Güncelleme Tarihi:
5 saat boyunca İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu Savcısı Yusuf Hakkı Doğan’ın sorularını yanıtlayan Yılmazer, ifadesinde özetle şunları söyledi:
TEHDİTLER BİLİNİYORDU
“İçeriğinde istihbari bilgilerin yer aldığı F4 raporunda Hrant Dink’in öldürüleceği yazılıdır. Çok ciddiye alınması gereken bir bilgidir. Kaldı ki bu bilgiye de gerek yok. Hrant Dink’in o dönemde nasıl bir tehdit altında olduğu konusu Emniyet, MİT ve Jandarma tarafından bilinmektedir. Ben de Hrant Dink’e karşı yapılan bu eylemlerden haberdardım ve buna karşı bir tehdit atmosferi olduğunu biliyordum. F4 raporunu görmedim. Bu evrağı görmediğim için kimseye sunmadım. Evrak üzerinde herhangi bir parafım ve notum yoktur. Şube müdürleri kendisine arz edilen evraka paraf atar. Yalnız başkan ve başkan yardımcısının genelde parafı olmaz. İstanbul’a gönderilen yazı, bu hali ile tedbir alınmasını gerektirecek nitelikte bir yazıdır. İstanbul’un koruma alması gerekiyordu. Hatta istihbari operasyonel bir çalışma yapması gerekiyordu. Bu arada bunu Trabzon’un da yapması gerekiyordu. Bunların hiçbirini İstanbul Emniyet Müdürlüğü yapmamıştır. Osman Hayal hakkında sahte bir tahkikat evrakı tanzim etmiş kusurunu örtmeye çalışmıştır. İstihbarat Daire Başkanlığı arşivinde Hrant Dink ile ilgili açılmış dosya vardır. Benim hatırladığım kadarıyla başlangıçta Hrant Dink hakkında sol faaliyetlerinden dolayı bir fiş vardı. Daha sonra Agos ve Hrant Dink’in televizyon programları benzeri faaliyetleri nedeniyle bizim şubemizi de ilgilendiren bilgiler vardır ama şunu söylemek istiyorum dosyalar istihbarat değerlendirme projesi kapsamında dosyası vardır.”