Oluşturulma Tarihi: Haziran 18, 2003 00:00
İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kuştepe Kampusü’nde yapılan panelde ifade özgürlüğü konusu ele alındı. İfade özgürlüğü konusunun Türkiye için endişe kaynağı olduğunu söyleyen Prof. Dr. Herman Schwartz, ABD’nin ise bu konuda referans bir ülke olduğunu çünkü ifade özgürlüğünün ülkesinde anaç değer olduğunu söyledi. Schwartz, ABD’de 11 Eylül’ün ardından ortaya çıkan korku ve paniğin ardından istenmedik ihlaller yaşandığını bu yüzden yeni düzenlemelerin yapılması gerektiğini söyledi.İstanbul Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kuştepe Kampusü’nde, American University Washington College Of Law Öğretim Üyelerinin katılımı ile İfade Özgürlüğü konusunda bir panel düzenlendi. Panelin konuşmacıları, American University Washington College of Law Dekanı Prof. Dr. Claudio Grossman, aynı üniversitenin öğretim görevlisi Prof. Dr. Herman Schwartz, Bilgi Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turgut Tarhanlı, aynı üniversitenin öğretim görevlisi ve Bosna İnsan Hakları Mahkemesi Üyesi Prof. Dr. Rona Aybay ve Prof. Dr. Bahri Öztürk’dü. “ABD PANİKTE, YENİ DÜZENLEMELERE İHTİYAÇ VAR”American University Washington College of Law öğretim üyesi Prof. Schwartz, ABD’nin şu an içinde bulunduğu durum nedeniyle panik içinde olduğunu söyledi. 11 Eylül’ün ardından ortaya çıkan bu panik nedeniyle varsayılan tehlikelerle gerçek tehlikeleri karıştırmaya başladıklarını söyledi. Prof. Schwartz, aslında ABD Anayasası’na göre, yasama organı olan Kongre’nin ifade özgürlüğünü kısıtlayan düzenleme yapmaya hakkı olmadığını söyledi. Ancak diyor Prof. Schwartz, ABD’liler kendilerine dokunulamayacağını düşünüyorlardı, 11 Eylül en çok bu yüzden korkuttu onları. Korku ve paniğin ardından ortaya çıkan kriz döneminde istenmedik ihlaller yaşandı. Yeni duruma göre yeni düzenlemelerin yapılması gerekiyordu, yapılmadı. Bu durumun bir an evvel düzeltilmesi gerekiyor. “BAYRAK YAKMAK SUÇ DEĞİL ÖZGÜRLÜKTÜR”İfade özgürlüğünün sınırının açık ve yakın tehlike (clear and present danger) olduğunu belirten Prof. Schwartz, artık tüm dünyada bu ölçünün kabul görmeye başladığını belirtti. Türkiye’de ifade özgürlüğü konusunun pek parlak olmadığını bildiğini söyleyen Prof. Schwartz, aralık ayındaki ziyaretinde yaptığı bir konuşmada ABD’deki özgürlüklere değinirken verdiği bayrak yakma örneğinin Türk dinleciler tarafından tepkiyle karşılandığını ve bu durumun kendisini şaşırttığını söyledi. Prof. Schwartz, ABD ve Türkiye Adalet Bakanlıkları işbirliğiyle gerçekleştirilen bir proje kapsamında yaptığı ziyarette, ifade özgürlüğünün kapsamını anlatırken, ABD’de bayrak yakmanın suç olmadığını söylemişti. Schwartz, bayrak yakmanın önceleri ülkesinde suç olduğunu ancak ABD Yüksek Mahkemesi’nin () yerel mahkemeler tarafından verilen mahkumiyet kararlarının “İfade özgürlüğü kapsamında her vatandaşın o ülkenin politikalarını ve icraatlerini eleştirmeye hakkı vardır. Bayrak da bir ülkenin politikalarını ve icraatlerini temsil ettiğine göre, bayrak yakma bir protestodur ve yasaklanamaz” gerekçesiyle bozulduğunu belirtmişti. FİKİRLERİN DE PAZARI VARSchwartz, ifade özgürlüğünün ABD’de piyasa ekonomisi açısından da ele alındığını belirterek şunları söyledi: “Biz 1930 yılında fikirlerin de serbest piyasa ekonomisi kapsamında olduğu görüşünü kabul ettik. Fikirlerin de bir pazarı olduğuna göre açık rekabet kuralları fikirler için de geçerlidir ve malların serbest dolaşımı ilkesi kapsamında değerlendirilmelidir. Bu yüzden ABD’de açık ve yakın tehlike olmadığı sürece, herkes ve her şey hakkında fikir beyan edebilirsiniz” 11 Eylül’ün ardından yaşanan kaos ortamında bazı kısıtlamaların yaşandığını belirten Schwartz, yine de Irak krizi ve savaşı sırasında muhalefe sadece bireysel engellemeler geldiğini hükümetin toptan bir engellemeye girişmediğini söyledi. Ancak ABD’nin McCartney ve benzeri dönemlerde yaşanan baskıların unutulmadığını ve ülkesinin bu utancı hala yaşadığını belirtti. Aynı zamanda Amerika İnsan Hakları Komisyonu Üyesi olan Prof. Grossman ise, iki kez başkanlık yaptığı kurumla ilgili tecrübelerinden bahsetti. Grossman’ın ardından söz alan Prof. Aybay da, bu kurumların insan haklarının korunması ve savunulmasında çok önemli olduğunu hatta bu işte en uzman kuruluşun Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi olduğunu vurguladı. Aybay, artık bu kurumların mahkeme olmaktan kaynaklanan bazı zaaflar nedeniyle iş yapabilirliğini yitirmeye başladığını bu yüzden de sistemde alternatif kurumlar oluşturmak gerektiğini söyledi.
button