İki komisyon

MECLİS’in seçim molasından sonra ele alacağı en tartışmalı konu, 4 bakan için kurulacak soruşturma komisyonları olacak. Her bakan için ayrı komisyon kurulmaması için formül geliştiriliyor. AK Parti, soruşturma önergelerin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi için verilen süreyi sonuna kadar kullanmayı planlarken, komisyonların yapısı konusunda da farklı bir plan yapıyor.

AK PARTİ: TEK KOMİSYON

17 Aralık soruşturmasının ardından haklarında yolsuzluk ve rüşvet iddiası bulunan eski bakanlar Zafer Çağlayan, Egemen Bağış, Muammer Güler ve Erdoğan Bayraktar için CHP ve AK Parti soruşturma önergesi vermişti. CHP’nin önergesinde her bakan için ayrı komisyon kurulması talep edilirken, AK Parti önergesinde iddiaların tek bir komisyon tarafından araştırılmasını önermişti. Önümüzdeki günlerde TBMM gündemine gelecek bu konuda Meclis Başkanlığı da ayrı bir çalışma yaptı. 4 bakanla ilgili iddiaların araştırılması için soruşturma komisyonu kurulmasına karar verilmesi halinde ‘kaç komisyon’ oluşturulacağı konusunda uzmanların görüşü alındı. Hukukçu uzmanlar, Bayraktar ile ilgili iddiaların tamamen farklı olması nedeniyle bir komisyon, Çağlayan, Bağış ve Güler’le ilgili iddiaların Reza Zarrab bağlantılı olması nedeniyle 2’nci bir komisyon kurulması gerektiğini dile getirdi. ‘3 artı 1 formülünün’ de iktidar partisinin tüm bakanlar için tek bir komisyon kurma formülünün de TBMM’de ciddi tartışmalara neden olması bekleniyor.

YIL SONUNA KALABİLİR

Soruşturma önergeleri de nisan ayının son haftası görüşülüp, mayıs ayında komisyon kurulması sağlanacak. Kulislerde, komisyonun 4 aylık çalışma süresini kullanması durumunda, raporun Genel Kurul’da görüşülmesinin ağustos sonuna kalabileceği, cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle Yüce Divan oylamasının yıl sonuna sarkabileceği dile getiriliyor.
Komisyon çalışmalarının ardından Yüce Divan’a sevk kararı da yine gizli oyla ve salt çoğunlukla (276) alınabiliyor.

CHP’nin gerekçeleri

AK Parti’nin geçen ay TBMM Başkanlığı’na verdiği soruşturma önergesinde 4 bakanla ilgili iddialara yer verilmemişti. CHP’nin hazırladığı önergelerde ise bakanlar hakkında şu gerekçeler sıralanmıştı:

YAKINLARA RANT

Erdoğan Bayraktar: ‘Yapılan tüm işlemlerin Recep Tayyip Erdoğan’ın bilgisi dahilinde yapıldığını ve milleti rahatlatmak için Erdoğan’ın istifa etmesi gerektiğini’ belirttikten sonra bakanlıktan istifa ettiğini açıklayan Bayraktar’ın ismi, özellikle 25 Aralık soruşturmasıyla ilgili iddialarda sıklıkla geçmektedir. Çeşitli işadamlarının özellikle arazi işlerinde kolaylık sağladığı, kültür ve tabiat varlıklarının statülerinde değişiklik yaparak inşaatlar için özel düzenleme yapılması için uğraştığı, imara ilişkin çok sayıda yenileme ile kendisine yakın işadamlarına sağladığı rant ile doğrudan ve dolaylı yoldan çıkar elde ettiği, defalarca rüşvet aldığı ileri sürülen Bayraktar’ın oğlu da aynı soruşturma içinde anılmaktadır.

3 SEFERDE 1.5 MİLYON DOLAR

Egemen Bağış: Soruşturmanın odak noktasında bulunan ve birçok suçtan şüpheli Reza Zarrab isimli kişiden 3 seferde toplam 1.5 milyon dolar rüşvet aldığı iddia edilmektedir. Söz konusu rüşvetlerin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2012/120653 sayılı soruşturma dosyasında şüpheli olan Reza Zarrab’ın bürokratik işlerini takip etmek, babasına İtalyan vizesi ve oturma izni alınması konusunda aracı olmak, yine Zarrab hakkında ulusal bir gazetede yayınlanması planlanan yolsuzluklarla ilgili bir haberin yayını durdurmak için tavassutta bulunmak ve Zarrab’ın yürüttüğü otel projesi ile ilgili yardımcı olmak amacıyla alındığı ileri sürülmektedir.

52 MİLYON DOLAR

Zafer Çağlayan: Reza Zarrab’ın sahte belgelerle ihracat karşılığı Halk Bankası’ndan çektiği paralarla altın alıp İran’a ihracat işlemlerinde kolaylık sağlamak, Gana’dan Dubai’ye transit ihracat gibi gösterilen ancak İstanbul Atatürk Havalimanı’na inen bir uçakta bulunan 1.5 ton altınla ilgili kaçakçılık eyleminin adli ve idari soruşturulmasını engellemek, ithalat ve ihracat işlemlerine aracılık eden Halk Bankası’nın bu işlerden alınan komisyon oranının düşürülmesine böylelikle Halk Bankası’nın zararına yol açmak amacıyla toplamda 28 seferde 52 milyon dolara varan miktarda rüşvet aldığına ilişkin iddiaları 17 Aralık 2013 tarihinden bugüne kadar kamuoyunun gündemini meşgul etmektedir. Eski Bakan’ın defalarca kendisine ve İçişleri eski Bakanı Muammer Güler ile AB eski Bakanı Egemen Bağış’a rüşvet verdiği ileri sürülen kişinin özel uçağıyla Umre ziyareti yaptığına ilişkin iddia yüce dinimiz İslam’ın kutsallarının rüşvet ve yolsuzlukla birlikte anılmasına ve kamuoyunda büyük tepki doğmasına neden olmuştur.

10 MİLYON DOLAR

Muammer Güler: Hakkında defalarca rüşvet vermek, kaçakçılık, sahtecilik gibi suçlardan şüpheli olan Reza Zarrab’ın trafikte durdurulmaması için araçlarına trafikte geçiş üstünlüğü kartı ve koruma polisi verilmesi, Zarrab’ın yakınlarının Türk vatandaşlığına geçirilmesinin sağlanması, bu kişinin Çin’deki paravan firmalarının bankalarla sıkıntıların giderilmesi için İçişleri Bakanı sıfatıyla referans mektubu yazılması, Reza Zarrab’ı MASAK’ın takip etmesine yol açan ihbarı yapan Emniyet Müdürü’nün İstanbul’dan tayininin çıkarılması, Reza Zarrab’ın usulsüzlükleri hakkında basında çıkacak haberlerin engellenmesi karşılığında her bir iş için ayrı ayrı olmak üzere toplamda 10 milyon dolar civarında rüşvet aldığına ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanarak TBMM Başkanlığı’na gönderilen fezlekeye konu iddialarla ilgili tartışılmalar halen devam etmektedir.