Güncelleme Tarihi:
Maltepe Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümü öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Çiğdem Boz iktisadı daha eğlenceli bir hale getirmek ve öğrencilerin bu alana ilgisini artırmak için bir proje hazırladı: İktisat tarihindeki önemli kişileri bir araya getirerek onların teorilerini kendi ağızlarından bir tiyatro oyunu ile yansıtmak. Bu yenilikçi fikir üzerine kendisiyle sohbet ettik.
Böyle bir oyun yazmak fikri aklınıza nasıl geldi?
İktisadı çok seven biri olarak bu disipline soğuk bakanları hiç anlayamamış ve sorunun iktisatta değil iktisadın anlatılış biçiminde olduğunu düşünmüşümdür. Aynı zamanda öğretmenliği de çok sevdiğimden öğrencilerime iktisadın çok güzel bir alan olduğunu hissettirmeye çalışmak öncelikli amacım olmuştur. Bu arada mesleğimde henüz çömez olduğumu söylememe de izin verin. İyi bir diyalog kurduğuma inandığım sınıfımda bile öğrencilerin teorilerden çok sıkıldığını, onları anlamak yerine ezberlemeyi tercih ettiklerini görmek beni üzüyordu. Bu teorilerin sahiplerini daha yakından tanısalar onları çok seveceklerine emindim. Bir gece yarısı ne yapabilirim diye düşünürken aklıma bu fikir geldi.
“Öğrencime sen Marx ol dedim, yapamam dedi”
Fikrinizi ilk kimlerle paylaştınız ve nasıl tepkiler aldınız?
- Gece aklıma gelen fikir beni fazlasıyla heyecanlandırdı ve sabaha kadar uyuyamadım. Sabah işe gitmeye hazırlanan eşime fikrimi açıkladığımda çok hoşuna gitti. İçinden “gece gece düşündüğü şeye bak” dediğini hissetmedim desem yalan olur) Aynı gün sevgili sınıfımla Para Teorisi dersinde bu fikri paylaştım. Kimse “Hayır, olmaz” demedi, hatta birkaçı hemen ben şu adamı oynayabilirim dedi. Adam Smith, Keynes, Hayek ve Moderatör rollerini daha ilk günden kapmıştı bile. O günden aklımda kalan bir anı da paylaşmak isterim. Abdullah Çetintaş’a “Sen Marx ol” dediğimde, “Hocam ne yapıyorsunuz, ben hayatta yapamam” dedi, ama ona şöyle dedim “Üniversite yıllarından aklında çok az şey kalacak, ama yıllar sonra torunlarına ben üniversitedeyken Karl Marx’ı oynamıştım diyeceksin” , bir süre bana baktı ve “Tamam hocam, varım” dedi. Sonra gerisi geldi, tüm roller hiç prova almadan paylaşıldı.
Amacınız neydi?
- Birinci amacım iktisadın ve iktisatçıların çok sevimli olduklarını göstermekti. İkincisi, çoğu iktisatçının yanlış anlaşıldığını düşündüğümden, gerçekte onların ne demek istediğini anlatmaktı. Üçüncüsü, İktisadi düşüncenin hiçbir zaman eskimeyeceğini, 250 yıl önce yaşayan Adam Smith’in günümüz için de söyleyeceği çok şeyi olduğunu göstermekti. Bu adamlar, günümüzde yapılan iktisadi tartışmaların omurgasını yıllar önce şekillendirmişti. Ve en önemli amacım, “bu okulun öğrencisinden bir şey olmaz” anlayışını yıkmaktı. Gerçekten kendinizi iyi anlattığınızda, onlara güveninizi gösterdiğinizde bunun karşılıksız kalmayacağını biliyordum. Daha ilk günden “bize güvenebilirsiniz hocam” dediler. Derslere devamı az olan, okula çok az uğrayan öğrencilerin bile nasıl sorumluluk alabileceğini gördüm ben bu projede. Tam 3 ay boyunca, yılmadan çoğu kişiye çok sıkıcı gelebilecek bir metni ezberlemeye çalıştılar ve bunu beni yarı yolda bırakmamak için yaptıklarını bilmek sanırım aldığım mükâfatların en değerlisiydi.
Oyunu sahneye koyma aşamasında yaşadıklarınız?
- Söylemeye gerek var mı bilmem ama ben ve ekibim tam bir “amatör” üz. Asıl işimiz iktisat öğretmek ve öğrenmek. Kalabalık bir ekip olduğumuz için (20 kişi) herkesin boş vaktini ayarlamak, prova almak çok güç oldu. Hatırladığım kadarıyla, tam kadro olarak sadece 1 prova alabildik. Provalarımızın hepsini boş sınıflarda ve benim evimin bahçesinde (son prova!) yaptık, oynayacağımız sahnede de sadece 1 prova alabildik. Kostüm-peruk bulma konusunda öğrencilerim tam desteklerini sundular. Sadece öğrencilerimden değil bu konuda arkadaşlarımdan da destek aldım. Bu projeye ilk günden beri çok inanan dostum Jülide Suner (Kariyer Koçu) oyunumuza sponsor olmayı teklif etti.
Bu projenin öğrencilerinize katkısı ne oldu?
- Bu soruyu öğrencilerim cevaplasa daha iyi olur sanırım.
“3 yıldır okuduğumuz iktisatçılar ve teorilerini tanıyıp canlandırarak tüm benliğimizle öğrendik. Bugüne kadar onlar bizim için birer görüştüler.”
Tuğçe Ergür (Milton Friedman’ı canlandırdı):
Bu projenin en büyük; katkısı birlik , beraberlik ve inanç olduğu müddetçe, imkansız diye bir şeyin olamayacağını öğrenmemiz oldu. Ayrıca, 3 yıldır okuduğumuz iktisatçıları ve teorilerini, onları tanıyarak ve canlandırarak tüm benliğimizle öğrendik ki bu güne kadar, sadece ezber bir kaç adam ve görüş olagelmişlerdi. Ve en önemlisi bu proje, Çiğdem Hocamız sayesinde neler yapabileceğimizi kanıtlayabilmiş olmanın gururunu tattırdı bizlere.
Adem Kırca (Adam Smith):
Biz birinci sınıfta aldığımız derslerden çok sıkılırdık hiçbir zevkli bir yanı yoktu, sandık ki hep böyle sıkıcı olacak. Her gün hocalarımıza sorardık hocam bizim belli bir mesleğimiz var mı diye ama net bir cevap alamazdık. Dersler hep teorik şeyler hep sıkıcı şeyler, o bunu dedi bu şunu dedi, kafamızda hep ezber vardı ta ki Çiğdem hocanın bizim para dersine ve uluslararası dersine girdiği zamana kadar. Çiğdem hoca bize iktisat ezberini bozup bize pratik ve güncel bilgileri aktardı hiç derse girmeyen arkadaşlarımız bile iktisadı sevdiler. Hocamız bize bu projeyle geldiğinde biz ona inandık ve aynı zamanda kendimize. Hocamızı asla mahcup duruma düşürmek istemedik tek amacımız buydu ve bundan sonradan mahcup etmeyeceğiz. Bana “Sen Adam Smith ol” dediğinde seve seve kabul ettim ki daha önce de Smith’in hayatını araştırıyordum. Smith’in karakterini canlandırmak benim için başka bir duygu oldu. Belki bundan sonraki hayatımızda birçok şeyi unutabiliriz iktisat konusunda ama canlandırdığımız bu iktisat öncüleri ve onların iktisatta ışık tuttuğu bu devrim yaratan fikirleri, modelleri, kuramları asla unutmayacağız bunu da Çiğdem hocanın yazdığı bu muhteşem tiyatroya borçluyuz. Çiğdem hocaya kendim ve sınıfım adına teşekkür ediyorum ve tebrik ediyorum.
Çağla Akyüz (Alfred Marshall):
Alan bilgimizin önemli derecede genişlemesiyle birlikte takım çalışması ve arkadaşlık ruhunun ne kadar önemli olduğu, sadece kendi inancımızla her işin başarılabileceğini öğrendik mükemmel hocamız Çiğdem Boz sayesinde…
Serkan Dabakoğlu (Arthur C.Pigou):
Ben artık hayatımdaki önceliklerimi değiştirmeye karar verdim. Ben en başında provalara katılamam diye yanaşamadım ama bu benim hayatımın fırsatıydı ve değerlendirmekle çok doğru bir şey yapmışım. Bence bir ‘tiyatro’ değil bir ‘hikaye’ ye dahil oldum ben. Bu hikâye benim hayatımda bir dönüm noktası oldu. İş hayatında o kadar müşteri bağladım işler yaptım, ama bu hikayeye dahil olmak hayatımda çıkardığım en iyi iş, en doğru karardı.
“Oyun çok beğenildi”
Oyunun gösteriminden sonra nasıl tepkiler aldınız?
- Müthiş tepkiler aldık. Ne ben ne de öğrencilerim bunu beklemiyorduk. Sonuçta hepimiz hayatında ilk defa sahneye çıkan insanlardık. Zaten salonun dolması da (yaklaşık 250 kişi) bizi çok şaşırtmıştı. Yanlış bilmiyorsam bahar şenliğinin en kalabalık organizasyonu oldu. Üstelik katılım gönüllü idi! Oyundan sonraki günlerde de okulun çaycısından, hocalara, kütüphane memuruna kadar hepsinden övgüler aldık. Şaşırdık çünkü oyunumuz çok fazla mesleki bilgi içeriyordu, izleyenlerin sıkılma ihtimali yüksekti. Ama öyle olmadı, iktisat dışındaki diğer alanlardan olanların da oyunu beğendiğini ve birçok şey öğrendiğini duyduk.
“Bu ekiple bir tiyatro topluluğu kuruyoruz: İktisadi Düşünce Tiyatrosu. Sloganımız ise ‘Bırakınız sevsinler, bırakınız oynasınlar/laissez aimez, laissez jouez”
Bundan sonraki hedefleriniz nedir?
- Bundan sonrası için hedefimiz belli; bu oyunu olabildiğince çok kişiye ulaştırmak, iktisadı ve iktisatçıları daha fazla kişiye sevdirmek. Bu amaçla amatörlükten profesyonelliğe doğru bir geçiş aşaması planlıyoruz. Şöyle ki; öncelikle bu ekiple bir tiyatro topluluğu kuruyoruz. Topluluğun ismi: “İktisadi Düşünce Tiyatrosu”. Sloganımız: “Bırakınız sevsinler, bırakınız oynasınlar (laissez-aimez,laissez-jouez)”. Oyunun başarısının ardından üç üniversiteden turne teklifi aldık. Ekim ve Kasım aylarında Kültür, Yeni Yüzyıl ve Anadolu Üniversitesi’nde oynayacağız. Kendi üniversitemizde önümüzdeki yıl bu oyunu yine oynayabiliriz fakat yeni bir oyun projemiz olduğunu da söylemeden edemeyeceğim. Oyunu oynamamız için diğer okullardan da davetler geliyor. Şimdiye kadar; Eskişehir Anadolu Ünv., Bursa Uludağ Ünv., Eskişehir Osmangazi Ünv., Ankara TOBB Ünv., Dokuz Eylül Unv., Ege Ünv., Konya Selçuk Ünv., Giresun Ünv., Ankara Atılım Ünv., Urfa Harran Ünv., Kültür Ünv., Yeni Yüzyıl Ünv., Dicle Ünv.’den davet geldi.
HÜRRİYET KAMPÜS'TEKİ TÜM HABERLERİ OKUYUN