Güncelleme Tarihi:
Bulancak ilçesine bağlı İcilli köyü Kıran Mahallesi'nde, evinin yakınındaki bahçede geçen yıl 27 Haziran günü saat 18.00 sıralarında, 6 yaşındaki kardeşi ve kuzeni ile oynayan, Nazlı- Serdar Tirsi çiftinin kızları İkranur, büyükbaş hayvanların yanına gitti. Küçük İkranur geri dönmeyince, kardeşi ve kuzeni ailesine haber verdi. Çevrede arama yapan Tirsi ailesi, kızlarını bulamayınca jandarmadan yardım istedi. Köye gelen jandarma, AFAD ve AKUT ekipleri arama çalışması başlattı. 370 hektar alanda yaklaşık 150 kişilik uzman ekibin, iz takip ve kadavra köpekleri, dron ve termal kameralar ile aradığı İkranur, 3 gün sonra evlerinden 7 kilometre uzaklıktaki Salman mevkisi Adaköy Deresi’nde ölü bulundu.
HALA VE AMCA TUTUKLANDI
Jandarma ekipleri, İkranur Tirsi’nin ölümü ile ilgili yürütülen soruşturma kapsamında cuma günü küçük kızın dedesi, amcası ve 3 halasının da aralarında bulunduğu 7 kişiyi gözaltına aldı. 5 kişi emniyetteki ifadelerinin ardından serbest bırakılırken hala Ayşe Tirsi ve amca S.T., adliyeye sevk edildi. Mahkemeye çıkarılan şüphelilerden, İkranur'a yaramazlık yaptığı için tokat attığını ve ağlaması üzerine ağzını kapatarak nefessiz kalması sonucu öldürdüğünü söyleyen amca S.T., 'Kasten Öldürme', cesedi birlikte dereye attıkları halası Ayşe Tirsi ise 'Suç Delillerini Yok Etme, Değiştirme veya Gizleme' suçlarından tutuklandı.
BABA SOSYAL MEDYADAN İSYAN ETTİ
Türkiye'yi yasa boğan İkranur cinayetinde çocuğunu kaybetmenin üzüntüsü yaşayan Serdar Tirsi, sosyal medyada aile içi ilişki iddialarının da yer aldığı bazı yorumlara tepki gösterdi. Sosyal medya hesabından paylaşımlarda bulunan Tirsi, savcı ile görüşmelerinin ardından kafalarında soru işareti kalmadığını, soruşturma dosyasının da kapanmadığını öğrendiklerini duyurdu. Serdar Tirsi, paylaşımında, "Sayın savcı ile bire bir görüştük ve detayları öğrendik. Kafamızda olan soru işaretlerini giderdik. Kardeşim S.T.'nin cinayeti ifadesine göre istemeyerek ani bir sinir ile (kıskançlık değil) işlediğini, diğer kardeşim Sevda ile de yardımlaşarak kızımın dereye bırakıldığını netleştirdik. Dosyanın kapanmadığını da öğrenmiş olduk" dedi.
'BUNDAN SONRA AĞIR KONUŞACAĞIM'
Dosyanın hala takip edildiğini, yeni bir delil bulunursa gidişatın değişebileceğini kaydeden Serdar Tirsi, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:
"Şimdi gelelim diğer meseleye. 27 Haziran'dan bu günümüze kadar olan süreçte elinde bir delil, bir bilgi olmadan kafasına göre kurgu yapıp, sosyal medyalarda adıma, aileme ya da olayla bağlantısı olmayan insanlara suç yükleyen ahmaklar, geri zekâlılar ve kıt beyinlilere söylüyorum. Hani olayı gizliyor, örtbas ediyordum. Benim size gelişmelerden haber edeceğim beklemede kalın dememe rağmen her duyduğuna inananlar, şimdi de olayı S.T.'nin üstüne yıktığımız dedikodusu vardı. Sayın savcıya aynı soruyu ilettim, S.T.'nin ifadesinin bizzat kendisi ve devletin görevlendirdiği avukatı eşliğinde alındığını öğrendim. İkinci bir dedikodu ahlak dışı bir olaya şahit olduğu için susturulduğu yönünde. Bu şüphe bende de vardı lakin eğer öyle bir durum olsa idi ben bunu inkâr etmez, bizzat yine burudan paylaşırdım. Ama bu tür dedikoduyu çıkaran, ellerinde herhangi bir delille gelip bana ispatlarlarsa o delili ben buradan paylaşacağım. O kişilerden de özür dileyeceğim. Haftaya salı günü kızımın otopsi raporu ile birlikte Sevda ile S.T'nin ifadelerini adliyeden alacağım, ispat isteyenlere de ispatlayacağım. Sağdan soldan boş beleş safsatalara inanmayın. Bekleyin açıklama yapacağım demiştim. Kuş beyinliliğin lüzumu yok. Her duyduğunuza da inanmayın, yeter artık. Bundan sonra ağır konuşacağım, o kişiler hakkında da savcılığa şikâyette bulunacağım. Kimse kusura bakmasın. Bunaldım."
‘BELKİ SU DEĞİNCE İKRANUR, UYANIR DEDİK’
Öte yandan İkranur cinayetine ilişkin 'Suç Delillerini Yok Etme, Değiştirme veya Gizleme' suçlarından tutuklanan hala Ayşe Tirsi’nin olay anlarını anlattığı ifadesinde kan donduran itirafları da ortaya çıktı. İkranur’u koydukları çuval üzerine kardeşi ile dereye kadar taşıdıklarını anlatan Ayşe Tirsi, “İkranur sırt üstü yatıyordu. Eğilip baktığımda İkranur’un nefes almadığını fark ettim. Ağabeyimden korktuğumdan dolayı hastaneye götürmeye cesaret edemedim. İkranur’u, kardeşimin getirdiği çuvalın üzerine koyduk. Taşıyarak, dereye indik. Belki su değince İkranur uyanır dedik, biraz bekledik. İkranur hareket etmiyordu. Der içinde suyun az olan bölgeye İkranur’u bırakıp oradan ayrıldık. İkranur’u taşıdığımız çuvalı da yaktım” dediği öğrenildi.