Güncelleme Tarihi:
2 Ağustos 2007 günü Rusya Devleti, uluslararası haber ajanslarına, denizaltına dikilmiş bir metre boyunda paslanmaz titanyumdan yapılma bir Rus bayrağı fotoğrafını iletti. ‘Kuzey Buz Denizi’ diye de bildiğimiz Arktik Okyanusu’nun dibine dikilen o bayrak, birkaç anlama sahipti: Her şeyden önce, Arktik’in denizaltı tabanına ilk kez ulaşılmıştı. Mir-1 ve Mir-2 denizaltıları, Buz Denizi’nin 4 bin 200 metre derinliğine inerek, Rus bayrağını dikmişti. İkincisi ve daha önemlisiyse, Rusya’nın dünyaya şu mesajdı: “Arktik Okyanusu’nun yeraltı kaynaklarının büyük bölümü bizim.”
Aslında 2000’li yıllara kadar, küçük diplomatik tartışmalar hariç, Arktik coğrafyası, kimsenin ilgisini çekmemişti. Ne zaman ki, küresel iklim değişikliğinin etkisiyle, dünyanın geri kalanına göre iki kat daha hızlı ısınan Kuzey Kutbu’ndaki buz kalınlığı hızla azalmaya başladı, işler değişti. Bölgedeki petrol ve doğalgaz gibi yeraltı kaynaklarının peşindeki beş ülke; ABD, Danimarka, Kanada, Norveç ve Rusya, Kuzey Kutup Dairesi’nde unuttuğu topraklarının hesabını yapmaya başladı.
En kuzeydeki eyaleti Alaska üzerinden Arktik’e kıyısı bulunan ABD, Amerikan Jeolojik Araştırmalar Dairesi (USGS) aracılığıyla 2000 yılında, bölgedeki rezervin ilk tahmini envanterini çıkardı. 2008’de güncellenen rapora göre Kuzey Kutbu’nda takriben 90 milyar varil petrol ve 47.3 trilyon metreküp doğalgaz var. Bu rapor doğruysa, dünyadaki keşfedilmemiş petrol rezervinin yüzde 13’ü, doğalgaz rezervinin de yüzde 30’u burada demek.
RUSYA’NIN AGRESİFLİĞİ
Arktik Beşlisi’nin içinde askeri, siyasi ve diplomatik açıdan en agresif politikaları Rusya yürütüyor. Bunun için 50 milyar dolar ayıran Rusya, Kuzey Kutbu’nu 21. yüzyılda ülkenin ‘stratejik açıdan en önemli kaynak üssü’ haline getirme niyetinde. Rusya’nın karşısında, ABD-Kanada ikilisi var. ABD, bölgede şu sıralarda, tahminen 850-900 milyon dolar değere sahip Healy buzkıranını dolaştırıyor.
Arktik coğrafyasının ne şekilde paylaşılacağına dair karar, BM Deniz Hukuku Sözleşmesi’ne göre alınacak. 1994 tarihli sözleşmeye göre her ülke, kendi doğal sınırının ötesindeki 12 millik karasularının sahibi. Ancak aynı zamanda yine her ülke, doğal sınırlarının bittiği yerden itibaren 200 mile kadar ticari faaliyette bulunma veya yeraltı zenginliklerini tarama hakkına da sahip.
İşte gürültü de buradan kopuyor. Örneğin Rusya, Lomonosov Sıradağları’nın kendisine ait olduğunu kanıtlayabilirse, sondaj çalışmaları 200 mil sınırını aşabilecek. Ancak BM şimdilik bu iddiayı geçersiz saydı. Ayrıca Kanada ve Danimarka da, sırasıyla 2013 ve 2014’te, Arktik’te daha fazla hak talebiyle BM’ye gidecek. Norveç de benzer hazırlıklar içerisinde.
HANGİ ÜLKE NE İSTİYOR
RUSYA: Sibirya ile Grönland arasındaki Lomonosov Sualtı Sıradağları’nın, deniz yatağından kara bağlantısıyla kendisine ait olduğunu iddia ediyor. Ancak, BM bu konudaki ilk başvuruyu reddetti. Barents Denizi’nde yaklaşık 40 yıldır süren ihtilafı bitirip Norveç’le anlaşma imzaladı. 2008’de Kuzey Kutbu’na, Sovyetler’in dağılmasından bu yana ilk kez savaş gemisi gönderdi.
ABD: Healy adlı en büyük ve en yeni buzkıranı, hidrografik tarama yapmak ve ‘genişletilmiş kıta sahanlığı’ haritası çıkartmak amacıyla geçen mayısta Kuzey Kutbu’na gönderildi. Rusya ve Kanada’dan farklı olarak, Arktik’te toprakları olduğunu iddia etmiyor; ancak bu bölgenin uluslararası ulaşıma açık olması gerektiğini savunuyor.
KANADA: Kuzey Kutbu’nu kendi ‘iç deniz’i kabul ettirmeye çalışıyor. Hans Adası’nın sahipliği konusunda Danimarka’yla anlaşmazlık yaşıyor. ABD’yle, Beaufort Denizi’nin ne kadarının kime ait olduğu konusunda ihtilaf içinde. 2007’de, Nanisivik açıklarında bir deniz üssü kuracağını ve yedi yeni buzkıran inşa edeceğini duyurdu.
DANİMARKA: Lomonosov Sıradağları’nın kendisine ait olduğunu kanıtlayacağını öne sürdüğü dosyayı 2014 yılında BM’ye sunacak. Kendisine bağlı özerk bölge olan Grönland üzerinden Kuzey Kutbu’nda hak iddia ediyor.
NORVEÇ: Svalbard Takımadaları ve çevresindeki her türlü ticari etkinlik haklarının, münhasıran kendisine ait olduğunu savunuyor.
Dikili ağaçlarım var
Murat Şeker (Yönetmen)
O DA BİR YEŞİL
Çevreye duyarlı olmak moda gibi görünse de bunu içselleştirmiş insanlar var. Bence önce “Bir dikili ağacınız var mı?” diye sormak gerekiyor. Bana soracak olursanız: “Bozcaada ve İstanbul’da ağaçlarım var”. Yani lafta duyarlılık yetmiyor. Filmlerimde de bu konuya değinmeye çalışıyorum. ‘Aşk Geliyorum Demez’ romantik komedi olarak görünse de aslında Bergüzar Korel’in oynadığı karakter çevreciydi ve çevre sorunlarını işliyordu. Özel hayatımda da, evde bütün lambalarım tasarruflu olanlardan. Ayrıca benzin çevreye zarar verdiği için araba kullanmıyorum. Toplu taşımaları tercih ediyorum. Suyun boşa harcanmaması önemli.
Guinness rekor denemesi
Bİ’ŞEY YAPMALI
‘Küresel Shell FuelSave Yakıt Tasarrufu Günü’ etkinliğinin Türkiye ayağı, 15 Ekim Cumartesi günü Ortaköy Meydanı’nda gerçekleşecek. 10.30’da başlayacak olan etkinlik yakıt ve para tasarrufu hakkında katılımcıları bilinçlendirmeyi amaçlıyor. 10 ülkede aynı anda ‘Dünyanın en kalabalık yakıt tasarrufu eğitimi’ Guinness dünya rekoru denemesinin yapılacağı etkinlikte katılımcıları sürpriz hediyeler de bekliyor. Detaylı bilgi ve katılmak için internet üzerinden
www.shell.com.tr adresini ziyaret edebilirsiniz.