Oluşturulma Tarihi: Ağustos 24, 2002 00:00
ÖNCEKİ akşam Berlin'in Jendarmenmarkt meydanında
yemek yerken telefonum defalarca çaldı.Arayanlar Berlin'de olduğumu bilmediklerinden, televizyonda Kemal Derviş'i izliyor musun diye soruyordu.Hemen hepsi çok etkilenmişti.İKİNCİ ORTAKTelefonlar ertesi gün de devam etti.Öyle anlıyorum ki, Derviş, bu performansıyla YTP'den ayrılırken verdiği olumsuz izlenimi silmeyi başarıyor.Bu durum, Türk siyasi hayatına yeni bir olgu getiriyor.‘‘İki kişilik liderlik fotoğrafı.’’CHP kamuoyu önüne bu fotoğrafla çıkıyor.Deniz Baykal, bunu ‘‘ittifak değil, iltihak’’ olarak tarif etse de, Derviş'in ağırlığı ve performansı bunu ittifak haline getiriyor.Derviş, DSP-MHP-ANAP koalisyonuna nasıl dördüncü ortak olarak girdiyse, CHP'ye de ‘‘ikinci ortak’’ olarak giriyor.Böyle bir ‘‘fiili durum’’, liderlik konusunda ‘‘yeni bir kültür’’ gerektiriyor.Şimdi CHP'nin ve Türkiye'nin önündeki sorun şudur:Baykal, 4 Kasım sabahı bu fotoğrafı koruyacak mı, yoksa ortasından yırtıp tek kişilik hale mi getirecek?CHP geleneğinin 12 Eylül sonrası çizgisine bakarsak, bunu yürütmek zor.CHP-SODEP-SHP-CHP çizgisinin yaşayan eski liderlerinden sadece Altan Öymen ve Hikmet Çetin hálá CHP saflarında ama Baykal'ın etrafından ayrılmış durumdalar.Bülent Ecevit, Erdal İnönü, Aydın Güven Gürkan, Murat Karayalçın ise ayrılmış durumda.Demek ki partinin yerleşmiş bir ‘‘lider değiştirme teamülü ve kültürü’’ yok.BAYKAL MI, ASLABazıları buradan hareket ederek şu soruyu soruyor:‘‘Eski liderleri bile partide tutamayan Baykal, Derviş'i yanında tutar mı?’’Çoğunuzun içinden gelen cevabı işitir gibi oluyorum:‘‘Çok zor...’’Üstelik gelecek hükümetin ilk ve tek sorunu ekonomi olacak ve bu da Derviş'i daha ön plana çıkaracak.Baykal bu ‘‘eşit rol dağılımına’’ evet diyebilir mi?Ben ‘‘Diyebilir’’ diyorum.Baykal'ı özellikle son iki yıldır yakından izliyorum.CHP Genel Başkanlığı'ndan ayrıldığı günlerde bile sık sık konuştum.Önce onun ‘‘olumsuz’’ yanından başlayayım.Bana göre Baykal'ın olumsuz yanı ne hırçınlığı, ne de ‘‘hizipçiliğidir’’.Özellikle, başkalarının hizipçilik, benim ise ‘‘takımcılık’’ dediğim tarafı epeyce törpülendi.Buna karşılık Baykal'ın olumsuz denmese de, ‘‘zaaf’’ denilebilecek önemli bir özelliği var.Bazı olaylara ve ilişkilere, ‘‘taşıdığının çok ötesinde’’ anlamlar verebiliyor.ÇOĞUMUZDA VAR AMAMesela bir gazetenin herhangi bir haberi büyütmesi veya orada çıkan bir köşe yazısını rahatlıkla ‘‘kendine karşı tavır değişikliği’’ olarak algılayabiliyor.Aslında bu, çoğumuza musallat olan kolektif bir zaafımızdır. Ama bunu bir siyasetçi yapınca anlamı başka oluyor, ilişkileri gerginleştirebiliyor.Baykal'ın iyi tarafına gelince...‘‘Anadolu solu’’ kavramı altında başlattığı açılım bence fevkalade önemlidir.Yanılıyor olabilirim ama Baykal, sol kanadın oruç tutan tek lideridir.Caz müziğini sever.Eşi Olcay Hanım, Mevhibe İnönü ekolünün bire bir temsilcisidir.Kocasının ikbal günlerinde sessiz ve görünmeyen bir ortaktır.Ama zor anlarında ortaya çıkar.Yani o cenahta bir ‘‘korkunç yenge’’ tehlikesi yoktur.Bu da ağzı yanmış ve hálá yanmakta olan bizler için ciddi bir güvencedir.İLERKİ ROLLERBu özelliklere sahip ve iç değişimini gerçekleştirmiş bir Baykal, iki kişilik liderlik fotoğrafını içine sindirebilir gibime geliyor.Sindirmesi hem partisi, hem de bütün Türkiye için yararlı olur.Çünkü ortada hálá, ‘‘Kafamı kesseniz Baykal'a oyumu vermem’’ diyen eski yeminlilerle, ‘‘Derviş'ten başka kimseye vermem’’ diyen yeni müritler var.O nedenle 4 Kasım sabahı bu fotoğrafı ortadan yırtarak, Derviş'i fil mezarlığına göndermeye kalkacak bir Baykal, ciddi bunalım yaratacaktır.Bu da ilerdeki daha önemli görev rollerin kapısını ona kapatacaktır.
button