Güncelleme Tarihi:
HADEP Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve parti üyesi Ebubekir Deniz'in akıbetleri hala meçhul
HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ve HADEP üyesi Ebubekir Deniz, 25 Ocak 2001 tarihinde Silopi İlçe Jandarma Karakolu'nca çağrılmışlardı. Saat 14.00'de Jandarma Karakolu'na gelen Tanış ve Deniz'den bir daha haber alınamadı. İki HADEP'linin kayboluşlarının üzerinden tam bir ay geçti. Ancak akıbetleri konusunda hala hiçbir bilgi yok.
Serdar Tanış ve akrabası Eyüp Tanış 25 Ocak günü yürürlerken, Silopi PTT binasının önünde yeşil bir arabada bulunan silahlı üç kişi tarafından arabaya binmeye zorlanırlar. Bu kişiler kendilerini güvenlik görevlisi olarak tanıtırlar. Ancak Tanış, arabaya binmeyi reddederek, gerekirse Jandarma Karakolu tarafından çağrılabileceğini söyler ve parti binasına gider. Kısa bir süre sonra Serdar Tanış'a Silopi İlçe Jandarma Karakol'undan telefon gelir ve karakola çağrılır. Bu olaya o sırada HADEP binasında bulunan partililer de tanık olurlar.
Tanış yanına Ebubekir Deniz'i alarak Jandarma Karakolu'na gider. Onların karakola girdiğini görenler de olmuştur. Sonradan bu konuda Silopi Cumhuriyet Savcılığı'na ifade vereceklerdir. Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'den o günden sonra bir daha haber alınamaz.
26 Ocak'ta ailesi, avukatlar ve insan hakları örgütleri Cumhuriyet Savcılığı'na başvururlar. İnsan hakları örgütlerinin yanı sıra BM Yargısız ve Keyfi İnfazlar Komisyonu da Tanış ve Deniz'in akıbetinin araştırılması için devreye girerler.
VALİLİK 6 GÜN SONRA AÇIKLADI
Şırnak Valiliği ise Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in gözaltına alındıklarını önce reddeder. Valilik bu ifadeyi altı gün boyunca sürdürür. İki HADEP'linin kayboluşundan tam altı gün sonra, ne olursa olur, Valilik birden bire Tanış ve Deniz'in 25 Ocak'ta karakola geldiktlerini, ancak yarım saat kalıp gittikleri açıklamasını yapar. Ancak bu geciklemeli ve çelişkili açıklama, kimseyi ikna etmez. Daha sonra Şırnak Valisi kayıp olayına şöyle bir açıklama getirir: ‘‘HADEPlileri arkadaşları kaçırmış olabilir!’’ Ardından Serdar Tanış'ın aslında HADEP'le ilgileri kendilerine ulaştıran bir muhbir olduğu iddiaları da ortalıkta dolaşır.
Serdar Tanış, başına gelecekleri önceden biliyormuşcasına, 9 Ocak'ta Başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığına, İçişleri Bakanlığı'na, Adalet Bakanlığı'na ve Diyarbakır Cumhuriyet Savcılığı'na bir dilekçe yazmıştır. Tanış dilekçesinde partiden ayrılması için kendisine yapılan baskıları şöyle anlatır: ‘‘Eylül 2000 tarihinde Genel Merkez tarafından atamam yapıldıktan bu yana sürekli güvenlik kuvvetleri tarafından bu görevimden vazgeçmem için uyarılmakta, değişik şekillerde tacizlere uğramaktayım. Aynı şekilde babam da zaman zaman jandarma görevlileri tarafından alıkonulmakta, parti çalışmasının devam etmesi durumunda işlerini yürütmesinin engelleneceği uyarısı yapılmaktadır.’’ Tanış dilekçesinde babasının Şırnak İl Jandarma Komutanı tarafından çağrıldığı söylenerek sivil görevlilerce alıkonulduğunu, sonra Alay Komutanlığı'nda sorgulandığını, başka örneklerle birlikte anlatır.
TBMM İnsan Hakları Komisyonu Başkanı Hüseyin Akgün ise, olayın üstünden 14 geçtikten sonra şöyle der: ‘‘Bize bu konuda bir başvuru yok. Olursa değerlendiririz.’’ Oysa İHD 26 Ocak'ta Tanış ve Deniz'in kayıplarını TBMM komisyonuna bildirmiştir.
Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in kaybolmalarından sonra, birçok ilde yürüyüşler ve gösteriler yapıldı. Kamuoyu artık yeniden ‘‘faili meçhuller dönemi’’ne dönmek istemediğini çok açık bir biçimde ortaya koydu. Bugün çeşitli gazetelerden köşe yazarları Silopi'de. Tanış ve Deniz'in başlarına neler geldiğini bulmaları konusunda, yetkili makamlarla bir kez de onlar görüşecek.
Cevaplanmayan sorular
25 Ocak günü Serdar Tanış ve amcası Eyüp Tanış'ı Silopi PTT binası önünde, yeşil bir arabaya bindirmek isteyen silahlı kişiler kimlerdir?
Tanış ve Deniz'in Silopi İlçe Jandarma Karakolu'na 25 Ocak tarihinde uğradıkları niçin aynı gün değil, 5 gün sonra açıklanmıştır?
25 Ocak 2001 günü Silopi HADEP'ten Serdar Tanış'ı arayıp, Silopi Jandarma Komutanlığı'na davet eden kişi kimdir?
Silopi Jandarma Komutanlığı, niye önce 25 Ocak tarihinde Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz'in karakolda hiç görülmediklerini iddia etmiş, daha sonra yarım saat kalıp, tutanağı imzalayıp çıktıklarını söylemiştir?
Cumhuriyet Savcılığı ile Jandarma Komutanlığı arasında niçin hiçbir yazışma yapılmamıştır?
Dört olasılık var
(...) Bilinen son adresleri jandarma olan iki HADEP'linin karakola sıkça yollarının düştüğü de belirtiliyor... Dünkü görüşmelerimizde karakola her davet gerekçesinin sanıldığı gibi siyasi olmadığını öğrendik. Serdar Tanış'ın üç, Ebubekir Deniz'in iki kamyonu bölgenin neredeyse tek geçim kaynağı olan Irak'tan motorin ticaretinde çalışıyor. Jandarma bu ikiliyi arada sırada sıkıştırarak kaçak motorin ticaretiyle ilgili bilgi toplamaya da uğraşıyor.
Bütün bu bilgilerin ışığında dört ihtimal var: 1) Tanış ve Daniz'i devlet kaybetti. 2) İki HADEP yöneticisi belirli bir taktik uyarınca kendiliğinden kayboldu veya örgütle ihtilafa düşerek tasfiyeye uğradı. 3) Bölgedeki varlığını yeniden kanıtlamaya çalışan Hizbullah eylemkine kurban gittiler. 4) İki kayıp olayı trilyonluk motorin ticaretindeki çetelerin işi.
Aslında hangi ihtimalin gerçek olduğu bile önemli sayılmaz. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti Tanış ve Deniz'i bulup, başlarına geleni açığa çıkarmakla yükümlüdür.
(Enis Berberoğlu, Hürriyet, 10.2.2001)
Baba Tanış: Sizi yaşatmayız dediler
Şuayip Tanış, oğlu Serdar Tanış'ın kaybolmasıyla ilgili şunları anlattı:
‘‘Olay öncesi aynı gün saat 13.30 sıralarında Silopi PTT Müdürlüğü önünde kendilerini polis olarak tanıtan, Fiat marka otodaki üç kişi, oğlum ve yeğenim Eyüp Tanış'tan araca binmelerini istemişlerdir. Ancak, oğlum bu teklifi kabul etmeyerek, ilçe jandarma komutanlığına telefon açması halinde karakola gelebileceğini söylemiştir.
Olaydan 25 gün önce Şırnak İl Jandarma Alay Komutanlığı beni Silopi'ye giden yoldaki Cizre Köprüsü'nden çevirerek, Şırnak'a geri gönderdi. Alay komutanı bana oğlumun HADEP'ten istifa etmemesi halinde onu ve sizleri yaşatmayacağım diye tehditlerde bulundu. Ayrıca 17 Ocak 2001 tarihinde Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı beni yanına çağırarak, oğlumun HADEP'ten istifa etmesini istedi. Ben de, karakol komutanına oğlumun beni dinlemediğini söyledim.
Silopi İlçe Jandarma Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can'ın isteği üzerine oğlumu 18 Ocak'ta yanına gönderdim. Bu görüşmede oğluma HADEP'ten istifa etmesini istemiş. Oğlum, etmeyeceğini ancak, yasa dışı bir işe kalkışması halinde her türlü cezaya razı olacağını söylemiş. Daha sonra oğlum kayboldu.’’
Serdar Tanış bütün resmi makamlara başvurmuştu
Serdar Tanış, 25 Ocak'tan önce Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'e, Adalet Bakanlığı'na, İçişleri Bakanlığı'na, partiden istifa etmesi için kendisine baskı yapıldığı ve tehdit aldığı konusunda mektup göndermişti. Tanış mektubunda kendisi ve ailesi üzerindeki baskılara örnekler verdikten sonra, ‘‘Siyasal partilerin demokrasinin vazgeçilmez unsuru oldukları bilinmektedir. Benim içine çalıştığım partinin de diğer partilerin tabi tutulduğu uygulamalar dışında herhangi bir talebi bulunmamaktadır. Bu hukuk dışı uygulamaların engellenerek, her vatandaşın sahip olduğu haklardan yararlanabilmem için gerekli hassasiyetin gösterilerek demokrasi dışı tutumların bertaraf edilmesi talebimi saygılarımda arz ederim,’’ diyordu.
Yazarlar Silopi'de
BM bile bir günde karar aldı
ŞIRNAK'ın Silopi İlçesi'nde geçen ocak ayında kaybolan HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ile Ebubekir Deniz'in akibetlerini araştırmak üzere, Mehmet Altan, Ali Bayramoğlu, Cengiz Çandar, Altan Tan, Gül Demir dün Diyarbakır'a gitti. Hava muhalefeti nedeniyle gecikmeli geldikleri için Silopi'ye bugün gidecek olan köşe yazarları adına bir açıklama yapan Mehmet Altan, ‘‘Yolsuzluklara karşı gösterilen reaksiyon, faili meçhul cinayetlere de gösterilsin’’ dedi. Mehmet Altan, Türkiye'de tekrar yaşanmaması gerektiğini düşündükleri gözaltında kayıplar nedeniyle bölgeye geldiklerini belirtti. ‘‘Devletin birinci görevi insanların can güvenliğini sağlamaktır. Bu kadar fütursuzca can güvenliği konusunun pas geçilmesini normal bulmuyoruz. Bütün dünyanın, BM'nin bile bir günde karar aldığı bir konuya bütün Türk kamuoyunun da çok yakından eğilmesini ve insanların can güvenliği konusunun Türkiye'nin en temel sorunu olmaktan çıkmasını diliyoruz. Bölgede hissedilen huzurun devamının sağlanmasını diliyoruz. Bu hassasiyeti belli etmek ve yetkililerle konuşmak, bu duyarlılığı bütün kamuoyunun paylaşmasını arzuladığımız için geldik.’’
Faruk BALIKÇI/ DİYARBAKIR,(DHA)