Gündem 21, BM 1992 Rio Konferansı'nın ürünü. Kalkınma ve çevre arasında denge kurulmasını, kalıcı bir gelişmenin hayata geçirilmesini hedefliyor. Bunun için tüm yerel yönetimlerden, halkın da katılacağı projeler başlatmalarını, kendi kentleri için çalışmalarını istiyor. İç, Dış, Çevre Bakanlıkları ve DPT'nin desteğiyle Türkiye'de son dört yıldır 50 il, ilçe ve beldenin uyguladığı bir büyük girişim bu. İznik ve Mardin de bunların arasında. Halen 27 yerleşim başvurusuna cevap bekliyor. Yerel Gündem 21'i IULA-EMME (Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği Doğu Akdeniz ve Ortadoğu Bölge Teşkilatı) koordine ediyor. Projeler UNDP (BM Kalkınma Programı) tarafından da destekleniyor. Sistem, akçeli konularda çok güzel işliyor. Yerel yönetim proje hazırlıyor; harcama için belli bir teminatı, sponsorlar yardımıyla IULA kasasına yatırıyor. IULA da aynı miktarda parayı üzerine ekliyor. Para kimsenin eline değmiyor, direkt yapılacak işe harcanıyor. Yanda okuyacağınız iki şehrin hikayesi terör esen, bombalar yağan bu dünyada iyi şeylerin de hálá olduğunu, hayatın ölüme direndiğini gösteriyor.Iznik 300 yıllık uykudan uyanıyorEmel ARMUTÇUİznikli ‘‘çevre ve kalkınma sorunlarına katılma’’, ‘‘yaşam kalitesinin yükseltilmesi’’, ‘‘sürdürülebilir gelişme’’ kavramlarıyla 1999 başından itibaren tanışmaya başladı. Çünkü İznik Gündem 21'in Türkiye'de uygulandığı 50 yerleşimden biri. İznik'te bir süredir görülen hareketlilik, ortaya güzel şeyleri, daha doğrusu asıl İznik'i çıkarıyor. Büyük büyük imparatorlukların savaşlarına neden ve sahne olup, uygarlık üstüne uygarlığı misafir eden, bunlardan dördünün başkenti, kültür, sanat ve ticaret merkezi olan, savaşlar ve depremlerle sayısız kere batıp çıkan İznik, Yerel Gündem 21'le, son 300 yıllık uykusundan uyanıyor.Hellenistik çağdan kalma kent yerleşimi, Roma, Selçuklu, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait muhteşem yapıları, kocaman gölü, verimli toprakları ve yemyeşil doğasıyla İznik, 21. yüzyıla uzun soluklu bir adım atma heyecanında. İlçenin tozlu sokak ve caddelerinde, yeni yeni büyümeye başlayan marketlerinde, göl kıyısında ağaçların altına sıralanmış
yemek masalarında son zamanlarda dile düşen kelime ‘‘sürdürülebilirlik.’’ İznikli, kentine sahip çıkmanın, onu güzelleştirip temiz tutmanın, gölünü korumanın, yeni uğraşlar edinmenin, hayatı kaliteli hale getirmenin abc'sini öğreniyor. Gerçi çoğu, bin yıldır altından gelip geçilen dev kapıların geceleri ışık saçtığını görünce bakakalıyor; Roma, Bizans ve Osmanlı eserlerinin tek tek ortaya çıkmasıyla ‘‘Aa bu da mı varmış’’ şaşkınlığına düşüyor ama önemli bir kısmı da bu değişiklik çorbasına tuz koymaya hevesli. Üç yıl önce Belediye bünyesinde kurulan Yerel Gündem 21'in pek çok komitesinde (Onlar koza diyor) gönüllü çalışan İznikliler, İstanbullular'la birlikte kentin kabuğunu kırmaya uğraşıyor.Bütün bu hareketliliğin göbeğinde, ufak tefek, hiperaktif bir kadın var: Yerel Gündem 21 İznik Sekreteri Sevinç Öztürk. 14 yıl önce, bir yazlıkçı olarak İznik'le tanışan Öztürk, son üç yıldır yaz kış burada ve tam bir adanmışlık yaşıyor. Her şey, birkaç yıl önce kaymakamın inanç turizmiyle ilgili bir komitede yeralmasını istemesiyle başlamış. Ortodoks Hıristiyanlar'ın, haç merkezi Ayasofya'ya 2000 yılında yaptıkları ziyaretle ilgili çalışan Öztürk, Bursa'da yürümekte olan Yerel Gündem 21'den etkilenmiş. İstanbul'da Ulusal Proje Koordinatörü Sadun Emrealp'i bulduğunda, İznik'te çevreden kadına çalışma grupları zaten oluşmuşmuş. İznik Belediyesi'nin Uluslararası Yerel Yönetimler Birliği'ne yaptığı başvurunun, çok kısa sürede cevaplandığını ve bir yıl için pilot bölge seçildiklerini söyleyen Öztürk, 2000 başından itibaren projeye başladıklarını anlatıyor. KEMAL DERVİŞ BURAYAİlk yıl hiçbir maddi destek almadan, sadece belediyenin verdiği küçük bir zabıta birimiyle çalışmışlar; muhtarlar arasında düzenlenen ‘‘çevre yarışması’’, olumlu sonuç vermiş. Çalışma grupları, kadın, kültür ve sanat, gençlik, basın, turizm, anıtlar, otantik el sanatları, sponsorluk, çevre, tanıtım ve teknik işler kozaları, birer arıya dönüşmüş. Ağırlığın, İznik genelindeki gibi (Kadınlar tarlada, erkekler kahvede pinek durumu) kadın ve gençlerde olduğu bu gruplarda, çini ustası Eşref Eroğlu, gazeteci Zeki Subay, araştırmacı yazar Recep Bozkurt gibi isimler de yeralmış. Yapılan işler üstüste konmaya, bir bir ortaya çıkmaya başlamış. Sevinç Öztürk o zamandan beri çok şaşırıyor: ‘‘Derviş IMF'nin kapısını niye aşındırıyor ki. Kredileri alıyor, verdiğimiz vergilerle de sadece bunların faizini ödüyorlar. Oysa böyle bir organizasyon var. Dünya Bankası'nın, AB'nin fonlarını yönlendiriyor. Bu olanak çok yerde kullanılabilir. Resmi gazetede yayımladılar, kolaylıklar getirdiler ama kendileri de tanımıyor ve yeterince desteklemiyorlar.’’Gönüllü sayısı 100'ü aşan ekip, belediye binasının bir odasında, beş parasız ve mütevazı koşullarda yapılan çalışmaları geride bırakmış şimdi. Eczacıbaşı Holding'in sponsorluğunda restore edilen Osmanlı'nın ilk medresesi Süleyman Paşa'ya taşınmış. Uzun yıllardır çürümeye terkedilen Medrese (1332), bugün pırıl pırıl bir Çiniciler ve Seramikçiler Çarşısı. Avlulu medreselerin ilk örneği olan binanın kubbeli odalarında şimdi sanatçılar eserlerini boyayıp sergiliyor. Adil Can ve Nursan Güven çifti, Bizans devrinden itibaren Anadolu'da varolan kırmızı kilden, beyaz astarlı, renkli sırlarla bezeli seramikleri yapmaya çalışıyor, meraklısına da bu sanatı öğretiyorlar. Bundan 17 yıl önce, yani 60 yaşındayken, sahibi olduğu Maya Seramik'i oğullarına bırakıp çininin büyüsüne dalan Rasih Kocaman da orada, belediye meclis üyesi marketçi Kemal Kumcu da. Kağıt hamurundan gölün kiline, pirinçten çini desenlemeye kadar pek çok el sanatına el atan resim öğretmeni Gülgün Acarol'la Meslek Yüksek Okulu Çini Program Başkanı Senanur Gündoğdu Dokudur da medrese komşuları. Eyvanlarının altında ‘‘kent meclisleri’’nin toplandığı Medrese, aynı zamanda yine BM Kalkınma Programı tarafından desteklenen deprem eğitim projesinin de mekanı. BOMBALANMAK DA VAR!Ancak her şey düşünüldüğü kadar kolay olmuyor elbette. Bir kere İznik'in, yılda üç kez mahsül almaya alışmış, çoğunluğu tembel erkeklerini bu çalışmalara katabilmek zor. Kaldı ki yabancılara ve yeniliklere alışık olmayan, üniversiteye, üniversiteliye bile ‘‘kötü’’ gözle bakan, tutucu bir taşra kasabalısı olarak kalmaktan memnun birçok İznikli, ‘‘Bu da ne demek oluyor?’’ havasında. Roma, Bizans kalıntılarının ele alınmasını ‘‘Din elden gidiyor’’ diye algılayanlar var maalesef. Bu yüzden ciddi bir ölüm tehlikesi atlatmış Sevinç Öztürk.26 Aralık 2000'de 14 dünya papazının Ayasofya'da buluşmasından birkaç gün önce, Yerel Gündem 21'in o zaman belediye içinde olan odasına, bomba koyulmuş. Boru tipli bu ses bombası patladığında şans eseri İstanbul'da değil de orada olsaymış, bugün ya ölmüş ya da iki bacağından, kulaklarından ve gözlerinden olacakmış. Ama çalışmalar yine de tüm hızıyla sürüyor. Öztürk hálá zaman zaman ‘‘Niye bunlarla uğraşıyorsun?’’ sorgulamalarına muhatap olsa da. Eşi ve Yerel Gündem 21'in tanıtım ve teknik işler sorumlusu Özcan Öztürk'ün binbir emekle aydınlattığı tarihi eserler üçüncü gün karanlığa gömülse de. Tavanı olmayan Ayasofya'daki mozaikleri koruma (!) altına alan cam çerçevenin delik deşik olduğunu kimse görmese de. Prof. Işıkara'nın en hassas cihazlarla donatılmış merkezinin önüne kocaman bir yol açılsa da... Çünkü geleceğe bakan İznikli bunu istiyor.Çinicilikte 21. yüzyıl dönemiİznik'in en bilinen özelliği çinicilik. Topraklarından geçen her uygarlık, bu sanata yeni bir şey katmış. Ya şimdi? Son 300 yıl, bir ölüm uykusunda olan İznik Çinisi, 1980'lerde çini ustası Faik Kırımlı ve birkaç meraklının çabalarıyla canlanmaya başlamış. Ama şimdi bu geleneksel sanatın hayata döndüğünü söylemek mümkün mü, belirsiz. Çünkü, İznik'te çinicilikle ilgilenen kurum ve kişilerin hepsi bu konuda farklı şeyler söylüyor. Yani İznik Çinicilik Vakfı, Uludağ Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Çinicilik Bölümü ve birkaç çini ustası, konuyu farklı bir yerinden çekiştiriyor. Her biri ‘‘Aslı bendedir’’ diyor ve diğerlerini ‘‘yalan yanlış’’ işler yapmakla suçluyor. Kimi meraklılar, ustalardan ‘‘sırlarını vermeyip mezara götürecekleri için’’ şikayet ederken, ustalar ilgililerin desteğini alamamaktan yakınıyor. Hepsi bir yana İznik'te çiniciliğe merak sarmış insanlar; çok şık bir şekilde organize edilmiş ve 50 kişiyi çalıştıran bir Çinicilik Vakfı, Belediyenin soğuk hava deposundan varedilmiş bir yüksek okul, bu okulun özverili hocaları; sonradan iş alanı bulamasalar da bu eğitimi almaya ahdetmiş öğrenciler var. NELER YAPILDIEriccson'un sponsorluğunda, Ayasofya geçici yanmaz çadırla ve mantar sobalarla donandı ve Patrikhane ve Kültür Bakanlığı desteğiyle dünya papazları orada toplandı. İznik'ten dünyadaki 400 Ortodoks'a 3,5 saatlik canlı yayın yapıldı. Ayasofya'ya gelen turistlerin sayısı böylece çoğaldı.Siteco sponsorluğunda kentin İstanbul Kapısı ve Yeşil Cami'nin aydınlatması yapıldı. Bursa Valiliği de Turizm Bakanlığı'ndan aldığı ödenekle diğer üç kapıyı aydınlattı. İznik ilk kez bir Uluslararası Turizm Fuarı'nda tanıtıldı, fuardan iki ödülle döndü. Halktan eski İznik fotoğrafları toplandı, sergiler düzenlendi, tanıtıcı broşürler, afişler hazırlandı.En fazla yabancı ziyaretçi çeken Ayasofya'ya yine Eczacıbaşı desteğiyle, batı standartlarında tuvalet yapıldı. Eczacıbaşı Süleyman Paşa Medresesi'nin restorasyonunu da sağladı. Uludağ Üniversitesi ve İ.Ü. Su Ürünleri Fakültesi işbirliğiyle göl rehabilitasyonu çalışmalarına başlandı; bu çalışmanın içinde çok fazla tarımsal ilaç kullanan halkın eğitilmesi de var.SIRADA NELER VARTekel binası, Bursa Valiliği ve Çekül işbirliğiyle restore edilecek ve bir kültür merkezi yapılacak. İznik böylece
sinema, tiyatro ve konser salonuna kavuşacak.1. Murat Hamamı, restore edilerek Turizm enformasyon bürosu olacak. (Sponsor aranıyor).Ayasofya'nın restore edilmesi gerekiyor. Sponsor ve bakanlıktan ilgi bekliyor.Uludağ Üniversitesi hocalarından Bedri Yalman'ın 20 yıllık çabasıyla yılda sadece 15 gün kazılabilen ve sadece çok küçük bir kısmı ortaya çıkarılabilen Roma Tiyatrosu da ilgi bekleyen önemli yapılardan.Asıl İznik toprağın altında!Bu sözü
Atatürk, çok doÄŸru bir ÅŸekilde söylemiÅŸ. Merkezde 22, köyleriyle birlikte 45 bin nüfusa sahip Ä°znik'te nereyi kazsanız tarih çıkıyor. Hem de ne tarih; M.Ö. 2500 yıllarına kadar iniyor. Tarihte öyle çok kavgaya (ve depreme) sahne olmuÅŸ ki, sık sık toplu mezarlara rastlanıyor. Åžehri Ä°skender'in generali Antigonos'tan alan Lysimakhos'un eÅŸi Nikaia'nın (Zafer ülkesi) adını verdiÄŸi Ä°znik Roma Ä°mparatorluÄŸu'nun da önemli bir yerleÅŸimi. Selçuklu ve bir ara da Osmanlı baÅŸkenti olmuÅŸ. Hıristiyanlık tarihinde de kayda deÄŸer bir yeri var: 325'te Birinci Konsil burada toplanmış. Osmanlı egemenliÄŸine 1331 yılında geçen Ä°znik, aynı zamanda sanat ve ticaret merkezi. Osmanlı'nın ilk camii, medresesi ve imareti Ä°znik'te inÅŸa edilmiÅŸ.Mardin ayaÄŸa kalkıyorGülden AYDINMardin'de hummalı bir çalışma var. Kadın, erkek, genç harıl harıl çalışıyor. Mardin ValiliÄŸi'nce tahsis edilen tarihi yapıyı proje ofisine dönüştürmüşler. AÄŸustostan bu yana toplantılar yapıp tartışıyorlar. 40 kiÅŸilik Kent Konseyi'nde eski, yeni belediye baÅŸkanı, sendikacı, doktor, avukat, papaz, nakliyeci, ev kadını, yerel sivil toplum örgütlerinin yöneticileri, ‘‘Mardin Kentsel Katılımcı Rehabilitasyon Projesi-MERDÄ°NAR’’ için elbirliÄŸi yapmışlar (Merdinar, Mardin'in eski adı). Tarihi Tellallar Çarşısı, tarihi Mardin evleri restore ediliyor. Mardin yemeklerinin sunulduÄŸu lokantalar açılıyor, anıt evler turistleri Mardin'e yaraşır ÅŸekilde ağırlayacak otele dönüşüyor. Birbuçuk yıl sürecek olan proje, altı aylık dönem için öngörülen hedefe ulaÅŸtı. Vaadlere deÄŸil, gözüyle gördüğüne inanan Mardinli, çalışmaya canı gönülden katılıyor.BirleÅŸmiÅŸ Milletler-Habitat, Ä°stanbul Teknik Ãœniversitesi, GAP Ä°daresi, İçiÅŸleri Bakanlığı Yerel Yönetimler Genel Müdürlüğü'nün iÅŸbirliÄŸinde, Mardin'de bilgi, araÅŸtırma ve sivil toplum etkinlikleri yapılıyor. Adı, ‘‘Mardin Kentsel Katılımcı Rehabilitasyon Projesi-MERDÄ°NAR’’. 1999 yılında Ä°sviçre hükümeti GAP'tan, Körfez Savaşı sonrası bölgede çıkan olumsuzlukları gidermeye yönelik sosyo-ekonomik projeler istiyor. MERDÄ°NAR projesine 350 bin dolar veriyor. Projenin amacı, Mardin'de ekonomi ve sosyal hayatın canlanması, medeniyetlerin bıraktığı izlerin korunması, kadınların, gençlerin, iÅŸsizlerin kalkınmaya katılması. GAP'ın yönetici, Ä°TÃœ'nün uygulayıcı olduÄŸu proje çerçevesinde, ÅŸehri temsil eden kiÅŸi ve temsilcilerle biraraya gelindi. Çalışmaları GAP Proje GeliÅŸtirme Birim Sorumlusu Halil Agah'tan dinledik: ‘‘Türkiye'de yıllardır Yerel Gündem 21 uygulamaları var. Ä°zmir, Bursa, Antalya, Kastamonu, Trabzon'da baÅŸarılı oldu. Mardin projesinin benzerini Harran Belediyesi'yle birlikte uyguladık. Sırada Diyarbakır, Adıyaman var. Proje yerel olmazsa ve kabul görmezse hiçbir ÅŸansı kalmıyor. Biz bu açıdan projenin baÅŸarılı yürütüldüğünü düşünüyoruz. Yıllar önce altyapıyı hazırlamıştık. 1997'de GiriÅŸimci Destekleme Ofisi'ni ve Çok Amaçlı Toplum Merkezi'ni (ÇATOM) kurduk. GAP bölgesinde 7-18 yaÅŸ grubu toplam nüfusun yüzde 50'den fazlasını oluÅŸturuyor. Bunu bir dinamit olarak da görebiliriz, çok büyük bir geliÅŸme potansiyeli olarak da. Gençlik Merkezi kurduk. Lise öğrencileri, üniversiteye girememiÅŸ ya da üniversite sonrası Mardin'e gelen gençlerle çalışıyoruz. Kendilerini ifade edebilme becerileri vermeye, biz varız demelerini saÄŸlamaya çalışıyoruz.’’ GENÇLER ÇOK Ä°STEKLÄ°Bunun için Gençlik Konseyi kurulmuÅŸ. Bilgisayar laboratuvarı açılmış. Resim kursları sayesinde 18 genç, Güzel Sanatlar Fakültesi'ni kazanmış. Güzel okuma, güzel konuÅŸma, okuma yazma, yabancı dil ve rehberlik kursları açılmış. Gençler o kadar istekli ki proje yönetiminden birçok talepte bulunuyorlar. Ãœniversite sınavlarına hazırlanmak, heykeltraÅŸlık kursu bunlardan birkaçı. Agah, Kent Konseyi binasının alt katını stüdyo haline getireceklerini, gençlerin güzel sanatların birçok dalında eÄŸitileceklerini, para kazanacaklarını anlatıyor.Prof. Atilla Yücel, Ä°TÃœ Mimarlık Bölümü Öğretim Ãœyesi. BM Kalkınma Programı, GAP Bölge Kalkınma Ä°daresi ile Ä°TÃœ arasındaki üçlü iÅŸbirliÄŸiyle yürütülen Mardin Katılımcı Kentsel Rehabilitasyon Projesi'nin Sorumlu Koordinatörü. Mardin'e 25 yıl önce gitmiÅŸ ve gönlünü kaptırmış. Halil Agah'tan projeyi duyduÄŸunda çok heyecanlanmış. Mali kaynak bulunmasında akademik konumu önemli rol oynamış: ‘‘Kenti onarmak, mimarisini sürdürmek, kültürel deÄŸerlerini yaÅŸatma, halkın katılımı, bu katılımın motivasyonu, araÅŸtırma, uygulama, bilgi ve eÄŸitim boyutu var. Yıllar önce Bursa'da benzer bir çalışmaya katıldım. Ama orada yerel unsurları katma amacı yoktu.’’SOSYOLOJÄ°K ARAÅžTIRMAMERDÄ°NAR'ın mimariyle ilgili bölümünde de Mardin'in sivil toplum kuruluÅŸları aktif rol oynuyor. Ä°ÅŸe sosyolojik bir araÅŸtırmayla baÅŸlamışlar: Mardinliler'in mekana, mimariye, konuklarına, sokaklarına, meydanlarına ve anıtlarına karşı davranış ve düşünceleri nedir diye. Bu sosyolojik araÅŸtırma sonucunda projenin mimari bölümü uygulamaya konulmuÅŸ. AraÅŸtırma sırasında Mardinliler'in kökeni, Mardin'de yaÅŸama nedenleri de ortaya çıkmış. Dolayısıyla restore edilen, iyileÅŸtirilen, geliÅŸen bir Mardin hakkındaki beklentileri, tercihleri, hangi binaların onarılmasını istiyor, hangi anıtlar, hangi sokaklar, hangi semboller önemli bir bir öğrenilmiÅŸ. Bu bilgiler, Dünya Bankası'nın yatırım tercihini Mardin için kullanmasında önemli rol oynamış ve ÅŸimdi 800 bin dolarlık bir yardım gündemde.Atilla Yücel, tarihi çarşının restorasyonunun Mardinliler üzerindeki etkisini, projeye olan inançlarını nasıl etkilediÄŸini anlatıyor: ‘‘Mardinliler, taÅŸların ayaÄŸa kaldırıldığını görünce evini onarmaya, evini onararak ondan bir gelir elde etmeye, pansiyona dönüştürmeye baÅŸladı.Ben bu kadar katılımcı öngörmüyordum açıkçası. Herkesin birbirine bir ÅŸey kattığını görüyorsunuz burda. Ben de iyi ve iddialı tasarım yapan o artist-mimar huyumu törpülemeye baÅŸladım. BaÅŸka türlü bakabilmek çok hoÅŸ bir ÅŸey.’’Süryani konağında Mardin lezzetiEbru Baybara Dökmen, aslen Mardinli. Profesyonel turist rehberi. Ä°ki yıldır Mardin'de yaşıyor. EÅŸi de rehber. 60 kiÅŸilik bir grupla balayı için Mardin'e gelmiÅŸler, büyülenmiÅŸler. Hemen karar vermiÅŸler, 15 günlük bir ön hazırlıktan sonra minicik çocuklarını da alıp gelmiÅŸler: ‘‘Profesyonel hiç kimse yok, altyapı yok. HerÅŸeyi siz yapıyorsunuz.’’ Ebru Hanım yakınmak için söylemiyor. ‘‘Bu, keyif, gönül iÅŸidir. Mardin'i çok seviyorum.’’ Ä°zmirli eÅŸi için Mardin hayatına uyum saÄŸlamak zor da olsa Mardin'de turizmcilik yapmakta kararlılar.Dört ay önce açılan ve Mardin'in ilk içkili lokantası olan Cercis Murat Konağı, Süryanice'de St. George demek. Kitabesinde 1888'de Ermeni Mimar Lole'nin yaptığı yazıyor. 1. derecede tarihi eser olan ve dört kez el deÄŸiÅŸtiren konak, Ebru Baybara Dökmen aldığında tam bir harabeymiÅŸ, içinden tonlarca çöp çıkmış. Mardin taÅŸlarının oya gibi iÅŸlemeleri büyük emek ve masrafla ortaya çıkmış. Aşçılarının tümü ev kadını ve hayatlarında ilk kez para kazanıyorlar. Bildikleri Mardin yemeklerini en hijyenik koÅŸullarda piÅŸiriyorlar. Yemeklerin lezzetini, içine sevgilerini katmalarına baÄŸlıyorlar. Zaten 48 çalışanın 22'si ev kadını. Beyaz eldivenli kibar garsonlar ise evlerinde kendi bardaklarına su doldurmayı zül addeden Mardinli delikanlılar. ABD'nin Afganistan'ı vurması, Cercis Murat Konağı'nı da vurdu. ÇoÄŸu ABD olmak üzere 23 yurtdışı turu iptal edildi. Teksaslı kadın ve sekiz arkadaşının Mardin yemeklerini öğrenmek için gelmekten vazgeçmesi ise Ebru Hanım'ı en çok üzen iptal olmuÅŸ.KENT KONSEYİ’NDEN PORTRELERPara uygarlık getirirMardin'in 639 yılına kadar Hıristiyan, bu tarihten sonra baÅŸlayan Müslüman vasfı var. Ama Hıristiyanlığı hiç ihmal etmedi. Süryani, Arap, Türk ve Kürt vasfı var. Çok az sayıda Ermeni ve Yezidi yaşıyor. Altı deÄŸiÅŸik grup ve dört etnisite bulunuyor. Kiliseleri, camileri, medreseleri, kasırları ayakta. Efes, Zeugma gibi deÄŸil, Mardin'deki mimarinin sahipleri bugün yaşıyor, bu eserler kullanılıyor. Biz, gözümüzle gördüğümüze inanırız. Bu yüzden kamusal alanda bir onarım yapalım dedik. Tellallar Çarşısı revaklı, tarihi bir yerdir. Buranın onarılması iki aya kadar biter. Ortada müşahhas bir ÅŸey olunca Mardinliler katılıyor. Ev lokantası açıldı. Mardin evinden otel yapılacak. Pansiyonculuk için iki müracaat var. Böyle adım adım gidiyoruz. Mardinli'yi bu sektöre çekme çabamız da var. Bu projeyle Mardin'e bir katkım olur mu diye konseyde yer aldım. Bu projeden umduÄŸum, turizm ekonomisi, hareketi. Para uygarlığı da getirir, bilgiyi, kültürü de. Cemaat geri gelirKapadokya Tanrı yapısı olarak bu hale gelmiÅŸ. Oysa Mardin insan yapısı. Bunun korunması, ayakta kalması, bu projeyle olabilir. Bu yüzden proje çok önemli. GüneydoÄŸu’yu kalkındıracak çünkü. Çok sevinçliyim. Süryani cemaatin göçü durdu. Projenin faaliyete geçmesiyle cemaatin geri dönmesi gündeme gelecek. Mesela dün yurtdışından misafirlerimiz geldi. Yıllardır görmediÄŸi evine gittik. Evin yeni sahibine, satmayı düşünürse, kendisinin almak istediÄŸini söyledi. Projeye ÅŸimdilik arzumuz ve sevincimizle katılıyoruz. Ailem en güzel mozaikProje bizi özümüze, geçmiÅŸe çağırıyor. DuyduÄŸumda sevinçten uçtum. Tarihi tanıtım açısından Mardin baÅŸlıbaşına ekol. Bizler kazma küreÄŸi görmedikçe inanmayız. Ama kazı çalışmaları baÅŸlayınca bu iÅŸin olacağına inandım. Destekledim, destekleyeceÄŸim. Görev sürem dolsa da, seçilmesem de gönüllü çalışacağım. Biz bir mozayiÄŸiz. Dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Burada 33 kilise var en az. Burada doÄŸup büyüdüm. En güzel mozaik benim ailemde. Babam Kürt, annem Arap, sütannem Süryani, ben Türklüğümle övünüyorum.Â
button