Güncelleme Tarihi:
‘‘Kalleras’’ kod adını kullanan Yunan Yarbay'la ilişkileri belirlenen ve ‘‘casusluk suçlaması’’yla yargı önüne çıkarılan iki subay ve bir astsubayın telefon konuşmaları, ihaneti gözler önüne seriyor. Hürriyet'in ele geçirdiği kayıtlarda, Üsteğmen Alim Aslan ile Yarbay Kalleras'ın menfaat karşılığı bilgi alışverişinde oldukları anlaşılıyor.
Hürriyet, Türk Silahlı Kuvvetleri'nin hayati sırlarını Yunanistan'a satmaya çalışan casusların tek tek belirlendiği, ‘Kalleras operasyonu’nun perde arkasını araladı. Adım adım yapılan operasyon, Türk sivil ve askeri istihbaratının, ‘‘Karşı casusluk ve istihbarata karşı koyma’’ konularındaki gücünü de bir kez daha gösterdi.
Casusluk filmlerine taş çıkaran korkunç olayın öyküsü, Hava Kuvvetleri'nde uçak yüklemelerinden sorumlu ‘silah subayı’ olarak görev yapan Üsteğmen Alim Aslan'ın 3 yıl önce önce ordudan ayrılması ile başladı.
ÇAKI GİBİ ASKERDİ
Hava Harp Okulu'ndan 1983 yılında mezun olan ve devre arkadaşlarının okulda ‘‘Çakı gibi asker’’ olarak tanımladıkları Üsteğmen Aslan, ordudan ayrıldıktan sonra da İzmir'de kaldı.
Aslan'ın ‘silah subayı’ olması ve ordudan ayrılması, kısa sürede İzmir'de ‘av arayan’ Yunan istihbaratının dikkatini çekti.
VE YUNANLI YARBAY
Daha önce İzmir'deki Yunan Konsolosluğu'nda 7 yıl Askeri Ataşe olarak görev yapan, ardından Yunanistan'da Türkiye ile ilgili istihbarat biriminin başına geçen ve ‘Kalleras’ kod adını kullanan yarbay, Üsteğmen Aslan'ı gözüne kestirdi ve irtibat yolları aradı. Türkiye'deki görevi bitmesine rağmen İzmir'e sık sık gidip gelmeye devam eden Yarbay ‘Kalleras’, ‘geleneksel istihbaratçı taktikleri’ni kullanarak Aslan ile tanıştı.
Yarbay ‘Kalleras’, Aslan ile dostluğunu ilerlettikçe, TSK'nın mevcut uçak durumu ile ilgili sorular sormaya başladı.
Kısa süre içinde kendini korkunç bir casusluk zincirinin içinde bulan Aslan, Yunanistan'a gitti. Bir süre burada kalan Aslan, döndükten sonra Yarbay Kalleras ile Atina'daki bürosundan telefon görüşmelerini sürdürdü.
ASLAN-BARUT BAĞLANTISI
Aslan, bu arada daha önceden de tanıdığı Çiğli 2. Ana Jet Üssü İstihbarat Kısım Amiri Yüzbaşı Mehmet Barut ile temasa geçti. Geçen yıl Eylül-Ekim aylarında Barut'u sık sık telefonla arayan Aslan, ardından ziyaretlere başladı. Eski silah arkadaşına başlangıçta yüzeysel sorular yönelten Aslan, bir süre sonra Türk Hava Kuvvetleri'nin uçak durumları, diğer meydanlara uçak intikal planları ile ilgili hassas sorulara geçti.
Aldığı yanıtları düzenli olarak Yunanlı Yarbay ‘Kalleras’a ulaştıran Aslan, bir süre sonra Barut'tan bazı önemli harekât planlarını da almayı başardı. Türk istihbarat ve izleme birimleri, Aslan'ın zaman zaman Türk Hava Kuvvetleri'ne ait üslerin civarında göründüğünü de saptadı.
İKİNCİ KANCA ASTSUBAYA
Yarbay ‘Kalleras’, Aslan ile yetinmedi. Telsiz operatörü deniz astsubayı Osman Kabadayı'yı da istihbarat zincirine ekleyen ‘Kalleras’, bu kanaldan da hayati önem taşıyan telsiz frekans kodlarına ulaştı.
‘Kalleras’, geçen yıl Eylül ayının sonuna doğru Türkiye'ye gelmeyi keserek casusluk operasyonunun tamamını Atina'dan yürütmeye başladı.
VE ÇEMBER DARALIYOR
Aslan ile Barut'un yoğun teması kısa sürede Türk istihbarat birimlerinin dikkatini çekti. İstihbarat birimleri hemen harekete geçerek, nefes kesen gizli bir takip başlattı. Kabadayı da sıkı takibe alındı. 1997 Kasım'ında çemberi gittikçe daraltan MİT, Askeri İstihbarat ve yardımcı birimler, üç subayın tüm ilişkilerini izlemeye başladı.
Yarbay ‘Kalleras’ın Atina'daki telefonunun yanısıra, İzmir'deki çeşitli telefon kulübelerini de dinlemeye alan istihbarat birimleri, Kasım 1997'nin ilk onbeş günü içinde tam 12 telefon görüşmesini kayda geçirdiler.
VE OPERASYON BAŞLIYOR
Bu telefon görüşmelerinden hemen sonra Türk istihbarat birimleri son hazırlıklarını tamamladı ve operasyon başlatıldı. Başından beri olayı adım adım izleyen Ankara'dan, özel bir tim İzmir'e gönderildi. Timler, Alim Aslan, Mehmet Barut ve Osman Kabadayı'nın evleri önünde ayrı ayrı pusuya yattılar. Zanlılar evlerinden ayrılırken, kapının önlerinde onları bekleyen istihbarat timleri yanlarına yaklaşarak kollarına girip arabalara bindirdiler.
6 ay cezaevinde kalan Barut, tutuksuz yargılanmak üzere askeri mahkeme tarafından serbest bırakılırken, Yarbay ‘Kalleras’ için de tüm sınır noktalarına acil yakalama emri çıkarıldı.
DURUŞMA 14 TEMMUZ'DA
Alınan bilgiye göre, halen Mamak Askeri Cezaevi'nde tutuklu bulunan Aslan ve Kabadayı ile ilgili duruşma, 14 Temmuz'da Ankara Genelkurmay Askeri Mahkemesi'nde yapılacak.
İZMİT'TE DE CASUSLUK
İzmir'deki olayın yanısıra son olarak iki ay önce de İzmit Gölcük Deniz Üssünde bir astsubayın Yunanistan hesabına casusluk yaptığı saptandı. Bu astsubay da ani bir operasyonla yakalanarak askeri cezaevine konuldu.
Türkiye, Yunanistan'ın bu tür girişimlerini uluslararası alana taşıma kararı aldı.
Casusu ele veren kayıtlar
‘Kalleras’ kod adını kullanan Yarbay'ın Atina'daki telefonunun yanısıra, İzmir'deki çeşitli telefon kulübeleri dinlemeye alındı. Kasım 1997'nin ilk onbeş günü içinde tam 12 telefon görüşmesi kayda geçirildi. İzmir-Atina hattındaki telefon görüşmelerinden bir bölümü şöyle gelişti:
İSTEDİKLERİN HAZIR
Aslan: Merhaba nasılsın
Kalleras: İyiyim, ne oldu, sana söylediklerimi buldun mu?
Aslan: Evet, evet. Hepsi hazır, istediklerin hazır.
Kalleras: Tamam, çok iyi.
Aslan: Daha da fazlası var................ var,..... da var.
Kalleras: Diğerleri iyi fakat son söylediğin bizim işimize yaramaz.
Aslan: Ancak çok seyahat ediyorum.
Kalleras: Anladım, anladım. Daha önce gönderdiğimizi almadın mı?
Aslan: Aldım ama yetmedi.
Kalleras: Ayarlarız merak etme. Sen beni yine öğlen ara.
ÖĞLE KONUŞMASI
Aslan: Tamam mı?
Kalleras: Çok iyi. Senin problemini halledeceğiz. Yarın yine görüşelim.
Aslan: Tamam, Yine arayacağım.
Aslan: Suçsuzum
CASUSLUK Skandalı'nın baş kahramanı eski üsteğmen Alim Aslan, yattığı Mamak Cezaevi'nden kendisini geçen hafta telefonla arayan arkadaşımız Cemalettin Özdoğan'a, masum olduğunu söyledi.
Aslan, ‘‘Bir kişinin uydurmasıyla suçsuz yere yatıyoruz. Gerçekler ortaya çıkacak, aklanacağız. Bu koşullarda sorularınıza yanıt veremeyeceğim. Çıkınca konuşacağım. Avukatımı arayın’’ dedi. Aslan'ın avukatı İsmail Göksel de, yargılamanın gizli yapıldığını hatırlatıp, bilgi veremeyeceğini söyledi. Yine aynı cezaevinde bulunan deniz astsubay Osman Kabadayı, telefona çıkmadı. Görüşme tekliflerini kabul etmeyen Mehmet Barut da yakınlarının aracılığıyla mesaj gönderdi, ‘‘Suçsuzluğum anlaşılmasaydı tahliye edilmezdim’’ dedi.