Iddialı Sapık

Güncelleme Tarihi:

Iddialı Sapık
Oluşturulma Tarihi: Şubat 17, 1999 00:00

Haberin Devamı

Gus Van Sant: ‘‘Drugstore Cowboy’’, ‘‘My Own Private Idaho’’, ‘‘To Die For/Sonsuz İhtiras’’, ‘‘Good Will Hunting /Can Dostum’’ filmlerinin yönetmeni. Bir zamanların bağımsız sinemacısı geçen yıl ‘‘Can Dostum’’la kendini Hollywood'a nihayet kabul ettirdi. Ama bundan böyle Hitchcock'un ‘‘Psycho/Sapık’’ını sahne sahne yeniden çeken adam olarak anılacak. Başarısını kanıtlamış bir sinemacı neden ‘‘Sapık’’ gibi bir klasiği, gerilim türünün en ünlü yönetmeninin en ünlü filmini aynen çekmek ister? Gus Van Sant, yeni bir ‘‘Sapık’’ çevirme fikrinin on yıldır olduğunu, ancak bu fikrin korku sinemasına yönelik yeniden uyanan ilgi dolayısıyla geçen yıl somutluk kazandığını belirtiyor. ‘‘Benim yaptığım, Andy Warhol'un Marilyn'in portrelerini renklendirmesi gibi bir şey’’ diyen yönetmen, müthiş bir saldırıya maruz kalacağını bildiği halde ‘‘Sapık’’ı yeniden yapmaktan memnun. Gus Van Sant, kendini Fransız Premiere dergisine şöyle savunuyor:

Filminiz kime hitap ediyor?

Öncelikle, filmin orijinalini görmemiş olanlara. Hitchcock'un filmi bir hayli eski olduğu için, seyircilerin büyük kısmı görmemiştir.

Filminizi nasıl ele almak gerekiyor?

Benim niyetim, kıyaslamayı da beraberinde getiren yeniden yapım anlayışından uzak durmaktı. Bence ‘‘Sapık’’ daha iyi ya da daha kötü olarak değil, kelimenin gerçek anlamında orijinali olarak görülmeli. Yarışma söz konusu değil. ‘‘Ulysses’’ başka bir dile çevrildiğinde, bu çeviri İngilizce orijinaliyle yarışmaya girmez. ‘‘Sapık’’ da ‘‘Sapık’’ın 99 versiyonu.

Genç seyircinin filmin başını çok ağır bulacağından çekinmediniz mi?

Bu, ne beklediklerine bağlı. Film aslında ağır değil. 80'li yıllarda çıkan korku filmleriyle karşılaştırdığınızda ağır tabii, ‘‘Çığlık’’ bunun tipik bir örneği. Bu filmler gençlere yönelik ve görünüşte hızlı bir ritme sahip. Mesela, ‘‘Ne Yaptığını Biliyorum’’da görüntüler çok hızlı, ama hikâye çok ağır ilerliyor, çünkü aslında pek bir şey olmuyor. ‘‘Sapık’’ın ritmi bence gayet iyi.

Orijinalini görmüş olanlar ya da hikâyeyi bilenler için faydası ne?

‘‘Godot'yu Beklerken’’ gibi klasik bir oyunda neler olduğunu bilmek o kadar önemli değil. Oyunu görmüş ya da okumuş olabilirsiniz, ama Godot'nun gelmeyeceğini bildiğinizi bahane ederek kendinizi seyretmekten mahrum etmezsiniz. Tabii, ne olacağını bilirseniz sürpriz unsuru ortadan kalkar, ama en azından hikâyeye farklı bir açıdan bakabilirsiniz.

Siz neleri değiştirdiniz?

Duş sahnesine, kendimize özgü ayrıntılar ekledik. Bazen orijinalinden çıkarılmış planları ekledik. Mesela Marion Crane'in duşta tepeden çekildiği planı. Mahzendeki kavga da senaryoda vardı, ama orijinalinde görünmüyor, ya çekilmedi ya da montajda kesildi. Bunu da ekledik. Açılış planını Hitchcock helikopterden istiyormuş ama teknik nedenlerden gerçekleştirememiş. Bunu da yaptık.

Anne Heche'e nasıl talimatlar verdiniz?

Oyuncular, orijinal senaryodan hareketle rollerini yorumladılar. Galiba en çok Anne zorluk çekti. Davranışının sebepleri -para çalmak ve sevgilisiyle buluşmak- orijinalinde anlaşılır sebepler çünkü ilişkileri gizli ve o dönemde toplum tarafından kabul edilebilir değil. Para bir çözüm olarak düşünülebilirdi. Mali kaygıları sona erdiği anda, evlenebilirlerdi. Bizim versiyonda, bu inandırıcı değil. Günümüzde böyle bir ilişkinin kabul edilemez bir yanı yok. Anne, farkında olmasalar bile sanki pek birbirine uymayan bir çiftmişler gibi oynuyor. Orta sınıftan saf bir kız. Aklına para çalmayı koyduğunda, hareketinin nasıl sonuçlar yaratabileceğini pek bilmiyor. Hitchcock'un filminde, Marion Crane çok daha güçlüydü. Oysa Anne'ın canlandırdığı kişinin davranışları daha ziyade zayıflık, ya da saflık göstergesi.

Orijinalinde renklere yüklenen simgeler daha bir tezat oluşturuyor: Kız hırsızlık yapmadan önce beyaz sutyen takıyor, hırsızlıktan sonraysa siyah.

Bizim renklerimiz farklı. Önce ten rengi bir sutyeni var, sonraysa yeşil. Bizim için yeşil, siyahın muadili. Filmde yeşil renk hâkim. Kötülüğün rengi.

Anne Heche, orijinal filmdekinin on katı bir miktar çalıyor.

Enflasyonu hesaba kattık, 60'lı yıllardan bu yana on kat artmış olmalı. Bunu da çok düşündük, çünkü rolü için önemliydi. Ona göre büyük bir para olmalıydı.

Destroy All Blondes (Bütün Sarışınları Yoket) adlı bir grupta çaldınız. Bu yüzden mi filmlerinizde hep sarışınları öldürüyorsunuz (Drugstore Cowboy'da Heather Graham, Sonsuz İhtiras'ta Nicole Kidman, Sapık'ta Anne Heche)?

Bunu kasten yapmıyorum. Bir arkadaşımın, Mark Kehoe'nin çektiği fantastik bir filmin adı bu. Bu adı hep sevmişimdir ve grubumuzun adını da böyle koyduk.

John Woo'nun (duş sahnesinde kullanılan) bıçağını nasıl elde ettiniz?

Onunla Nike reklamında çalışan yapımcım sayesinde. Bir gün John Woo'nun evine gitmiş ve bu mutfak bıçağını görmüş; John da filmde kullanmasını rica etmiş.

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!