İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin ‘ama’ları

Güncelleme Tarihi:

İlerleme Raporu’nda Türkiye’nin ‘ama’ları
Oluşturulma Tarihi: Ekim 06, 2004 01:57

AB Komisyonu, Türkiye ile ilgili son 5 yıllık gelişmeleri ortaya koyduğu İlerleme Raporu’nda, yapılan reformlar alt alta sıraladıktan sonra ‘Ancak’ ya da ‘Ama’ kelimeleriyle bazı eksiklikleri de sıralıyor. Bu eksiklikler şöyle ortaya çıkıyor:

ASKER

Her ne kadar asker-sivil ilişkileri AB pratiklerine yakınlaştırılmış olsa da Türkiye’de silahlı kuvvetler bir dizi gayri resmi kanal vasıtasıyla etkisini sürdürmektedir.

YARGI

Tüm adımlara rağmen özellikle savcılar reformları dar çerçevede yorumlamaya devam etmekteler.

YOLSUZLUK

Kanuni düzenlemelere rağmen yolsuzluk, ekonomi ve kamu yönetiminin hemen hemen bütün alanlarında hala ciddi bir sorun olarak durmaktadır.

İŞKENCE

Yapılanlara rağmen tutuklular, hala hukuki merciler tarafından hakları konusunda tam bilgilendirilmiyorlar. İşkence artık sistematik olmamakla birlikte çok sayıda işkence ve özellikle kötü muamele vakaları devam ediyor. Bunların tamamen ortadan kaldırılması için ilave çabalara ihtiyaç var.

ÖZGÜRLÜKLER

Özgürlüklerin alanı genişletildi. Ancak farklı kanunlardaki çeşitli maddeler hala ifade özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde yorumlanıyor. Savcılar şiddet içermeyen fikirlerini ifade edenlere karşı hala davalar açıyorlar. Toplantı ve gösteri özgürlüğüne ilişkin düzenlemeler yapıldı. Ancak, insan hakları savunucuları ve insan hakları derneği hala yargının tacizine uğramaktalar.

SİYASİ PARTİLER

Siyasi partiler kanununda olumlu değişiklikler yapıldı. Fakat bu kanundaki birkaç madde Avrupa standartlarını yakalayamadı.

DİNİ ÖZGÜRLÜKLER

Dini özgürlükler anayasada teminat altına alınmış olmasına rağmen, Müslüman olmayan dini guruplar hala tüzel kişilik, mülk hakları, din adamlarının eğitimi, okullar ve iç idare konusunda sıkıntılarla karşılaşmaktalar. Diyarbakır’da Protestan bir kilisenin açılması için uzun süre önce yapılan başvuru, 2004 mayısında reddedildi. Kiliselerin restore edilmesi talepleri, çok uzun ve yavaş işleyen bürokrasiye takıldı. Panagia Yunan-Ortodoks kilisesi, bombalardan etkilenmişti. hálá onarım için izin alınamadı. Edirne’de bir Bahai ibadet yerine el konulmuştu. Şimdi kaldırıldı. Ancak onarım yapılamıyor.

Heybeliada’daki Ruhban okulu 1977’den beri kapalı ve hálá açılamadı. Ekümenik sıfatı kamusal alanlarda hálá kullanılamıyor. Bazı dini azınlık kiliselerinin liderlerinin seçimi, hálá katı şartlara bağlı. Hıristiyanlar hala Türkiye’de polis takibatına muhatap oluyorlar. Ama bu konuda önemli kanuni düzelmeler var. Mesela 2004 Nisanı’nda Ankara’daki mahalli bir televizyon Türk Protestanlarına karşı düşmanlığı körükleyen yayın yaptı. Bu durum şimdi mahkemeye intikal etti.

KÖYE DÖNÜŞ

Köye dönüş konusunda ilerlemelere rağmen, bölgesel farklılıkların azaltılması, mahalli nüfusun ekonomik, sosyal ve kültürel ihtiyaçlarının karşılanmasına yönelik kapsamlı bir strateji yoktur. 1999’dan bu yana önemli iyileşmelere rağmen yerlerinden edilen insanların durumu hala kritiktir. Köy korucuları sistemi gibi engeller, yerlerinden edinilen insanların köylerine dönmesini engellemektedir.

KADIN HAKLARI

Kadın ve erkek eşitliği prensibi güçlendirildi. Ancak pratikte kadına karşı şiddet, ciddi bir sorun olarak durmaktadır.

KÜLTÜREL HAKLAR

Bu alandaki ilerlemeler önemli olmakla birlikte, özellikle yayın ve eğitim alanında kültürel hakların kullanımına ilişkin önemli kısıtlamalar bulunmaktadır.

YÜRÜTME

Mahalli İdareler kanununda prensipte çok köklü ve iddialı bu reformlar, ülkenin merkezi, hiyerarşik ve gizlilik ilkesine göre çalışan idari sistemini, ademi merkeziyetçi, katılımcı, şeffaf, halkına karşı sorumlu ve halkın ihtiyaçlarını cevaplayan bir modele dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Eğer başarılı olursa Türkiye’nin idari kültürünü modernleştirmeye katkı sağlayacaktır. Bu alandaki başarılı bir reform, Türkiye’nin müstakbel AB üyelik çabalarını güçlendirecektir. Bu yasa Cumhurbaşkanı tarafından veto edildi. Meclis bunu tekrar gözden geçirecek.

MGK

MGK konundaki bu tüzük, şu cümleyi ortadan kaldırdı: ‘MGK Genel Sekreterliği; Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, özel kişilikler, düzenli bir şekilde ya da talep ettiğinde, ihtiyaç duyulan gizli ya da gizli olmayan bilgi ve belgeleri arz etmek zorundadırlar’

ALEVİLER

Sünni olmayan Müslüman azınlıklar konusunda bir değişiklik yok. Aleviler dini bir grup olarak resmen tanınmıyorlar. İbadet yeri açılması ve okullarda mecburi dini eğitim, Sünni olmayan kimlikler için hala sorun yaratıyor. Bir çok Alevi, laik olan Türkiye Devletinin bütün dinlere eşit muamelede bulunması gerektiği ve şimdi yaptığı gibi diyanet aracılığıyla spesifik bir dini (Sünnileri) doğrudan desteklememesi gerektiğini söylüyor.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!