Güncelleme Tarihi:
İftar saatleri oruç tutanlar tarafından merak ediliyor. Peki İstanbul, Ankara ve İzmir'de Sahur saati kaç? İşte oruç ile ilgili merak ettikleriniz... Oruç tutan kimse sabretme, sıkıntılara göğüs germe, açlığa susuzluğa dayanma ve nefse hâkim olma melekesi kazanır. Fakirlik ve yoksulluğun ne demek olduğunu kavrar; bunun sonucu olarak şefkat, merhamet, başkalarına yardım etme ve insanlara faydalı olma gibi yüce duygular kazanır. Elindeki nimetin kıymetini bilir, israftan sakınır.
İFTAR SAATİNDEN SONRAKİ BAŞ AĞRISI NASIL GEÇER?
Ramazan ayına girildiğinde kişinin her açıdan oruca kendini hazırlaması gerektiğini belirten Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, “Oruç tutmanın sadece aç kalmak olmadığı, duygu ve düşüncelerimizle, davranışlarımızla, konuşmalarımızla dolayısıyla her halimizle orucun manevi havasını yaşamamız gerektiğini bilmeliyiz” diye konuştu. Reem Nöropsikiyatri Merkezi’nden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, yaptığı açıklamada, “Hoşgörü sınırlarımızı ve tolerans düzeyimizi zorlayan olaylar karşısında oruçlu olduğumuzu hatırlamalı ve kendimizi kontrol altında tutma becerisini gösterebilmeliyiz. Özellikle yazın uzun günlerinde oruç tutma esnasında, vücut sıvılarında yüzde 14 civarında bir azalma olmaktadır. Bu nedenle sahurda fazladan sıvı alımına dikkat edilmelidir. Bu konu bilhassa yaşlılarda sorun oluşturabilecek bir durumdur. Felç geçirmiş ya da felç geçirme riski bulunan kişilerin oruç tutması mahzurlu olabilir. Düzenli spor alışkanlığı olan kişiler, hipoglisemi riskinden dolayı spor aktivitelerini mümkün mertebe oruçlu iken değil, iftardan 2-3 saat sonra yapmalıdır. Oruç esnasında gelişen hipoglisemi, iftardan sonra gelen bir baş ağrısına da neden olabilir. Bunun bir metabolik adaptasyon sorunu olduğunu ve ramazanın ilk haftasından sonra geçeceği bilinmelidir” diye konuştu.
İŞTE İFTAR VE SAHUR SAATLERİ
İFTAR SAATİNE NASIL HAZIRLANMALI?
Diğer bir sebebin ise sigara, alkol ve kafein bağımlılığı olduğunu kaydeden Nörolog Dr. Mehmet Yavuz, daha sonra şunları söyledi; “Gün içinde sürekli çay ve kahve içen bir kişi oruç tuttuğunda, kafein yoksunluğuna bağlı olarak dikkat düşmesi, dalgınlık, uykuya meyil, tahammülsüzlük, huzursuzluk ve gerginlik halleri yaşayabilir. Dolayısıyla kişinin toleransı azalabilir. Normalde hoşgörü ile karşılayabileceği birçok şeye tepki gösterebilir. Ayrıca baş ağrıları ve hafif dengesizlik hisleri görülebilir. Normal zamanlarda yoğun kafein tüketen bir kişinin, bu tarz kafein yoksunluğu belirtileri yaşamaması için ramazana girmeden önceki günlerde, kafein miktarını makul ölçülere çekerek vücudunu oruca hazırlaması gerekir. Ayrıca özellikle araç sürücüleri, oruç esnasında düşük kafein seviyelerinin sebep olduğu dikkat eksikliği ve dalgınlık durumlarına karşı çok tedbirli olmalıdırlar. Oruçlu olmanın bilinci ile düşük hızda seyretmeli, ani manevralardan kaçınmalı, trafik kurallarına karşı her zamankinden daha duyarlı olunmalıdır.
SAHURDA EN AZ 2-3 BARDAK SU İÇİLMELİ
Sahurda tuzlu ve şekerli yiyeceklerden uzak durulması, bunun yerine 3-4 adet ceviz veya 5-10 fındık ve çiğ bademin tercih edilmesinin doğru olacağını belirten diyetisyen Canan Yılmaz, sahurda en az 2-3 bardak su içilmesi önerisinde bulundu. Demli çay ve kahvenin vücutta su atılımını artıracağı için fazla miktarda tüketilmemesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, taze sıkılmış veya hazır meyve sularının sahur sonrası acıkmaya neden olacağı için tercih edilmemesi gerektiğini kaydetti.
İFTAR SAATİNDE ÇORBADAN HEMEN SONRA ANA YEMEĞE GEÇİLMEMELİ
İftar sofrasında ise orucun soğuk olmamak şartıyla su, birkaç hurma, birkaç zeytin ve bir dilim peynirle açılabileceğini söyleyen diyetisyen Yılmaz, oruç açıldıktan sonra çok sıcak ya da çok soğuk olmayan bir kase çorba içilmesinin doğru olacağını belirtti. Çorbadan hemen sonra ana yemeğe geçilmemesi, sindirim sistemini rahatlatmak adına 5-10 dakika kadar beklenmesi gerektiğini vurgulayan Yılmaz, ana yemek olarak ise ızgara, haşlama, fırınlama, buğulama yöntemleriyle pişirilmiş et, tavuk, balık veya kuru baklagil tüketilebileceğini, kızartmanın ise tercih edilmemesi gerektiğine işaret etti. Ana yemeklerin yanında zeytinyağlı sebze yemeği ya da bol salata tüketilebileceğini belirten Yılmaz, pirinç pilavı yerine bulgur pilavı veya kepekli makarna tercih edilebileceğini anlattı.
Doç. Dr. Fırat’tan, Ramazan’da uyku telafisi için "şekerleme" önerisi
RAMAZAN ayında sahura kalkarak bölünen uykunun telafisiyle ilgili olarak Türk Uyku Tıbbı Derneği (TUTD) Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Hikmet Fırat, "İşe erken başlayanlar, eksik uyku ile güne başlamaları dolayısıyla, gün içinde uykuya meyil; yorgunluk; dikkatsizlik gibi sıkıntıları özellikle oruç tutmaya başladıkları ilk bir hafta içinde gözlemleyeceklerdir. Bu durumda; uykunun başlamasını tetikleyen melatonin hormonunun en fazla salındığı öğle saatlerinde (14:00 civarı) kısa süreli uyku uyunması (şekerleme) önerilmektedir" dedi.
Doç. Dr. Hikmet Fırat, konuyla ilgili yazılı bir açıklamasında, Ramazan ayının yaz dönemine denk gelmesi nedeniyle, günlerin uzun; gecelerin ise kısa olacağına işaret ederek, gece uyuduktan sonra sahur vaktine kadar uykuda geçen sürenin kısa olacağına dikkat çekti. Fırat, şunları söyledi:
"Sağlıklı bir kişinin kesintisiz 6-8 saat uyku süresine ihtiyacı olduğunu düşünürsek, bu durumun Ramazan ayı boyunca mümkün olmayacağını görebiliriz. Sabah işe erken gitmesi gerekmeyen kişiler, bu durumu sahur sonrasında geç uyanarak tolere edebilirler. Ancak işe erken başlayanlar, eksik uyku ile güne başlamaları ve kesintili uyku sürecinden dolayı gün içinde uykuya meyil; yorgunluk; dikkatsizlik gibi sıkıntıları, özellikle oruç tutmaya başladıkları ilk bir hafta içinde gözlemleyeceklerdir. Bu durumda; uykunun başlamasını tetikleyen melatonin hormonunun en fazla salındığı öğle saatlerinde (14:00 civarı) kısa süreli uyku uyunması (şekerleme) önerilmektedir. Bu sürenin ise 20-40 dakikayı aşmaması önemlidir."