Güncelleme Tarihi:
Larousse’un yayımladığı bir haftalık edebiyat dergisi vardı, Nouvelles Littéraires. 1960’ların ortalarında, bu dergi bir dizi yayımlamış, ‘20’nci Yüzyılın Büyük Adamları’ diye. Roosevelt, Kraliçe Elizabeth, Lenin, Mao, Churchill, Salazar, De Gaulle... vd. Ve tabii ki Atatürk.
O tarihte babam, Meydan Dergisi için bu diziden alıntılar yapmış. Ben ondan dinledim. Hazırlayan gazeteci kimdi, hatırlamıyor. Arthur Conte olabilir diyor.
Yazı dizisi şöyle bir yorumla bitiyormuş:
Siyasette ‘BÜYÜK ADAM’ kimdir?
Yaşadığı toplum, ülkesi veya insanlık için büyük bir hayal kuran, BÜYÜK BİR PROJE yapan ve yaşarken bu PROJEYİ HAYATA GEÇİREN insan siyasi liderlerdir. Roosevelt, Kraliçe Elizabeth, Lenin, Mao, Hitler, Churchill, Salazar, De Gaulle... bu tarife uyan devlet adamlarıdır.
Ama gerçek BÜYÜK ADAM sıfatını kazanmak için üçüncü ve çok zor bir şart daha vardır: ÖLÜMÜNDEN SONRA ESERİNİN AYAKTA KALMASI.
İşte, diyormuş babamın ismini hatırlayamadığı gazeteci-yazar, 20’inci yüzyılda devasa bir toplum projesi olan, yaşarken bunun gerçekleştiğini gören ve projesi bir müesse olarak ölümünden sonra da sapasağlam ayakta kalan bu saydıklarımdan sadece İKİ BÜYÜK DEVLET ADAMI vardır: Lenin ve Mustafa Kemal!
Babam bu makaleden sık sık bahseder ve bir önemli gerçeğin altını çizer: Lenin’in eseri SSCB 1969’da çöktü. Geriye 20.YY.IN EN BÜYÜK DEVLET ADAMI olarak kim kaldı?
Bildiniz!
*
Söz konusu Fransız gazetecinin bu tarihi teşhisinden ve babamın düzeltmesinden bahsederken, ben de bir ilave daha yapıyorum her seferinde. Bir DÖRDÜNCÜ ŞART ekliyorum bunlara. Diyorum ki, Büyük Adam ölüp giderken yarattığı eserini sağlam ellere emanet edecek, yani YERİNE BÜYÜK BİR ADAM BIRAKACAK.
Bu açıdan da Atatürk, Lenin’den çok daha başarılı bir devlet adamıdır.
Tamam, son yıllarında (belki de sağlığıyla ilgili komplikasyonların etkisiyle) İsmet İnönü ile arasının açık olduğu söylenir ama... Mustafa Kemal gibi bir büyük asker, bir büyük devlet adamı, ta 1920’lerden itibaren İsmet Paşa’yı tutmuş, daha kıdemli askerler olmasına rağmen Garp Cephesi Komutanı yapmış, sıkıntılı günlerde arkasında durmuş, Lozan’a onu göndermiş, Başbakanlık makamına onu oturtmuştur. Mustafa Kemal gibi bir ‘güçlü adamın’ (hadi adını koyalım, bir diktatörün) İsmet Paşa çapında, yeteneğinde birini değil ikinci adam olarak kollayıp koruması, yarın rakip olur, gölge eder diye anında kellesini uçurması gerekirdi... Dünya bunun örnekleriyle doludur. Tabii bunda, Atatürk’ün dehası ve sağduyusu kadar kadar... İsmet Paşa’nın da dehası ve marifeti etkili olmuştur.
Özetle:
Yukarıdaki 3 kritere bakarsanız ‘20.yy’ın En Büyük Devlet Adamları’ olarak Lenin ile Atatürk kalıyor finale. Ancak Lenin’in eseri 72 sene ayakta durabildi. SSCB 1989’da çöktü, TC ise ‘dahili ve harici bedhahlara rağmen’ seksen üç senedir ayakta. Demek ki 20.yy’ın en büyük devlet adamı tartışmasız ATATÜRK’tür. (Ben söylemiyorum bunu, Fransız gazetecinin koyduğu kriterler söylüyor.)
Benim 4.kriterim de Atatürk’ün büyüklüğüne büyüklük katıyor.
Lenin, ölürken eseri olan Sovyetler Birliği’ni istemeye istemeye de olsa kime bıraktı?
STALİN’e...
Atatürk kime bıraktı?
İSMET PAŞA’ya...
Neymiş? Yukarıdaki kriterlere göre 20’inci yy.ın en büyük devlet adamı kayıtsız ve şartsız ‘bizimki’ imiş...
*
Bunları size niye söylüyorum şimdi...
Tabii ki bir karşılaştırma yapmak söz konusu değil, yapmaya kalkarsak eskilere ayıp, yenilere haksızlık olur.
Ama bakın niye Mustafa Kemal ile İsmet Paşa’yı düşündüm bugün...
Çünkü bir kez daha ‘ikinci adam’ın ne kadar ‘önemli’ olduğunu gördük...
Küçücük bir krizde...
Adı lazım değil (!) kimilerinin ciddiyetsizliği ve ‘cemaat alışkanlıklarını’ devlet yönetimine taşımaları yüzünden (Başbakanlık Sözcüsü ‘Makam şoförü Başbakan’ın akrabası değil’ diye açıklama yapmak zorunda kaldı, biliyorsunuz!) Başbakan büyük bir badireyi neyse ki ucuz atlattı. Ankara’da büyük bir panik yaşandı. Derken Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Abdullah Gül duruma el koydu, sakin ve güvenilir kişiliğiyle ortalığı yatıştırdı. İşler düzene girdi.
Bugün birçok köşe yazarı ‘İki numaranın kim olduğu artık ortada’ diyordu, hatta ‘Erdoğan Çankaya’ya çıkarsa, kimin başbakan olacağı da anlaşıldı...” diye fal bakıyordu.
Başbakanı adam seçiminde behseriz bulanlar çıkabilir ki genelde çok da haksız sayılmazlar; Abdullah Gül’ü gözü tutmayanlar olabilir, ki ben beğeniyorum.
Başbakan’ın ‘ikinci adam’ olarak seçtiği ve güvendiği ve şu anda evinde istirahat ederken başbakanlığın vekâletini verdiği Abdullah Gül’ü beğenmeyenler varsa şayet, yerine, aynı Başbakan’ın bakan olarak tayin ettiği ve ısrarla arka çıktığı kimi bakanları önerebilirim.
Mesela:Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe
Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan
Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç
Efendim?