleri yani yaz başlar. 'İstersen yazı, bekle Hıdrellezi' atasözü halkın tabiata yönelik bu gözleminin sonucu karşımıza çıkar. Nitekim bizim 'bahar bayramı' olarak tanıdığımız Hıdrellez, aslında halk takviminde kışın ve eski yılın bitişinin, yazın ve yeni yılın gelişinin kutlanmasıdır."