'İddianame bile yazılmıyor'

Güncelleme Tarihi:

İddianame bile yazılmıyor
Oluşturulma Tarihi: Mart 02, 2017 23:34

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, dün Uluslararası Basın Enstitüsü (IPI), Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF) gibi önde gelen kuruluşlardan oluşan Uluslararası Basın Özgürlüğü misyonunu kabul etti. CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Türkiye’de basın özgürlüğü ve yaklaşan Anayasa referandumu konularında şu mesajları verdi:

Haberin Devamı

HÜKÜMETİN KONTROLÜNDE
“Türkiye’nin medya özgürlüğü durumu, en kaygı verici alanlardan biri. Bugün Türk medyasının yüzde 90’ı hükümet kontrolü altında. Ama bu da onlara yetmiyor, yüzde 100’ünü kontrol etmek istiyor. Bugün 150’yi aşkın gazetecinin hapiste olması demokrasi açısından çok ciddi bir sorunu teşkil ediyor. Darbe dönemlerinde dahi böyle bir şeyi yaşamadık. Birçok gazeteci aylardır cezaevinde ama niye yattıklarını bile bilmiyorlar çünkü iddianameleri yazılmadı. Savcılar da yazamıyorlar çünkü neyle suçlayacaklarını bilmiyorlar.

Gazetecilerin özgürlüklerini kullanamamaları Türkiye’ye dünyada demokrasisini yitirmiş bir ülke görüntüsü veriyor. 21’inci yüzyılda hükümeti eleştiriyor diye bir gazetecinin hapse atılması, tam bir demokrasi ayıbıdır.

HAPİSTE OLMAZDI
Bağımsız mahkemeler olsaydı bugün bu kadar gazeteci hapiste olmazdı. Yarattıkları baskı ortamı yargının da bağımsız karar almasını önlüyor. Mahkemeler, yargıçlar tutuklama kararı vermezlerse FETÖ’cü olmakla suçlanacakları kaygısından dolayı bağımsız karar veremiyor. Daha da kaygı verici olan bu yaklaşımın yargının bütün kesimlerine sirayet etmesidir. Bu yöndeki en önemli gelişme ise Anayasa Mahkemesi’nin geçmişte vermiş olduğu kararları unutmuş olmasıdır.

20 Temmuz’dan bu yana sivil bir darbe yaşanıyor. Bu süreçte geçmiş darbe dönemlerinde bile görülmeyen şekilde gazeteciler, akademisyenler tutuklandı yüz binlerce bürokrat görevlerinden alındı. Şimdi maalesef bir parti devletiyle karşı karşıyayız. Vatandaşların, sivil toplum kuruluşlarının hayır demesinin yasaklandığı bir süreçteyiz. Ama iktidar ve devlet kuruluşları ‘Evet’ kampanyasına başladılar bile. Zor koşullarda referanduma gidiyoruz ama ‘Hayır’ oyunun çıkmasını sağlayacağız. Hükümet evet demenin serbest olduğu ama hayır demenin suç sayıldığı bir iklim yaratıyor. Tarafsız olması gereken Cumhurbaşkanı, vali, kaymakam, yargı ve devlet kurumları tarafsız değiller.

1789 ÖNCESİNE DÖNERİZ
Demokrasi büyük ölçüde askıya alınmış olur. Bu her şeye bir kişinin kadir olması sonucunu doğurur. Dünyada örneği olmayan bir durumla karşı karşıya kalırız. Parlamentonun kanun yapma tekeli elinden alınıyor. Devletin yapısı ve işleyişi ile ilgili kararlar sadece başkan tarafından alınıyor. Bütün bu açılardan bakıldığında Türkiye, 1789 Fransız Devrimi öncesi koşullarına dönmüş olacak. Türkiye’de yargı bağımsızlığı, 2010 referandumu ile kaybedildi ve AB de o dönemde bu referandum kampanyasına destek verdi. Şimdi onun faturasını ödüyoruz.” 

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!