Ali BULAÇ
Oluşturulma Tarihi: Eylül 03, 2009 22:06
TARİH, Adem ve Havva’nın yeryüzüne ayak basmasıyla başlar.
İnsanın tekrar ait olduğu yurda, onu hak etmiş olarak “saklı cennet”e dönebilmesi için ağır bir sınavdan geçmesi lazım. Bu amaçla kendisi için sayısız nimetlerle donatılmış ve kozmosta biricik olan yeryüzü gezegeninde bir süreliğine yaşayacaktır. Yol arkadaşı, düşmanı şeytandır.Âdem, tarihi gündönümüne benzetecek olursak, “şafak vakti”nin peygamberidir. Nuh’a kadar insanlık çelişkisiz, özgür ve adalet içinde yaşadı. Nuh, “kuşluk vakti”nde göreve başladı. Bu vakitte insan uyumu bozmaya, dünyayı günahla kirletmeye başladı. Büyük tufan, dünyanın günah kirinden temizlenmesi için verilmiş küresel bir cezaydı. “Öğle vakti”nin peygamberi Hz. İbrahim’dir. Güneş tam tepededir. İbrahim tevhid inancını, mantığı, fedakârlığı ve adanmışlığı yeniden formüle etti. Onun iki çocuğundan İsmail, “ekin bitmeyen Mekke”de yerleşti. Diğer oğlu İshak; çocukları Yakup (İsrail), Yusuf, Musa, Davud, Süleyman, Yahya ve İsa üzerinden tarihsel yürüyüşüne devam etti. İsmail’in soyundan gelen Hz. Muhammed (s.a), “ikindi vakti”nin peygamberi olarak son vahyi aldı. Şöyle buyurmuştu: “Ben ikindi vaktinin peygamberiyim. Benimle kıyamet arasında iki parmak arası mesafe var.”“İkindi vakti (el asr)”, insanın hem ihtiras, kibir, sömürü, zulüm ve günahlarının artışı, hem sürenin kısalması dolayısıyla “ziyanda olduğu” zamanın sonudur. Gidiş akşama doğrudur (gurub). Çok geçmeden güneş batacak ve insan “Ait olduğu Allah’a dönecektir.”Peygamberler zincirinin son halkası olarak Hz. Muhammed (s.a.), miladi 571’de dünyaya geldi. Yani “Fil yılı”nda. Beşeri potansiyeli ve ticaret yollarını San’a’da kurduğu kiliseye yöneltmek isteyen Ebrehe’nin Mekke’ye fil ordularıyla sefer düzenlediği sene. Şehrin reisi Abdulmuttalip, sadece 200 devesini kurtarmaya çalışmıştı. Ebrehe, “Bu nasıl iş, Ka’be’yi yıkmaya geldim, sen develerinin derdindesin” deyince o, “Ben develerimin sahibiyim. Ev’in sahibi Allah’tır, O evine sahip çıkar” cevabını verdi. Dediği oldu, Kızıldeniz’den gelen kuş sürüsü Ebrehe’nin ordusunu darmadağın etti.Hz. Muhammed’in babası Abdullah, çocuğunun doğumundan 7 ay önce, 25 yaşında öldü. 6 yaşına geldiğinde de annesi Amine 30 yaşında vefat etti. YETİM VE ÖKSÜZBu hem baba, hem anneden öksüz kalan çocuğu dedesi Abdulmuttalip çöle (badiye), süt annesi Halime’ye verdi. İki sene sonra (578) dedesi de öldü, Onu yetiştirme görevini amcası Ebu Talip üstlendi. 12 yaşında amcasıyla bir kere Şam’a gitti. 15 yaşında haram aylarda yapılan korkunç Ficar savaşlarına katıldı, amcalarına yerden ok topladı. Bir süre sonra da, Mekke’de olup biten yüz kızartıcı hak ihlallerine, örgütlü ve yaygın zulümlere ortak tavır almak üzere Erdemliler İttifakı’na (Hilfu’l-fudul) üye oldu. 25 yaşına geldiğinde kendisinden 15 yaş büyük soylu Hatice ile evlendi. 40 yaşına geldiğinde, son yıllarda sıklıkla inzivaya çekildiği Hira Mağarası’nda Cebrail’in getirdiği vahyi aldı.NEDEN ÇÖL?Bir insanı etkileyebilecek ana faktörler ?sosyolojinin toplumsallaşma süreçleri- aile, yakın çevre, sokak/şehir hayatı, meslek, siyasi tercih ve yerleşik kültür ve medeniyettir. Hz. Muhammed (s.a), babasını hiç görmedi, dolayısıyla ondan etki almadı. Annesini küçük yaşta kaybetti, sevgisini hissetti, ama eğitiminden geçmedi. Yakın çevresiyle arasında her zaman ahlaki mesafe vardı. Mekke’nin yerleşik geleneklerinden, sorumsuz, yozlaştırıcı ilişkilerden hep uzak yaşadı.Mekke çölün şehridir. Kolektif hafızada sadece Kâbe ve Hz. İbrahim var. İsmail’den beri, yaklaşık 2500 senedir Araplar ilahi çağrıdan uzak yaşıyorlardı. Çevre medeniyetlerin; mesela Doğu Roma / Bizans, iran / Sasani, Yemen veya Habeşistan’ın Mekke üzerinde hemen hemen hiç etkileri yoktu. Araplar felsefeyle uğraşmaz, çöl ile yakın ve berrak gökyüzü arasında saf/arı bir hayat yaşar, olağanüstü derecede etkileyici şiirler okurlardı.LEKESİZ BİR ÜMMİHz. Muhammed (s.a.) okuma yazma bilmeyen bir ümmiydi. Yani annesinden (ümm) doğmuş gibi temiz ve lekesiz. Ruhu, çölün ihtişamı kadar saf, zihni berrak gökyüzü kadar engin ve duruydu. Hep birden fazla tanrının, el yapımı putların ve zulüm üzerine kurulu sosyal ve iktisadi düzenin yanlış olduğunu düşünüyor, ama nasıl anlamlandıracağını bilemiyordu. Ta ki vahy meleği Cebrail’le karşılaşıncaya kadar.YARIN: Son mesajın ilk sözü