Oluşturulma Tarihi: Mart 23, 2007 00:00
Kıbrıs’ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu
Mehmet Hasgüler
Alfa Yayınları
KIBRIS sorunu dendiğinde hemen herkesin kafasında birtakım sorular ve bu sorulara genel anlamda verilmiş cevaplar oluşur. Gelin bu soruları biraz daha çeşitlendirelim:
İngiltere, Kıbrıs’ı Osmanlı İmparatorluğun’dan alıp nasıl üzerine geçirmiştir? "Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır" mitingleri neden ilk olarak Malatya’da başlamıştır? 6-7 Eylül 1955 Olayları’nın Kıbrıs’la bağı nedir? Menderes ve Zorlu Kıbrıs’ta Taksim ve Enosis’i neden yasaklamışlardır? Makarios 1962’de neden Nevşehir’e gitmiştir? 4 Mart 1964’de İsmet İnönü neden Kıbrıs Cumhuriyeti Hükümetini tanıyan BM Güvenlik Konseyi kararını desteklemiştir? Ecevit 20 Temmuz 1974’te neden Kıbrıs’a çıkarma yapmıştır? 1976’da kurulan Kıbrıs Türk Federe Devleti ABD’ye olan tepkinin, 1983’te kurulan KKTC ise Avrupa’ya verilecek dersin mi sonucudur?
Kıbrıslı Akademisyen Mehmet Hasgüler; Kıbrıs’ta Enosis ve Taksim Politikalarının Sonu adlı kitabının güncellenmiş beşinci baskısında bütün bu sorulara cevap arıyor.
Kitabı tanımlayabilecek en önemli özellik, Kıbrıs sorununa Türk dış politikası açısından ezber bozan bir içerikle yaklaşmış olması. Hasgüler, Kıbrıs’ta çözüme ulaşılmasının Türk - Yunan sorunlarının çözümünde bir başlangıç olacağı düşüncesinin aksine "Ege’deki sorunlar başta olmak üzere Türk-Yunan sorunlarının çözümü Kıbrıs sorununun çözümünü getirir" tezine dayandırıyor. Yazar, Kıbrıs’ın, Doğu Akdeniz’de bir üs, uluslararası politika açısından bir sorun olmanın ötesinde, üzerinde kendi dilleri, dinleri, gelenekleri, tarihleri olan insanların yaşadığı bir yer ve bu insanlar için bir memleket olduğu gerçeğini vurgulamaya çalışıyor.
Bu yaklaşım sayesinde konu resmi tarih tezleri dışında tartışılabilecek bir alan haline getirilmiş oluyor.
Cariye/Gül İrepoğlu
Doğan Kitap
Sanat tarihçisi ve yazar Gül İrepoğlu’dan farklı bir harem romanı Cariye. Bitmez tükenmez entrikaların mekanı olarak anlatılır Osmanlı haremi genellikle. Değme meydan muharebesinin pabucunu dama atacak bir iktidar savaşına sahne olur hep. Önce padişahın gözdesi, sonra da bir çocuk doğurarak kadınefendi olmak ve en son valide sultan olmaktır cariyelerin hemen hepsinin hayali. Ama bu pek da kolay aşılacak bir yol değildir.
Gül İrepoğlu, l. Abdülhamid ile gözde cariyesi Aşkıdil arasında yaşanan büyük bir aşk hikayesini hiç o harem entrikalarına girmeden anlatıyor. Bu ilişkide başka bir iktidar savaşı yaşanıyor çünkü.
Koskoca Abdülhamid Han kul köle oluyor. Neye derseniz, aşka tabii ki...
Aşkın gücünün hiçbir şeyle karşılaştırılamayacağının romanı bu.