Güncelleme Tarihi:
İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu, Çevre ve Orman Bakanı Veysel Eroğlu, başkanlığında toplandı.
Bakan Eroğlu, toplantı öncesinde yaptığı açıklamada, toplantıda Bakanlığa bağlı kurumların iklim değişikliği çalışmalarını ortaya koyacağını belirtti.
İsveç'te 23–25 Temmuz günleri arasında gerçekleştirilen “AB Çevre Bakanları Gayri-Resmi Toplantısı” hakkında da bilgi veren Eroğlu, toplantıda Türkiye'nin iklim değişikliği konusundaki çalışmalarını anlattığını söyledi.
Türkiye'nin İsveç döneminde AB müzakerelerinde çevre faslının açılması konusundaki gayreti ve kararlılığını dile getirdiğini belirten Eroğlu, toplantının faydalı geçtiğini kaydetti.
Eroğlu, toplantıda, ayrıca Aralık ayında gerçekleştirilecek Kophenag 15. Taraflar Konferansı'nda ne gibi görüşler ortaya atılacağının ele alındığını ifade etti.
KYOTO, 26 AĞUSTOS'TA RESMİLEŞİYOR
Türkiye'nin Mayıs ayında Kyoto Protokolü'ne taraf olma kararı aldığını ve katılım belgesinin Birleşmiş Milletler Genel Sekreterliğine gönderildiğini anlatan Eroğlu, doksan günlük askı süresinin 26 Ağustos'ta dolacağını ve Türkiye'nin protokole resmen taraf olacağını söyledi.
Eroğlu, toplantıda, Türkiye'nin Kyoto Protokolü kapsamında henüz sorumluluk üstlenmemiş olmasına karşın enerji verimliliği, hava kirliliği, emisyon kontrolü konularındaki çalışmalarını anlattığını, katılımcı ülkelerin temsilcilerinin özellikle ağaçlandırma seferberliği projesinden etkilendiğini ifade etti.
Bakan Eroğlu, sera gazlarının azaltılması konusunda sorumluluğun ülkelere adil ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde dağıtılması ve ülkelerin kendi imkanları ölçüsünde üzerlerine düşeni yerine getirmesi gerektiği görüşünü savunduklarını belirterek, Türkiye'nin de sanayileşmesi devam eden bir ülke olarak kendi imkanları ve özel şartları çerçevesinde katkı yapmayı hedeflediğini vurguladı.
2012 sonrasına dönük yeni iklim rejimi müzakerelerinde ülkelerin alacağı yükümlülüklerin, sera gazı azaltım veya sınırlamasını ne kadar ve nasıl yapacaklarının tartışıldığına işaret eden Eroğlu, pek çok ülkenin 2020 yılına kadarki azaltım hedeflerini açıkladığını söyledi.
Türkiye'nin de bu konudaki çalışmalarını uluslararası platformlarda ortaya koyması gerektiğinin altını çizen Eroğlu, “Aksi takdirde, bizim adımıza başka ülkelerce yapılan bir takım çalışmalar ve sera gazı emisyon sınırlama senaryoları ile karşı karşıya kalınabilecektir” dedi.
Eroğlu, AB sürecinde çevre faslı müzakerelerinin açılması çalışmaları kapsamında Brüksel'de gerçekleştirilen toplantı sonrasında komisyon tarafından Türkiye'nin sera gazı azaltım hedeflerini açıklamasının gerekli olduğunun ifade edildiğini anlatarak, şunları söyledi:
“Sözleşme kapsamında hazırlanan ve 2006 yılında sekretaryaya iletilen birinci ulusal bildirim raporunda Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının modelleme çalışmaları neticelerine göre 2020 yılı sera gazı emisyonlarını 682,7 milyon ton olarak hesaplamıştır. 2020 yılı sera gazı emisyon miktarından yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı, nükleer santrallerin kurulması ve demiryolu taşımacılığına geçilmesi gibi faaliyetlerle yüzde 11 oranında artıştan azaltım yapılabileceğini deklare etmiştir.”
ULUDAĞ MİLLİ PARKI
Bakan Eroğlu, bir gazetecinin, “Uludağ'ın birinci yerleşim bölgesinde bir karar alındı, dönüşüm planı. Ağaoğlu, buna tepki olarak otelini kapatma kararı aldı, 'kamu binaları öncelikle yıkılmalı' görüşünü savundu. Bunu nasıl yorumlarsınız? sorusu üzerine, şunları söyledi:
“Ağaoğlu'nun oteli kapatıp kapatmama kararı kendi takdiridir. Biz ona karışmayız ama biz şuna karışırız, geçmişte orada basit bir tuvalet ruhsatı alıp da otel yapanlar var. Otelini yüzde 40-50 genişletenler var, kaçak yapılar var. Uludağ'da derme çatma yapıya müsaade etmeyeceğiz. Geçmişteki hükümetler müsaade etmiş olabilir ama biz etmeyeceğiz. Her şey mevzuata uygun olacak. Kusura bakmasınlar kaçak yapı varsa bunları yıkacağız. Önce kamu kurumlarının yıkılmasını istiyorlar. Yıkımlara ilk Çevre ve Orman Bakanlığının yapılarından başlayacağız.”
Eroğlu, Uludağ'da derme çatma yapılar nedeniyle artık turist gelmediğini de savunarak, Uludağ'ı dünyanın en büyük cazibe merkezlerinden biri haline getirmek için çalıştıklarını söyledi.
Bölgede sadece mevzuata aykırı yapıları yıkacaklarını, bu konuda kararlı olduklarını vurgulayan Eroğlu, “Ben İstanbul'da binlerce villayı yıkmış adamım ona göre hareket etsinler” dedi.
KARADENİZ'DEKİ YAĞIŞLAR
Bakan Eroğlu, Karadeniz Bölgesi'ndeki yağışları sorması üzerine de taşkınların dere yataklarının yanlış yapılarla işgal edilmesi nedeniyle yaşandığını vurguladı
İklim değişikliğinin yağışlardaki rejimi de değiştirdiğini anlatan Eroğlu, özellikle Şavşat ve Giresun'da yoğun yağışlar nedeniyle taşkın ve sel olayları yaşandığını kaydetti. Giresun'un afet bölgesi ilan edildiğini belirten Eroğlu, yaraların sarılacağını ifade etti.
Başbakanlığın yayınladığı Taşkın Genelgesi'ne göre, dere yataklarına yapılacak yapılar için DSİ'den görüş alınması gerektiğini belirten Eroğlu, “Sele karşı sadece merkezi hükümetin değil, belediyelerin, yerel birimlerin ve vatandaşların dikkatli olmaları gerekir. Dere yataklarının işgal edilmemesi şarttır. Bakanlık olarak gerekli yatırımları ve çalışmaları yapıyoruz. Tabi ki vatandaşlarımıza destek olacağız, ancak, vatandaşlarımız da lütfen dere yataklarını işgal etmesinler” dedi.
Bakan Eroğlu, bölgeye Bayındırlık ve İskan Bakanlığınca Afet Acil Yardım Tertip Hesabından yardım gönderildiğini, ayrıca Başbakanlığın bu konuyla ilgili bir fonu bulunduğunu sözlerine ekledi.