Güncelleme Tarihi:
ERDOĞAN'IN KONUŞMASININ TAM METNİ
“Demokratik açılım kahvaltıları” kapsamında sinema ve sahne sanatçıları ile buluşan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, toplantının bir yönlendirme amacı taşımadığını belirterek, "Bizler, sizin ortaya koyduğunuz sorunları görerek, sizin eserlerinizden yola çıkarak, sizden güç ve ilham alarak, bu yola çıktık. Dolayısıya sizin sözleriniz tavsiyeleriniz eleştirileriniz bizim için hayati derecede önem arzediyor" dedi. Erdoğan, “Eğer bu ülkenin otoriteleri Yılmaz Güney’in filmlerine kulak vermiş olsalardı inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi” dedi.
Bir ay önce ses sanatçıları ile görüşen Başbakan Erdoğan bugün de sinema ve sahne sanatçıları ile buluştu. Aralarında sinema ve tiyatro oyuncuları, yapımcılar, stand-up'çıların bulunduğu sanat dünyasının ünlü isimleriBeşiktaş’taki Başbakanlık ofisinde kahvaltıda Başbakan Erdoğan ile bir araya geldi.
AÇILIMA DESTEK İSTEDİ
Saat 10.15''de ofise giren Başbakan Erdoğan, sanatçılarla tek tek tokalaştı ve bir süre ayak üstü sohbet etti. Konuşmasında birçok yönetmenin filmlerinden de isimleri ile bahseden Başbakan Erdoğan, Türkiye’de sinema ve tiyatronun her zaman milletin önünde olduğunu, politikanın ve politik dilin ise kat kat üzerinde bir cesaret yüklendiğini söyledi. Açılım konusunda sanatçılardan destek isteyen Başbakan Erdoğan, "Şunu tüm samimiyetimle ifade ediyorum eğer bu ülkenin otoriteleri Yılmaz Güney’in filmlerine kulak vermiş olsalardı inanın Türkiye bugün çok farklı bir yerde olabilirdi. Yoksulluğun, yasakların, baskıların törelerin hüküm sürdüğü bir ortamda Yılmaz Gü
KİM KATILDI KİM KATILMADI ? |
Başbakan'ın davetli listesinde olmasına rağmen 24 isim toplantıda yeralmadı. |
ZEKİ MÜREN'İ BİLMEM, BİZ OLUP BİTENİ GÖRÜYORUZ
Hükümet olarak yapmaya çalıştıklarının sanatçıların yıllardır dile getirdiği, sahneye koyduğu, beyaz perdeye aktardığı tüm meseleleri art niyetsiz şekilde gündeme taşımak olduğunu vurgulayan Başbakan Erdoğan, "Bizim bir gönül yaramız var. İşte o gönül yarasını tamir etmek için yola çıktık. Sinema nasıl toplumun vicdanıysa, biz de çocukluğumuzdan itibaren seyrettiğimiz o filmleri, dizileri vicdanımız olarak, vicdanımızın sesi olarak gördük. Hani sevgili Cem Yılmaz ’Vizontele’de ’Zeki Müren de bizi görecek mi?’ diye soruyor ya Zeki Müren’i bilemem, ama biz hükümet olarak olup biteni görüyoruz" dedi.
Tarih boyunca bir kitap okuyup hayatı değişen çok sayıda insan olduğunu sözlerine ekleyen Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"Son iki yüzyıl boyunca kitabın yanında filmlerin, dizlerin, tiyatro oyunlarının hayatı değiştirecek güce sahip olduğuna şahit olduk, oluyoruz. Bugün de medyanın çok çeşitlendiği, kanalların arttığı dönemde dahi dizilerin, fimlerin, şov programlarının insanları televizyon başına kilitlemesi bu alandaki başarının veya bu alanın öneminin somut bir göstergesi hatta artık sadece sınırlarımız içinde kalmıyor başarılı filmlerimiz, dizilerimiz, tiyatro oyunlarımız, gösterilerilermizle uluslararAsı ödüller kazanıyoruz. Sanatçı başkalarının diyemediklerini söyleyemediklerini, ifade edemediklerini gönül süzgecinden geçirip bütün netliği ile berraklığı ile ortaya koyabilen kişidir. Sanatçı aynı zamanda başkalarının duyamadıklarını duyan, göremediklerini gören, hissedemediklerini hisseden kişidir. Çağımız görsellik çağı. Bilinen tabirle sinema da çağının tanığıdır. Sosyal olaylar tarihsel değişimler en çabuk karşılığını artık sinemda gösteri sanatlarında buluyor."
6-7 EYLÜL, TARİHİN OMUZUMUZA YÜKLEDİĞİ AĞIR BİR YÜK
Türkiye Cumhuriyet’inde yaşan azınlıkların da sorunları olduğunu dile getiren Başbakan
Erdoğan, bu sorunların hiçbir zaman gündeme alınmdığını, her gündeme geldiğinde hasır altı edildiğini söyledi.
’Salkım Hanımın Taneleri’ ve ’Güz Sancısı’ filmleri ile bu sorunlarını gündeme getiren Tomris Giritli’ye şükranlarını sunduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, "Tomris hanımın cesaretle dile getirdiği adeta ’kral çıplak’ dediği bu meseleye bugüne kadar hiçbir başkanın sahip çıkmadığı kadar ben arkadaşlarımla birlikte sahip çıkmaya gayret ediyorum. Devletin binlerce yıl birlikte yaşadığımız azınlıklara hoyratça davrandığını ifade ettim. 6-7 Eylül olaylarının yakın tarihimizin omuzlarımıza yüklendiği ağır bir yük olduğunu ilk kez ben dile getirdim. Bu ülkede yaşayan her bir vatandaş etnik kökeni inancı, dini, dili her ne olursa olsun birinci sınıf vatandaşımızdır. Onlara karşı herhangi bir ayrımcılığı, farklı uygulamayı kabul etmemiz buna tahammül etmemiz asla ve asla mümkün değildir. Bunları hukuk dili içerisinde konuşuyorum" dedi.
Çanakkale savaşında her etnik kökenden, dinden, mezhepten insanın birlikte savaştığını, şehit ve gazi olduğunu anlatan Başbakan Erdoğan, "Bu miletin her ferdi aynı hissiyatla vatanını bayrağını muhafaza etmek için omuz omuza mücedele verdi. Millet olarak aynı kaderi aynı kederi paylaştığımız tüm unsurlar, bu ülkenin onurlu vatandaşları olarak yaşamını sürdürmekte, vergi vermekte, askere gitmekte, Türkiye Cumhuriyeti’ni yüceltmek için gayret göstermektedir. Bizim amacımız bu birlik ve beraberlik ruhunu geliştirmek, bozulan ilişkileri onararak sosyal restorasyonu gerçekleştirmek, kardeşlik iklimini güçlendirmektir. Küresel ölçekte barışı adaleti istikrarı ve rehafı savunan Türkiye, kendi vatandaşlarına da eşit muammele yapmak noktasında azami bir hassasiyet içindedir diye konuştu.
HOŞGÖRÜMÜZE DÜNYANIN DİKKATİNİ ÇEKMEK İSTEDİK
Geçen hafta İngiltere’de yaptığı konuşmaya ilişkin de açıklamalarda bulunan Başbakan Erdoğan şunları söyledi:
"Geçen hafta Londra’da yaptığım açıklama asla vatandaşım olan Ermenilere yönelik, ülkemizde kaçak çalışan Ermenistan vatandaşlarının durumu ile farklı bir değerlendirmedir. Burada vatandaşım olan Ermenilerle ilgili bir suizan beslemem, onlara karşı olumsuz bir yaklaşım içerisinde bulunmam mümkün değildir. Ama bugün Amerika’dan tutun batı ülkelerine varıncaya kadar, hukuk noktasında kaçak olarak yaşayanlara karşı, bu ülkenin tavrı heryerde farklıdır, bakışı farklıdır. Bizim bu insanlara yönelik insani yaklaşımımıza, hoşgörülü yaklaşımımıza bütün dünyanın dikkatini çekmeye yönelik bir açıklamadır. Bütün dünyada hiç ilgisi olan ve ya olmayan ülkelerin kalkıp Türkiye aleyhinde bu tip bir kampanyayı sürdürmeleri karşısında bizim de siyasi otorite olarak takınmamız gereken tavır vardır. Söylediğim şu parlementolarında bu mesnetsiz kararları alanlar bizim olaya nasıl insani bir persfektiften baktığımızı görsünler. Bilmedikleri konularda ulu orta karar almasınlar. Bir kere daha komşularımızla aramıza girmesinler. Biz vatandaşlarımızdan veya göçmenlerden mültecilerden bahsetmiyoruz. Biz buna rağmen meseleyi iyi niyetle ele aldık. Muhtaç insanlara hoşgörü göstedik, gösteriyoruz, göstereceğiz. Bu büyük millete yakışan da budur. Her türlü iyi niyeti ve hoşgörüyü gösterirken birilerinin Türkiye’nin, Türk insanının onurunu zedelyecek yaklaşımlar içine girmesine sessiz kalamayız."
DİASPORA ERMENİSTAN HALKINA DESTEK VERMİYOR
Bugüne kadar diasporanın ve onları kullananların yanlışlarının faturasını hiçbir zaman Ermenistan halkına ve Ermenilere kesmediklerini ifade eden Başbakan Erdoğan, "Bizim bu iyi niyetimizin, ilkeli tutumumuzun ve insani yaklaşımımızın doğru okunması, yanlış noktalara çekilmemesi gerekiyor. Bizim anlamadığımız şudur. Ermenistan başta olmak üzere ülkmizdeki bazı bir kısım köşe yazarları diasporaya karşı bu mücadeleyi vermezken bize karşı böyle bir tavır içine girmelerini anlamak mümkün değil. Ermeni diasporası Ermenistana yönelik hiçbir zaman olumlu bir tavrın içerisinde olmamıştır. Ermistana karşı bunlar parasal yönde çok güçlüler ama Ermenistana yönelik bir destekleri de söz konusu değil. Ermenistan sefalet içindedir. ve bugün Ermenistan halkı Rusya’ya bize çevre ülekelere kaçmaktadır. Göç etmektedir. Ermenistan da yaşam koşulları ciddia anlamada adeta tükenmiştir. Bitmiştir. Böyle bir durum sözkonusudur. Bunu ben bizaat sayın Putin’in kendisinden dinledim" diye konuştu.
SANATÇILAR TOPLANTIYI TATMİN EDİCİ BULDU
Erdoğan'ın “demokratik açılım” çalışmaları kapsamında İstanbul'da bir araya geldiği sanatçılar, toplantıyı “tatmin edici” ve “olumlu” buldu.
Sanatçılardan Lale Mansur, bu davete “Çocuklar İçin Adalet Çağırıcıları” adına katıldığını, Başbakan Erdoğan'dan bir randevu talebinin olduğunu söyledi.Toplantıya katılan diğer sanatçıların çok farklı konulara değindiğini belirten Mansur, tatmin edici bir toplantı olduğunu, sektörel konuların da ele alındığını anlattı.Mansur, “Demokratik açılım”ın bir demokratikleşme projesi olduğuna inandığını ve desteklediğini belirtti.
Ediz Hun da olumlu bir görüşme olduğunu, herkesin fikirlerini açıkladığını anlattı. Din, dil ve ırk gözetmeksizin insanların birbirini kucaklaması gerektiğine inandığını dile getiren Hun, kendisi için huzurlu bir toplantı olduğunu sözlerine ekledi.
İclal Aydın da “Elazığ'ın Karakoçan ilçesinde sol gelenekten gelen bir ailenin çocuğu olduğunu” belirterek, babası ve dedesinin kendisi doğduktan sonra Türkçe öğrendiğini söyledi. Bugün Türkçe konuşmasının babası ve dedesi için bir “Türkiye mucizesi olduğunu” vurgulayan Aydın, dedesi ile 8 yaşındaki kızı arasındaki süreçte yeterince düzenleme yapılmadığını belirterek, “Burada olmaktan mutluyum. İyi ve aydınlık bir Türkiye için elimi taşın altına koymaya geldim” dedi.
Kerem Alışık da Başbakan Erdoğan'ın verdiği söz söyleme fırsatını değerlendirip “demokratik açılım” konusundaki görüşlerini aktardığını ifade ederek, “Başbakan'ın profesörden sanatçılara kadar herkesin fikrini alması, toplantıların içinin dolu olması ve yapılacak işlerin üzerine samimiyetle gidilmesi gerçekleşirse bu süreç başarılı olacaktır” diye konuştu.