Güncelleme Tarihi:
FETÖ-DHKP-C ilişkisi ile ilgili soruşturma ilk olarak emniyet İstihbarat dairesinde 1995’ten beri yardımcı İstihbarat elemanı olarak çalışan İ.Ö.'nün verdiği ifade ile başladı. DHKP-C içinde faaliyet gösteren ve aslında polis elemanı olan İ.Ö., kendisinin İstanbul İstihbarat Şube Müdürlüğü’nde o dönem emniyet amiri olan Ümit Atabey kod adlı Halil Karakuzulu’ya bağlı çalıştığını söyledi. Yardımcı istihbarat elemanı İ.Ö, DHKP-C örgütü içinde Asuman Akça’nın o dönem İstanbul İstihbarat Şubesi tarafından angaje edildiğini ve eleman yapıldığını belirtti. İ.Ö. ifadesinde tanıklıklarını şöyle anlattı: “Bir sohbet sırasında kendisine bağlı çalıştığım Ümit Atabey kod adlı emniyet amiri Halil Karakuzulu, Asuman Akça’nın angaje edildiğini, polise çalışacağı ve kendilerinin de Akça’yı destekleyerek örgüt içinde üst düzey bir konuma gelmesini sağlayacaklarını ifade etti. Bu şekilde DHKP-C, kontrol altında tutulabilecekti”
DEVLET İÇİNDE GİZLİ GÖREV
2006’da kendisinin yardımcı istihbarat elemanlığından çıkartılıp devlet içinde özel bir görevlendirmeye tabi tutulacağının kendisine söylendiğini iddia eden İ.Ö., “Ali Osman Kahya ve Halil Karakuzulu yardımcı istihbarat elemanlığından düzmece belgelerle çıkartılacağımı, bundan sonra İstihbarat şube ile bağlantı kurmamı söylediler. Bundan sonra sadece Ali Osman Kahya ile bağlantılı çalışacak ve devlet içinde daha gizli bir görevde yer alacaktım” dedi.
2007 Temmuz ayında Ali Osman Kahya ve Halil Karakuzulu, İ.Ö., ile görüştü. Bu görüşmede İ.Ö., yeni gizli görevi için ilk talimatı aldı. İ.Ö., ifadesinde o günü şöyle anlattı, “Şişli’de bulunan DHKP-C örgütüne ait Temel Hak ve Özgürlükler Federasyonu’nun çıkışında Asuman Akça’yı öldürmemi istediler. İnfaz tek kurşunla gerçekleştirilecekti. Alnından vuracaktım. Bana bir otomobil verilecekti. Otomobilin sahibi milliyetçi kökenli bir kişi olacaktı. Cinayeti işledikten sonra da cesedin üzerine Türk bayrağı atacaktım. Milliyetçilerle, DHKP-C karşı karşıya getirilecekti”
ERHAN TUNCEL’İ DE ÖLDÜRMEK İSTEMİŞLER
Plan uygulamaya koyuldu. 7 Temmuz 2007’de İ.Ö.'ye bir otomobil verildi. Ancak, Ümraniye civarında otomobil bozulunca plan bozuldu, eylem ertelendi.
İ.Ö., ifadesinde Hrant Dink cinayeti sanıklarından yardımcı istihbarat elemanı Erhan Tuncel’in tutuklu bulunduğu cezaevinde öldürülmesinin de kendisinden istendiğini söyledi. İfadesinde, Ali Osman Kahya, Ali Fuat Yılmazer ve Halil Karakuzulu tarafından kendisine bu görev verildiğini ancak kendisinin bunu kabul etmediğini sonrasında da ölümle tehdit edildiğini belirtti.
İddianamede Asuman Akça’nın sahte delillerle gözaltına alınması ve sonrasında cezaevinden çıktıktan sonra vurulması ile başlayan sürece de yer verildi. İddianamedeki bilgilere göre, 13 Şubat 2008’de DHKP-C yönelik düzenlenen operasyonda örgütün o dönem İstanbul askeri kanat sorumlusu Asuman Akça gözaltına alındı. Hücre evinde yapılan aramalarda flash bellekler ele geçirildi. 7 numara olarak adlandırılan flash belleğin içinden çıktığı iddia edilenler ise dönemin başbakanı, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Üsküdar’daki evine ait krokilerdi.
BİLİRKİŞİ: “KROKİLER EMNİYET TARAFINDAN HAZIRLANMIŞ OLABİLİR”
Ancak o tarihli tutanaklara göre hafıza kartı ele geçirilmesinden 5 gün sonra yani 20 Şubat 2008’de Bilişim Şube tarafından imajı alınmış ve sonrasında Terörle Mücadele Şubesi’ne teslim edilmişti. Polis, henüz içeriğini dahi bilmediği, şifresi dahi kırılmamış USB belleğin içindekileri krokileri Asuman Akça’ya sormuştu.
İddianamede bilirkişi olarak atanan Tuncay Beşikçi’nin USB flash bellek üzerinde yaptığı şu çarpıcı değerlendirmeye yer verildi: Dosyalar, EGM TEM Şube veya savcılıktan terör örgütüne sızdırılmış olabilir veya 7 No’lu USB Asuman Akçaya ait olmayabilir. Diğer bir ifadeyle flash bellek emniyet tarafından hazırlanmış olabilir.
KORUMA EKİBİ FETÖ'CÜLERDEN OLUŞUYORDU
Sonrasında ise soruşturmadaki bilgilerle medyaya, “Başbakan Erdoğan’a suikast timi çökertildi” servisi yapıldı. Bu olayla birlikte, Erdoğan’ın koruma ekibi süratle değiştirildi, koruma sayısı arttırıldı. Değişen koruma ekibi FETÖ’cü polislerden oluşuyordu, devam eden süreçte o polisler Başbakanın çalışma ofisine dinleme cihazı yerleştirecekti.
TAHLİYENİN ARDINDAN SUİKAST GİRİŞİMİ
Tutuklanarak cezaevine gönderilen Asuman Akça, 4 yıl sonra 2012 Nisan’ın da adli kontrol kararı ile tahliye edildi. Asuman Akça, 24 Ekim 2012’de örgütün hedefi oldu. Selçuk Aymaz adlı bir DHKP-C’li Asuman Akça’yı evinde başından vurdu. Uzun süre komada kalan Asuman Akça hayata tutunmayı başarırken, gözaltına alınan Selçuk Aymaz, Asuman Akça’nın ölüm emrini Gürkan Türkoğlu’ndan aldığını söyledi.
İddianamede, DHKP-C içine sızan bir başka yardımcı istihbarat elemanı Mesut Aykın’ın da ifadesine yer verilerek, Erdoğan’ın evine ait krokilerin bulunduğu USB belleğin kendisine FETÖ’cü polisler tarafından verildiğini, kendisinin de Asuman Akça’ya yönelik düzenlenecek operasyondan önce Küçükçekmece’deki bir müzikholde, tanımadığı birine teslim ettiğini söyledi.
İDDİANAMEDEKİ TESPİTLER
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede ayrıca şu tespitlere yer verildi:
* FETÖ/PDY örgütünün Emniyet içindeki uzantılarının DHKP-C örgütü ile bağlantılı oldukları
* KAOS Timi DHKP-C örgütüne FETÖ’nün hedefleri doğrultusunda kurduruldu.
*KAOS timinin yaptığı/yapacağı eylemler ile ülkede kargaşa ortamı yaratma hedeflendi.
* Hrant Dink’in öldürülmesiye başlayan 15 Temmuz darbe girişimine kadar uzanan süreçte, topluma ve sosyal yapıya darbenin haklılığını inandırmaya yönelik eylemler yapıldı.
* Bu şekilde organize ettikleri huzursuzluk ortamı ile darbeye müsait ortam oluşturuldu.
13 SANIK
Eski polis şefleri Ali Fuat Yılmazer, Ali Osman Kahya, Halil Karakuzulu, İsmail Aşı, Ferdi Taşkaya, Mehmet Yılmaz, Mustafa Eren, Mustafa Evcil, Serdar Bayraktutan, Ufuk Yıldırım ile Asuman Akça’nın vurulmasında rol alan DHKP-C’li Gürkan Türkoğlu, yardımcı istihbarat elemanı Mesut Aykın ve avukat Süleyman Taşbaş, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede sanık olarak yer alıyor.