Oluşturulma Tarihi: Kasım 02, 2002 00:00
21. İstanbul TÜYAP Fuarı'nın konukları arasında benim gibi gerilim romanları yazan İrlandalı Glenn Meade vardı. Glenn'in kitaplarını daha önceden okumuş, oldukça ilginç bulmuştum. Hürriyet Cumartesi için Glenn Meade ile bir söyleşi yapmam istenince severek kabul ettim. Glenn'le tanışınca bu öneriyi kabul ettiğime ayrıca çok sevindim. Çünkü Glenn de açık konuşmak gerekirse birçok Avrupalı yazarda gördüğümüz o züppe hava yoktu. Bizden biri gibiydi. Özel sohbetlerimizden birinde aslında İrlandalıların, İngilizlerden çok, İspanyollara, İtalyanlara, Türklere benzediğini söyledi. Olağanüstü güzel bir sonbahar günü yaptığımız benim için son derece keyifli geçen bu söyleşiyi beğeneceğinizi umarım.Ahmet Ümit - Türkiye'de polisiye romanın gelişmesi oldukça yeni. Ancak son yıllarda özellikle yayıncıların çabasıyla polisiye-gerilim dizileri yapılmaya, çok sayıda polisiye roman yayınlanmaya başladı. Çevrilen yabancı yazarların sayısı oldukça fazla ve onların arasında senin özel bir yerin var.Glenn Meade - Dünyanın her yerinde okurun ilgisi yoğun olur. Ancak benim de merak ettiğim bir konu var: Suç romanı, tipik İngiliz, Amerikalı kitabıdır. Türkiye'de bildiğim kadarıyla özel dedektifler yok. Türk okuyucusu neden bu tip kitaplara meraklı?AÜ- Doğru, Türkiye'de dedektiflik kurumu yok. Devlete bağlı polis örgütü ve gizli servisler var. Türk okuru polisiye romana Amerika ve Avrupa'daki kadar meraklı değil aslında. Çünkü Türkiye'de insanların çoğu yarınından emin değil, bu başlı başına bir gerilim yaratıyor. Yani insanlar Batılıların romanlarda yaşadığı gerilimi günlük yaşamda bulabiliyor. Kuşkusuz polisiye-gerilim romana Türkiye'de de gereksinim var. Tehlikeye atılmadan gerilimi yaşamak, yaşadığı gerçekliğe başka açıdan bakmak istiyorlar. Bu nedenle Türkiye'de de polisiye romana ilgi giderek artıyor.DEDEKTİF İYİ POLİS KÖTÜGM- Polisiye romanlarda özel detektiflerin bulunması, polisin her zaman işini iyi yapmadığını düşündürür. Dedektifler iyi, polisler kötü olur genellikle. Türkiye'de okur buna nasıl bakıyor?AÜ- Türkiye bir suç cenneti. Sıradan cinayetlerden politik suikastlere, aşk skandallarından, bankaları dolandırmaya kadar uzanan bir suç çeşitliliği var. Bu suçlara ne yazık ki zaman zaman kimi polis ve güvenlik görevlileri de karışıyor. Susurluk skandalını duydunuz mu? İtalya'daki Gladio skandalının bir benzeri gibiydi. Bir
trafik kazası oluyor, bir polis, bir mafya üyesi, bir politikacı aynı arabada kazaya uğruyor.GM- Çok ilginç! AÜ- İşte bizde polisiye romanın konusu buradan çıkıyor. Ben Susurluk Sakandalı'nı anlatan 'Kukla' adında bir kitap yazdım. Neyse biraz da senden bahsedelim: Bildiğim kadarıyla gazetecisin...GM- Gazeteciydim. Üç yıl yaptım. Aslında mühendislik okudum, bilgisayar eğitimi gördüm. İki yıl mühendis olarak çalıştım, sonra gazetecilik yaptım. Daha sonra yazmaya başladım.AÜ - İlk yazdıkların gerilim romanları mıydı? GM - Hayır, önce altı tiyatro oyunu yazmıştım. İlk yazdığım kitap Brandenburg'du. Almanya'da Neo-nazilerin bir tehlike olduğunu düşünüyordum. Bu mesajı okuyucuya vermek için ilginç bir hikaye yaratmak zorundasınız. Okuyucu aynı anda hem bilgilendirmek, hem de eğlendirmek istedim. AÜ- Ben de senin gibi düşünüyorum. Üç kitabını okudum. 'Sakkara'nın Kumları'nda bir suikast anlatılıyor. Yine 'Brandenburg'da nazilerin günümüzde yeniden örgütlenmeleri anlatılıyor. 'Kar Kurdu'nda da Stalin'e yönelik bir suikast sanki olmuş gibi anlatılıyor. Neden tarihi politik olayları seçiyorsun?GM- Doğrusu bilmiyorum. Babam zengin değildi. Benim sevdiğim iki şey vardı: Sinema, tarih ve okumak. Tarih ve romanlar kaçmama yardım ediyorlardı, etrafta olanları, yoksulluğu, iyi okullara gidemediğimi filan unutturuyorlardı bana. Filmler çok pahalı geldiğinden, sanırım kitapların arkasına gizlendim uzun süre. Politikanın kendisiyle çok ilgilenmedim. Beni asıl ilgilendiren esrarlı şeylerdi. Adalet duygusu da çok önemli bir tema benim için. Tabii bir kitabın çok satması, popüler olması, çok insan tarafından okunması için hikayenin çok çabuk hareket etmesi lazım. Okuyucu bir
film izler gibi okumalı. Ama benim asıl sevdiÄŸim, onları eÄŸitmek, bilmedikleri bir ÅŸeyler söylemek. Tarihten esrarlı bir bölüm mesela...AÃœ - Ä°yi bir kurgucusun. Kitaplarını okuduÄŸumda film izler gibi oluyorum. Sinema için teklif aldın mı?GM - Sakkara'nın Kumları için Amerika'dan film yapalım teklifi aldım. Fakat senaryo çılgıncaydı... Hollywood sözkonusu olunca, parayı alıyorsun ve çok uzaklara gidiyor olay. Hiç deÄŸilse müzikal yapmamaları için dua eder hale geliyorsun. Parayı ödüyorlar ama hikayeyi akılalmaz bir hale getiriyorlar. Orada üç ay kadar çalıştım, ama hiç hoÅŸlanmadım, vazgeçtim. Senin başına böyle bir olay geldi mi?AÃœ - Evet, Sis ve Gece adlı romanımın film haklarını bir süreliÄŸine Sinan Çetin satın aldı. Ama film çekilemedi. Onun yerine Adı Romantik olan bir film çıktı. Ama o filmin benim kitabımla bir ilgisi yok. Belki filmciler de haklı. Onlar bizim kitaplardan yola çıkarak baÅŸka bir ÅŸey yapmaya çalışıyorlar.GM - Filmler çılgın, çılgın insanlar yapıyor. Yazmak daha iyi.AÃœ - Kesinlikle katılıyorum. Bir de yazmak daha ucuz filme göre. Büyük prodüksiyonlar gerekmiyor. Bilgisayarımızın başında bütün dünyaları, tarihi, geleceÄŸi yazabiliyoruz.AÃœ- Yazarların hele bizim gibi suçu anlatanların çok ÅŸanslı olduÄŸunu düşünüyorum. Suçu anlattığınız için aynı zamanda insanı anlatmak konusunda çok geniÅŸ olanaklara sahip oluyorsunuz. Çünkü suç insan karakterinin açığa çıktığı bir durum. Sen bu konuda ne düşünüyorsun? BeslendiÄŸin yazar var mı? G.M - Shakespeare'den çok etkilendim. Çünkü herÅŸeyi o söylemiÅŸ zaten. Kutsal Kitaplar'da da çok hikayeler var. Ä°LK POLÄ°SÄ°YE HABÄ°L KABÄ°LA.Ãœ - Kutsal kitaplar gerçekten de ilginç. Geçenlerde tekrar Kutsal Kitaplar'a göz attım. Bence ilk polisiye metin Habil -Kabil cinayeti... G.M - Evet, herÅŸeyin baÅŸlangıcı! Demek ki ilk polisiye yazarı Tanrı. Ben de sana ÅŸunu sormak istiyorum: Kitaplarının konusu Ä°stanbul'da mı geçiyor? A.Ãœ - Genellikle Ä°stanbul, sadece Patasana hariç. Yazmakta olduÄŸum son romanım BeyoÄŸlu'nda, Pera'da geçiyor. Burada hem suç var, hem sanat var! Suçlular, sanatçılar, eÄŸlence arayanlar hepsi burada.G.M - KonuÅŸmamızın baÅŸlangıcında sözünü ettiÄŸin, üç kiÅŸinin aynı otomobilde geçirdiÄŸi trafik kazası ilgimi çekti. Onunla ilgili bir roman yazdığını söyledin. Romanın da daha sonra ne oldu?A.Ãœ - Ben birebir 'Susurluk Skandalı'nı anlatmadım Kukla'da. Ama olaydan yola çıkarak devletin çeteleÅŸmesinin yaratacağı olumsuz sonuçları, bu sonuçların bireylerde yarattığı travmayı anlattım. Türkiye'nin bir demokratikleÅŸme sorunu var. DemokratikleÅŸme içinde devletin çeteleÅŸmesinin ortadan kalkması gerekiyor. Sen nasıl Brandenburg'da insanları uyarmak amacıyla neo-nazileri anlattıysan ben de Kukla'da Türk neo-nazilerini anlattım. Almanlar ve dünya neo-nazileriyle, CIA'yla baÄŸlantısı olan insanlar bunlar. GM- Türkiye politik açıdan bir ÅŸeyler söylemek için hala tehlikeli bir yer mi?AÃœ- Öyle anlar vardır ki, Türkiye'de aslında her ÅŸeyi söyleyebilirsiniz. Ama politik durum deÄŸiÅŸkendir. Öyle bir ÅŸey söylersiniz ki başınız belaya girebilir. Türkiye demokratikleÅŸme yolunda giderek daha fazla adımlar atıyor. Ancak demokratikleÅŸmeye karşı olanlar hala çok güçlü.GM- Anlıyorum.AÃœ- SöyleÅŸi için teÅŸekkür ederim?GM- Ä°stanbul'da olmak çok güzeldi. Yeniden gelmeyi çok isterim. Belki burada bir kitap yazmayı da...Ä°stanbul yazılacak ÅŸehirGM - Bence, Ä°stanbul, yazılacak bir ÅŸehir. Eric Ambler'i (1940'larda Ä°stanbul'da geçen cinayet romanları yazan Ä°ngiliz yazar) biliyor musunuz?AÃœ- Evet, biliyorum.GM- O Ä°stanbul'da geçen birkaç roman yazmıştı. Ä°stanbul bana o günden beri hep biraz yolsuzlukla süslü, esrarlı bir entrika atmosferini hatırlatır. AÃœ- Ä°stanbul gerilim romanları için inanılmaz bir zenginlik taşıyor. John Le Carre son romanlarından Single & Single'da Ä°stanbul'u konu etti. Jean Christophe Grange de yeni çıkacak romanında Ä°stanbul'u konu alıyor. Sen Ä°stanbul'da geçen bir hikaye düşünür müsün?GM- Çok isterim. Ä°lk kez yedi yıl önce geldim. Burada gazeteci olan bir arkadaşım Ä°stanbul'u anlatan bir kitap yazmamı önerdi. Ä°stanbul'da küçük bir kurgu yapmak isterim!Teröristin de duyguları vardır tıpkı bir Amerikalı gibi A.Ãœ. Bir konu dikkatimi çekti. Kitaplarının ön bölümlerinde yaptığın araÅŸtırmaların bir özeti yer alıyor. Bu araÅŸtırma süresi kitap yazmanın ne kadarını kaplıyor?G. M. Her kitabım aÅŸağı yukarı bir buçuk yıl sürüyor. Dokuz ayını araÅŸtırmayla geçiriyorum. Yeni kitabım '8. Gün' daha fazla zaman aldı, çünkü çok araÅŸtırma gerekiyordu. 8. Gün'de ABD-Bin Ladin sorunuyla ilgili yazarken insanlara çatışmanın her iki tarafıyla ilgili bilgi vermek istedim. Batı'da insanlar Ä°slam köktendinciliÄŸine baktıklarında, ne olup bittiÄŸi hakkında hiçbir ÅŸey anlamıyorlar. Bazen bir teröristi yazmak istediÄŸinizde, onu 'iyi insan' ya da 'kötü insan' deÄŸil, sıradan bir insan yapmalısınız ki okuyucular anlayabilsinler. '8. Gün'ü Amerikalıların yayımlamak istememelerinin bir nedeni de teröriste dönük bir çeÅŸit empati, daha doÄŸrusu 'niye böyle yapıyor' sorusunun cevabını arayan bir yaklaşımı olduÄŸu içindi. Sadece 'bu insan terörist' demememiz lazım. O da bir insanoÄŸludur. Onun da hayalleri, duyguları vardır, tıpkı bir Amerikalı gibi.GLENN MEADESizde bildiÄŸim kadarıyla özel dedektifler yok, Türk okuyucusu neden bu tip kitaplara meraklı?Glenn Meade (45) Ä°rlanda'nın baÅŸkenti Dublin'in Finglas kasabasında doÄŸdu. Ä°lk romanı 'Kar Kurdu'yla şöhreti yakaladı. Romanları, yirmiden fazla dile çevrildi. 11 Eylül saldırısından önce yazımını bitirdiÄŸi son kitabı 8. Gün, (Resurrection Day) El Kaide'nin Washington'a zehirli gaz saldırısında bulunmasını anlatıyordu. Roman, gerçeÄŸe çok benzediÄŸi için ABD'de basılmadı. 'Sakkara'nın Kumları', 'Brendenburg' diÄŸer eserleri.AHMET ÃœMÄ°TBizde insanlar batılıların romanlarda yaÅŸadığı gerilimi günlük yaÅŸamda bulabiliyorAhmet Ãœmit (42) Gaziantep'de doÄŸdu. Ä°lk kitabı 'Sokağın Zulası' 1989'da yayınlandı. Ä°lk öykü kitabı 'Çıplak Ayaklıydı Gece'yle 'Ferit OÄŸuz Bayır Düşün ve Sanat Ödülü'nü aldı. 'Sis ve Gece' tartışmalara yol açtı, Yunanistan'da yayınlanarak yabancı dile çevrilen ilk Türk polisiyesi oldu. 'Bir Ses Böler Geceyi', 'Masal Masal İçinde', 'Kar Kokusu', Agatha'nın Anahtarı', 'Patasana', 'Kukla' ve 'Åžeytan Ayrıntıda Gizlidir' diÄŸer eserleri.Â
button