İkinci Çankaya sofrası

Güncelleme Tarihi:

İkinci Çankaya sofrası
Oluşturulma Tarihi: Şubat 05, 2008 00:00

Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, aralarında TCK’nın 301. maddesinden yargılanmış yazarların da bulunduğu edebiyat dünyasının önde gelen isimlerine verdiği yemekte, bu yasa maddesinin kalkacağına dair güvence verdi.

GÜNLERDİR gazetelerde ve televizyonlarda yapılacağı belirtilen Çankaya’daki yazarlar, edebiyatçılar toplantısı dün gerçekleşti.

Davetli listesi; Adalet Ağaoğlu, Elif Şafak, Doğan Hızlan, Hilmi Yavuz, Rasim Özdenören ve Selim İleri’den oluşuyordu.

Gönderilen davet faksında yemeğin saat 12.30 ile 14.30 arasında olacağı bildiriliyordu.

Elif Şafak, Doğan Hızlan, Selim İleri dün sabah 09.00 uçağıyla Ankara’ya gideceklerdi. Ancak Ankara’daki sis yüzünden 11.15’te İstanbul’dan kalkan uçakla ancak 13.15’te yemeğe yetişebildiler .

Konukları önce Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Prof.Dr. Mustafa İsen karşıladı, daha sonra da Cumhurbaşkanı Abdullah Gül konuklara tek tek ’hoş geldiniz’ diyerek ellerini sıktı.

Masadaki mönü kartında yemek listesi ve şarap çeşitleri yer alıyordu.

Adalet Ağaoğlu, Cumhurbaşkanı’nın bu tür davetler vermesinin önemini belirterek teşekkür etti.

Türkiye’nin ve Türkler’in dışarda yanlış tanındığını, cumhuriyet rejiminin bize kazanımlarının hálá bilinmediğinden yakındı.

Abdullah Gül, bu açıklamaya, AB konusundaki çalışmalarla cevap verdi.

AB yolunda ilerlediğimizi gerek Kopenhag Kriterleri gerek yasal düzenlemeler, ekonomik çalışmaların bu konuda yararlı olduğundan söz etti.

Dışişleri Bakanı iken yurt dışında resmî temaslarla yetinmediğini, derneklerde, sivil toplum kuruluşlarında konuşma yaparak, soruları yanıtladığını, Türkiye’ye merakın büyük olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı buraya gelen yabancı devlet adamlarının İstanbul’u görmesini şart koştuğunu, onların bizim alışveriş merkezlerini görmelerini, dolaşmalarını istediğini söyledi.

REFERANDUM DEMEDİM

Hiç kuşkusuz bu yemekte türban meselesi de gündeme geldi. Davetlilerden bir bölümü, bunun sadece üniversitede kalması gereğini savununca, burada kalacağına dair bir konuşma yapıldı .

Selim İleri, bu gerginliğin, keskinliğin herkesi huzursuz ettiğini söyledi, onun görüşüne herkes katıldı.

Gül, "Dışarıda konuşulan pek çok konu insanlarımız arasında konuşulmuyor. Bu konuşmalar dışarıda çok keskinleşiyor, ama insanların gündemini oluşturmuyor. Bu gerginlik olmamalı, bu kadar keskin olunmamalı" dedi.

Cumhurbaşkanı, bazı meselelerin dışarıya yansıyışının farklı olduğunu, karşıt düşüncelerde olanların birbiriyle anlaştıklarını hatta birbirini kırmamak için daha yumuşak davrandıklarını belirtti.

Bir örnek de verdi. "Yabancı bir komşumuza, çok daha fazla yakınlık duyarız."

Cumuhurbaşkanına göre, artık AB yolunda oluşan standartlar, normlar yeni bir hayat getirdi. Bunlar değişmez.

Gül, referandum konusuna açıklık getirdi.

"Ben türban konusunun referanduma götürülmesinden söz etmedim. Eğer yeni bir Anayasa yapılırsa, baştanbaşa değişirse o zaman referandum gerekebilir, dedim."

Abdullah Gül, bu toplantıları yapmanın gerekçesini şöyle açıkladı:

"Hepimiz, gündelik işler yapıyoruz ve bunlara gündelik bir açıdan bakıyoruz, sanatçıları, bilim adamlarını çağırmamın nedeni, bu kişilerin gündeliği aşan bakış açılarını, yaklaşımını öğrenmek.

Yazarlardan bazıları Gül’e kitaplarını armağan etti.

Gül de konuklara, kendi yazılarından oluşan ’Yeni Yüzyılda Türk Dış Politikasının Ufukları’ adlı Türkçe-İngilizce kitabı imzaladı ayrıca ’Dış Politikamızdaki Yeni Ufuklar’ adlı Türkçe-İngilizce kitabını armağan etti.

Adalet Ağaoğlu, yazar özgürlüğünü kısıtlayan yasa maddelerinin kaldırılmasını söz konusu etti. Kendisinin 159. maddeden Elif Şafak’ın da 301’den çektiklerine değindi.

Abdullah Gül, yakında bu maddenin kalkacağını, ama önemli olan zihniyet değişikliği olduğunu, yoksa yeni sorunların birbirini izleyeceğini söyledi.

Abdullah Gül, bu toplantının ardından başka sanatçıları çağıracağını söyledi.

Hilmi Yavuz, kavramlar üzerine anlaşmamızın gerektiğini söylerken yeni başlayan Divan Toplantıları’nın amacını anlattı. Sözgelimi, simge, kamusal alan gibi kavramları herkesin farklı algıladığını bunun tartışılarak bir sonuca bağlanması gerektiğini belirtti.

Selim İleri, gerginliğin ancak sanat-edebiyat aracılığıyla yumuşak bir şekilde çözüleceğini açıkladı .

Çankaya’nın salonunda önce ayakta, sonra da masa başında fotoğraflar çekildi.

İKRAM İŞİ EŞİMİN

Abdullah Gül, yemekleri beğendiğini söyleyen konuklara, yapılacak ikramla eşinin ilgilendiğini belirtti.

Yemeğe katılan herkes davetten memnundu. Cumhurbaşkanının sanata, sanatçıya, edebiyatçıya gösterdiği ilginin sürmesini istediler.

Yemeğin iki önemli konusu ’Frankfurt Kitap Fuarı’nın 2008’de Türkiye’nin onur konuğu olması’ meselesi, ’2010 İstanbul KÜltür Beşkenti’ işi idi.

Gül ve İsen, bu konuda yapılan çalışmalardan söz ettiler .

Doğan Hızlan’ın sorularından biri de Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın bir binasının olmayışı idi. Gül, bu konunun yeni önüne geldiğini, ilgilendiğini; İsen de yakında Kültür ve Turizm Bakanı’nın bu konuda Cumhurbaşkanı’na bilgi vereceğini söyledi .

Çankaya’dan çıkarken kapıda televizyoncular ve gazeteciler yer almıştı.

İstanbul’a dönüşte de konuklar böyle bir ilgiyle karşılaştılar .

Hızlan ve Ağaoğlu şarabı tercih etti

Cumhurbaşkanı ve Türkiye’nin önde gelen edebiyatçılarını buluşturan yemekte içki servisi de yapıldı. Portakal soslu zeytinyağlı kereviz, lagos şiş, puf böreği, roka salatası ve limonlu parfenin ikram edildiği yemekte, Adalet Ağaoğlu, Doluca Sarafin Chardonnay’ı, Doğan Hızlan, Doluca Karma Gamay Boğazkere’yi tercih etti. Yemeğin diğer konukları ise meyve suyu içtiler. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreteri Mustafa İsen, yemek sonrası gazetecilerle yaptığı sohbette, "Bütün romancıları davet etmemiz mümkün değil. Ancak yazar Orhan Pamuk da davet edilebilir" dedi.
Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!