Güncelleme Tarihi:
Bunun üzerine Kızılay, özetle şu açıklamayı yaptı: “Bağışçı, 17 Mart 2011’de Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi’nce organize edilen sivil ekibe ilk kan bağışında bulundu. Aynı gün, Kan ve Kan Ürünleri Yönetmeliği’nde belirtilen testler yapıldı, sonuç negatif çıktı ve kan bileşeni 15 Nisan’da hastanelerin hizmetine sunuldu.
6 ay sonra yine bağış yaptı
Aynı bağışçı, 6 ay sonra, 28 Eylül 2011’de ikinci defa kan bağışında bulundu. 29 Eylül’de bağışa ilişkin serolojik testlerin pozitif çıkması üzerine sırasıyla doğrulama laboratuvarında 3 Ekim 2011’de test pozitifliği doğrulandı, numune İl Sağlık Müdürlüğü Referans Laboratuvarı’na gönderildi ve pozitif sonuç 14 Ekim 2011’de kesinlik kazandı. Sonuç, 24 Ekim’de Kuzey Marmara Bölge Kan Merkezi’ne ulaştığında, bağışçıdaki istenmeyen olayın Sağlık Bakanlığı’na sunulması amacıyla Bölge Kan Merkezi’nce D-86 isimli raporlama formu doldurularak İl Sağlık Müdürlüğü’ne iletildi ve bağışçı bilgilendirildi.”
anlaşıldı’
‘Bilimin kusuru’ denilmişti
BÖBREK hastası Ahmet Emin Bilgin’e (52) 2011’de özel bir hastanede annesinin böbreği nakledildi. 4 ay sonra fenalaşan Bilgin’e HIV bulaştığı tespit edildi. 3 gün sonra ölen Bilgin’e virüsün ameliyatta verilen kandan bulaştığını tespit etti. Bilgin Ailesi, hastane, Kızılay ve bakanlığın kusurlu olduğu iddiasıyla 1 milyon 100 bin liralık tazminat davası açtı. Kanın alındığı Kızılay, şu savunmayı yaptı: “Bu tıpkı bir doğa olayı gibidir. Kurum kusurundan bahsedilemez, bilimin kusurundan söz edilebilir.”