Güncelleme Tarihi:
Küresel iklim değişikliği sonucunda Türkiye'nin kuru ve sıcak bir iklimin etkisine gireceği belirtiliyor. İTÜ Meteoroloji Mühendisliği Bölümü'nden Doç. Dr. Mikdat Kadıoğlu'nun, "Ozon ve İklim Değişikliği" konulu araştırmasına göre, sanayileşme ile beraber doğanın tahrip edilmesi sonucu dünya atmosferinin bileşimindeki gazlarda büyük değişiklikler ortaya çıktı. Bu değişikler ise dünya üzerindeki tüm canlı yaşamı için tehlike oluşturuyor.
İnsanoğlu, stratosferik ozon gazındaki seyrelme ve küresel ısınma gibi iki büyük sorunla karşı karşıya bulunuyor. Son zamanlarda dünyanın yüzeye yakın seviyedeki hava sıcaklığı sürekli artıyor.
Sadece son 100 yılda sıcaklıklar 0.6 C arttı ve artmaya devam ediyor. Bu sıcaklık artışının ne kadar büyük olduÄŸunu, 15 ile 50 bin yılları öncesi buzul çağından sonra sadece 5 C'lik bir artış olması açıklıyor.Â
İklim değişikliğine karşı hangi strateji takip edilirse edilsin yakın gelecekte görülecek olan iklim değişiminin kötü etkileri artık önlenemeyecek. Her türlü durumda, gelecek 40 yıl içindeki her 10 yılda bir 0.1 C'den daha fazla olan bir miktarda küresel ısınmanın devam edeceği tahmin ediliyor. Küresel ısınma ile birlikte deniz seviyelerindeki yükselme de yüzyılın sonuna kadar 65-100 cm'ye ulaşabilecek.
Türkiye geneline seçilen bir kaç ilin sıcaklık ve yağış verilerinden elde edilen sonuçlara göre, Türkiye'de gece sıcaklıklarında önemli artışlar gözleniyor. Türkiye'deki ozon miktarlarındaki değişimin de, orta enlemlerdeki diğer ülkelere benzer olacağı tahmin ediliyor. Böyle bir kabul ile Türkiye üzerindeki troposferik ozonun arttığını ve bunun yanında da stratosferik ozonun azaldığı söylenebiliyor.
Bu nedenle dünyanın diğer bölgelerine benzer şekilde, bu ozon miktarlarında ve klim değişiminin Türkiye'de çevre, toplum ve ekonomiye etkisi olumsuz olacak. Küresel ısınma ile birlikte alt Tropiklerdeki yüksek basınç kuşağının kuzeye doğru Türkiye üzerine kayması bekleniyor. Böylece Türkiye'nin büyük bir kısmı oldukça kuru ve sıcak bir iklimin etkisine girecek. Bütün bunların sonucunda meydana gelebilecek değişimler şöyle sıralanıyor:
 UV-B radyasyonu insanlarda cilt kanserleri ve katarakt gibi göz hastalıklarının artmasına neden olabilecek.Â
 Canlıların nefes alıp verdiği seviyede bulunan troposferik ozon miktarındaki büyük artışlar atmosferin ısınmasına katkıda bulunmakla birlikte insanlarda daha fazla kalp, astım ve akciğer hastalıkları görülebilecek.
 Orman ve tarım ürünlerinde rekolte düşüşleri yaşanabilecek.
 Deniz suyu seviyesindeki yükselme, tatlı su sıkıntısı ile beraber Türkiye'nin turizm ve tarım sektöründe büyük kayıplara neden olabilecek. Kıyı şeridindeki ve deltalardaki tarım alanları kullanılamaz hale gelecek.
 Isınma ile birlikte kışları kar yağışlarının yerini yağmurlar alacak. Daha az kar yağışı ve/veya çabuk erimeden dolayı Uludağ gibi kış sporları merkezlerinden daha kısa sürede yararlanılabilecek ya da hiç kullanılamayacaklar.
 Türkiye genelinde yağışlar azalınca GAP başta olmak üzere tüm nehirlerin taşıdığı su miktarları düşecek. Nehirlerle daha az beslenen baraj göllerinin su seviyesi önemli ölçüde azalarak hidroelektrik enerji üretimi aksayacak. Van gibi göllerde su taşımacılığı zorlaşacak.
 Yüksek basınç kuşağının kuzeye kayması ile ülkemize hakim olabilecek tropikal iklime benzer bir iklim, düzensiz, ani ve şiddetli yağışlar, seller, heyelan ve erozyonu artırır. Daha kuru hava, daha sık, uzun süreli kuraklıklara neden olur.
 Kuş cenneti ve benzeri milli parklar tahrip olur, kuşların göç yolları ve konaklama yerleri değişir.
 Isınma ile beraber denizlerimizdeki su akıntıları ve sıcaklık rejimleri değişir. Bunlar da balıkların göç paternleri bozup farklılaştırabilir.
 Kuru kesimlerde yüksek sıcaklıklar ile birlikte orman yangınları ve tarımsal hastalık ve böcek zararlılarında büyük artışlar görülür.
 Tarım için bir çok yerde sulama gereği ortaya çıkacak. Geleneksel tarım ürünleri yerine daha sıcak ve kuru iklim şartlarına uygun tarım ürünlerine geçiş bir zorunluluk halini alacak.