Saygı ÖZTÜRK/ANKARA
Oluşturulma Tarihi: Şubat 04, 2008 00:00
Ergenekon terör örgütünü kurup yönettiği iddiasıyla tutuklanan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, ifadesinde servetini açıkladı.
Tüm nakit parasının 2 bin 300 dolar olduğunu, köyde bir evi, İstanbul’da hálá kredi borcunu ödediği 110 metrekarelik evi bulunduğunu belirten Küçük, Danıştay saldırganı
Aslan’la ilgili sözlerini de tekrarladı: Onu kimse tanımıyor!
SON dönemin en büyük operasyonlarından biriyle, ’Ergenekon terör örgütü’nün kurucusu ve yöneticisi olduğu iddiasıyla birçok kişi ile birlikte gözaltına alınan emekli Tuğgeneral Veli Küçük, hakim karşısında merak edilen tüm soruları yanıtladı. Evinde bulunan belgeleri ’arşivleme hastalığı’ olarak açıklayan, Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in Fethullahçı olduğuna ilişkin sicil raporunun kendisine ’zarf içinde geldiğini’ söyleyen Küçük, evinde ’Ergenekon Lobi Örgütlenmesi’ne ilişkin belgeler bulunmasına rağmen, hiç bir örgütle ilişkisinin olmadığını öne sürdü.
ŞİRKETLERİM ZARAR ETTİ İşte Küçük’ün hakim karşısında verdiği ifadelerinden bölümler: "Kurduğum ve ortak olduğum şirketlerde, devlet ihaleleri ve şaibeli işlerdeki duyarlılığımdan dolayı ihalelere girmediğimden şirketimiz zarar etti. Ticari teşebbüslerim sonucu herhangi bir birikim edinemedim. Seneler içerisinde yapmış olduğum, Bilecik-Gölpazarı Türkmen köyünde bir evim, İstanbul Gayrettepe’de krediyle aldığım ve halen borcunu ödemekte olduğum 110 metrekarelik evim, bir arabam, para olarak da sadece 2 bin 300 dolarım var. Kocaeli’nde kooperatiften aldığım evi 90 bin YTL’ye satıp kızımın ev almasına yardımcı oldum. Benim her şeyim bu kadardır. Eşimin makul ölçüde ziynet eşyaları mevcut. Emekli Sandığı’ndan aylık 3 bin 200 lira maaşım var, bunun bin 200 YTL’sini ev taksiti olarak ödüyorum. Sıkışınca avukat kızımdan destek alıyorum. Çalıştığım ve sahip olduğum kurumlarda, herhangi bir şekilde AB fonlarından yararlanmadım.
BABA PEKER’İ TANIRIM Sedat Peker’in babasını, ağabeyim aracılığıyla tanıdım. Sonra aramızda yakınlık oldu. Dostumun oğlu olması sebebiyle Sedat Peker’i tanırım. Danıştay saldırısını gerçekleştiren Alparslan Arslan’ı tanımıyorum. Karşı karşıya geldiğimi sanmıyorum. Ben, Azerbaycan kökenli bir ailenin üyesi olmam dolayısıyla, Dünya Azerbaycanlılar Kongresi yani DAK üyesiyim. Danıştay saldırısı sonrası, dinci bir gazetenin muhabiri heyecanla aradı ve DAK kongresi sonrası çekildiğim bir fotoğrafla ilgili tüm gazetelerin beni birinci sayfalarından vereceklerini söyledi. Şantaj kokan bu görüşmeye tepki gösterdim ve telefonu kapattım. Merak edip konuyu araştırdım.
O FOTOĞRAF KOMPLO DAK Başkanı Cevat adlı arkadaşım, gazetede çıkan fotoğrafımda benimle birlikte görülen, adının Alparslan Aslan olduğunu sonradan öğrendiğim kişiyi tanımadığını söyledi. Böyle bir kişinin bizim kongremize gelmediği, Stockholm’deki tüm otel kayıtlarından anlaşıldı. Fotoğraftaki diğer kişiler de Alparslan Arslan’ı tanımadıklarını söylediler. O yüzden bunun bir komplo ve fotoğrafın fotomontaj olduğunu düşünüyorum. Ben prensip olarak hiç bir derneğe gitmediğim için, Alparslan Arslan’ın Kuvayi Milliye Derneği ile ilişkisini bilmiyorum. Dernek Başkanı Fikri Karadağ’la, Türk Dünyası Araştırmalar Vakfı’nın toplantısında 2 yıl kadar önce karşılaşmıştım. Normal ikili ilişkilerde konuşmamız oldu. Ama DTP milletvekilleri veya gazeteci Fehmi Koru ile ilgili bir şey dediğimi hatırlamam mümkün değil. Çünkü oradaki birçok kişiyle, gündemle ilgili ayaküstü konuşmalar yapmışımdır.
DERNEĞE BİLE GİTMEM Mehmet Zekeriya Öztürk ile gazeteci Güler Kömürcü bizim eve bir kez birlikte geldiler. Daha sonra bir kez daha konuştum. Gazeteci Vedat Yenerer’le yüzyüze konuşmalarımız olduğu gibi telefonla da konuşmalarımız oldu. Türk Dünyası Vakfına zaman zaman gelir, yazılarında milli etkinliklere destek verir. Bende ’araştırma-gözlem-analiz-teori’, ’gözlem-analiz’ gibi kavramlar bir çağrışım yapmadı. Ben, ne Dinamik Oluşum Güç Birliği ne Kuvayi Milliye Cephesi Platformu ne de benzeri bir etkinliği örgütlemeye katılmadım. Emekli Subaylar Derneği’ne bile gitmedim.
TEK KURDUĞUM JİTEM Jandarma İstihbarat Grup Komutanlığı’nı kurdum. Halk arasında JİTEM olarak bilinir. Kanunda yeri olan bir birimdir. Bu birimin çalışmaları yapılmıştır. Değişik yerlerden ulaşan belgeleri görevim sırasında muhafaza ettim. Emekliye ayrıldıktan sonra da beni sevenlerden belge ve bilgi akışı devam etti. Evimde bulunan belgeler, karakterimin bir yansımasıdır. Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Dairesi Başkanı Ramazan Akyürek’in Fethullahçı olduğuna ilişkin sicil raporu da bana zarf içinde geldi. Organize Suçlar eski Müdürü Adil Serdar Saçan hakkındaki belgeler de zarf içinde geldi. Evimde, ’Ergenekon Lobi Örgütlenmesi’ne ilişkin belgelerin orijinal nüshalarının çıkması da arşivleme hastalığımdan dolayıdır.
Sami Hoştan ve Kemal Kerinçsiz Kocaeli F tipinde
ÜMRANİYE’de ele geçirilen patlayıcılara ilgili soruşturma kapsamında 27 Ocak’ta tutuklandıktan sonra Kartal H Tipi Cezaevi’ne konulan Susurluk davası hükümlülerinden Sami Hoştan ile Avukat Kemal Kerinçsiz, Hüseyin Gazi Oğuz ile Erkut Ersoy, Kocaeli F Tipi 1 Nolu Cezaevi’ne sevk edildi. Geniş güvenlik önlemi altında Kocaeli’ne getirilen 4 kişi, yüksek güvenlikli cezaevine konuldu.