Oluşturulma Tarihi: Eylül 02, 2001 00:00
Siyah kakülleri alnında yarı hilaller çiziyor. Işıltılı gözleri davetkar bakışlar saçıyor ekrandan. Kollar, omuzlar inip, çıkıyor, arada bir topuk vurunca yerden toz kalkıyor. ‘‘Kuzu, kuzu..’’ diyor Tarkan. Diğer sözcükleri yakalıyamıyorum. Hem oynuyor hem söylüyor. Bazı figürlerde Flamengo dansörü bazılarında oryental. Ama çok çekici, genç kuşak bir yana, 80'ine merdiven dayamışlar dahi sanırım kanal değiştirmeyi akıllarından geçirmiyordur.Tarkan Manhattan'da mahalle komşum. Çınar Oteli'ndeki odamda televizyonda yeni klibini izlerken Türk popunun büyük bir aşama yaptığını düşünüyorum. Akşam yemeğinde birlikte olacağımız eş dost grubunu otel barında beklerken eskilerden Elvis Presley, Tom Jones konserlerinde seksi kalça çalkalamaları, gençlerden Ricky Martin'in enerji patlaması sergileyen dansları gözümde canlanıyor. Göze ve kulağa hitapta özellikle Puerto Rico'lu Ricky'den kesin aşağıda değil.Barın kapalı kısmından dışarıya piyano refakatinde yumuşak bir sesin ‘I did it my Way’i yayılıyor. Şarkıcının Sinatra olmadığı kesin ama gençlik yıllarımdan bu yana dinlemekten bıkmadığım İlham Gencer'in sesini tanımamak mümkün değil. Zaman akışını donduran hafif müzik sanatçısı tek kelimeyle yaşayan bir ‘efsane.’ Sanat hayatında yarım asrı geride bırakan Gencer tam yüzyıllık antika Steinway piyanosunda tuşlar üstünde gezinirken otelin yabancı konuklarına kökenleri hatırlatan şarkılar sunuyor. Non Dimenticar'ı, ‘‘Un Homme et une Femme’’, ‘‘Quando Caliente Del Sol’’, ‘‘Route 66’’ ve diğerleri medley halinde bir diğerini takip ediyor. İtalyan, Fransız, İspanyol ve Amerikalılar milliyetlerine şarkılı göndermelerin bitişini alkışla noktalıyorlar.Yarım ayın yakamozları Çınar önündeki minik körfezden bize uzanırken bir yandan İlham Gencer'i öte yandan Tarkan, Ricky Martin, Madonna, Britney, Spears, Janet Jackson, Jennifer Lopez'i tabana tabana zıt türlerde olmasına rağmen karşılaştırmaya çalışıyorum. İkinci grup şöhret ve başarının zirvesinde. Plakları yok satıyor, konser biletleri piyasaya çıkmadan karaborsaya düşüyor. Bu grup sahnede, kliplerde elektronik ve
film teknolojisinin son buluşlarıyla izleyicilere özel etkinlik, renk, ışık, playback seslendirmesi, dansör, back-up şarkıcıları, telli-sazlı enstrümanlarla şov yaparak meslek icra ediyorlar. Kadın yıldızların bacak, göğüs, göbek sergilemeleri de cabası. Peki, 10-20 yıl sonra Madonna, Jennifer Lopez, Ricky Martin orta yaş döneminde şimdiki gibi akrobatik danslarla kıvırıp şarkı söyleyecekler mi? Karşılarında çığlık atıp, baygınlık geçiren genç kızları bulacaklar mı?1950'li yılların sonunda ‘Türk Elvis’i diye lanse edilen, gençlerin peşinden koştuğu Erol Kataş'ı şimdi hatırlayan var mı? Tarkan da 30'unu aştıktan sonra şöhret basamaklarının neresinde olacak acaba?İlham ise Frank Sinatra'nın ‘‘Ben bir salon şarkıcısıyım’’ diye nitelediği sınıftan. Bizim gibi Bakırköylü olmasından ayrıca gurur duyduğumuz müzik ustası televizyonun bilinmediği dönemde İstanbul'un Caddebostan'ı, Canlı Balık, Kervansaray, Tokatlıyan, Borivaj, Taksim Belediye gibi en ünlü lokallerinde onlarca yıl yerli ve yabancı hafif Batı müziğinin bir numaralı elçisi olarak sanat icra etti. Enstrümanlara damgasını vuran Turan Eteke, Özdemir Baturalp, Aydemir Mete, Nejat Sirel, Ali Çetinkaya, Vasfi Uçaroğlu ile İstanbul'dan Ankara, İzmir, Bursa, Mersin ve Edirne'ye en kaliteli hafif müziği taşıdı. 1960'lı yıllarda Şişli'de açtığı Çatı Klübü Türk müzikseverlerin yanısıra yerli müzisyenlerin başlıca uğrağı oldu. Çatı hala eski kuşakların anılarına özel konsevatuar olarak yerleşti. Türkçe'yi kendi bestelerinde Tanrı vergisi bir hassasiyetle kullanmaya özen gösteren İlham'ın altı bin üzerinde repertuar zenginliği, yirmi dilde şarkı yorumlaması kendinden önce ve sonra gelenler arasında bu efsanevi müzik adamının başta gelen özelliklerinden biri.Müzik yaşamına aynı alemde yerlerini alan çocukları İlhan Gencer, Bora Gencer ve Ayşe Gencer'i de hediye eden İlham bir süre ‘‘Türkiye Müzisyenler Sendikası’’ başkanlığı da yaptı. Türkiye'de aldığı sayısız ödüllerde ilaveten Fransa Devlet Başkanı Charles De Gaulle'den liyakat madalyasına layık görülen İlham Gencer'e ABD eski Bakanı Bill Clinton bir teşekkürname ile Beyaz Saray mühürlü altın bir kravat iğnesi de hediye etti.Yedi yıl arka arkaya en çok vergi ödeyen sanatçı unvanı alan İlham Çatı Klübü'nü tasviye ettikten sonra 100 yıllık Steinway'i ile Yeşilyurt Çınar Oteli, Silivri Klassis, Kalamış Sergen, Parksa Hilton, Divan Oteli Kehribar Bar'da her yaştaki müzikseverlere anılar tazelettiren melodiler sunarak sanatını sürdürüyor. Hafif müziğin ‘duayeni’, efsane adam İlham yarım asırdır dev çınar gibi dimdik. 2050'ye uzanmıyorum ama 2020-2030'lu yıllarda Madonna, Ricky Martin, Jennifer Lopez'in kim olduğunu hatırlayan çıkacak mı? Veya Tarkan'ı?
button