İçleri kof çıktı

Güncelleme Tarihi:

İçleri kof çıktı
Oluşturulma Tarihi: Temmuz 25, 1997 00:00

Haberin Devamı

Hala içine attığı bazı şeyler olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Demirel, hiçbir şeyi yanlış yapmadığını söyledi. Demirel, ‘‘Yani biz çoğunlukta idik, verdiydin vermediydin, diyenlerin içinin kof olduğu da görülmüştür. Yani kof çıktılar, yani çoğunlukta olmadığı görülmüştür'' dedi.

Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in dört günlük gezisinin son iki gününe katıldım. Yalvaç'ta halkın içinde yürürken çok keyifliydi. Yanına çağırdı: ‘‘Otobüsün üstünden seni görünce, ‘Memleketime gelmiş, aç kalmasın' dedim. Bu yüzden merak ettiğin Cumhuriyet, laiklik ve din istismarcılarına karşı görüşlerimi anlattım. Gıdanı aldın mı?''

Yanıtladım: ‘‘Ankara'da yutkunduğunuzu söylüyordunuz, oysa burada veryansın ettiniz...''

Koluma girip gülmeye başladı: ‘‘Söylecek daha çok şey var. Halk şaşırmasın diye anlattım. ‘Elimden demokratik hükümeti aldılar' diye bağırıyor. Kardeşim, sen istifa etmedin mi? Ben nasıl aldım elinden? İstifa verdin, kabul ettim. Sonrası benim işim. Anayasa var, kurallar var. Allah'tan kork?'' Yüzüme bakarken, ‘Tansu Çiller'in kızgınlığını' hatırlattım: ‘‘Adam istifa etmiş, hükümeti yanındaki birine vermemi istiyor'' dedi. Belediye'ye girdik. Sohbetimiz devam etti. ‘‘Ben burada halkın nabzını tutuyorum'' diye söze girdi ve devam etti:

‘‘Laiklik dinsizlik değil dedim. Halk tuttu. Din istismarcılarına çattım, sevindiler. 'Atatürk'e hakaret ayıptır, nankörlüktür' deyince coştular. Olmaz ki, bin senede bir Atatürk çıkarmış bu millet, ayıptır ona sataşmak...'' Koltuğa yaslanıp, kelimelerin üstüne basa basa konuştu:

‘‘Siyaseti yönetenler sorumluluğunu bilmeli. Bilmeyenlere halk dersini verir, verecektir. Kimler geldi, kimler geçti? Az mı yaşadık? İçine sindir, hazmet.. Türkiye yoluna devam ediyor.''

RUS ELÇİSİNİN OĞLU...

Akşam yemeğinde yine beraberdik. Ayrılırken, ‘‘Sabah seni helikopterle Antalya'ya götüreceğim, erken kalk'' dedi. Ertesi sabah Demirel'in helikopteri ile Antalya'ya hareket ettik. Kardeşi Şevket Demirel de yanımızdaydı. Helikopter tepelerin üzerinden süzülürken, Demirel, durup dinlenmeden anlatıyordu. Konu bir noktada yine geldi, siyasete takıldı. Cumhurbaşkanı, ‘‘Hâlâ içime attığım şeyler var'' dedi ve insanda sabrın sınırlarına işaret eden şu öyküyü anlattı:

‘‘Ahmet Vefik Paşa Bulgar kökenli ama çok büyük bir yönetici. Sürekli Rus sefirine sövermiş. Abdülhamid çağırıp uyarmış, 'Yapma böyle, adam alınıyor' demiş. Susmuş. Aradan aylar geçmiş, Rus sefiri bir resepsiyon vermiş. Paşa kapıda, 'Neyin şenliği bu?' diye sormuş. Sefir, 'Oğlum oldu' demiş. Paşa, 'Eşin nerde?' demiş, Sefir Rusya'da olduğunu söylemiş. 'Kaç yıldan beri?' diye sormuş, 'İki yıldan beri' demiş Sefir. 'Peki sen Rusya'ya hiç gittin mi?'' demiş, 'Hayır' cevabını alınca, 'Hadi şimdi sövme de dur bakalım' deyip basmış küfürü...''

‘‘Sizi eleştirenlere mesajınız var mı?'' diye soruyorum. Yanıtı çok sert oluyor: ‘‘Bana yönelik eleştirilerin bir anlamı yok. Ben anayasal Cumhurbaşkanıyım. Neyi yanlış yaptığımı söyleyemedikten sonra ötesini boşverin. Ben hiçbirşeyi yanlış yapmadım. Yaptığım her şey doğru ve yasaya da uygundur. Hadiseler de beni zaten teyid etmiştir. Yani biz çoğunlukta idik, verdiydin vermediydin, diyenlerin içinin kof olduğu da görülmüştür. Yani kof çıktılar, yani çoğunlukta olmadığı görülmüştür.''

İrtica Müslümanlık değildir Din istismarı üzerinde çok durmanızın özel nedeni var mı?

Devlet, din ve demokrasi üçgeni ahenk içinde olmalıdır. Din ile devlet işleri ayrıldı. Ama aradaki ilişkinin tanzimi zaman aldı. Din asla istismar edilmemelidir.

Neden birdenbire ortaya çıktı bu istismarcılık?

Üstü örtülüydü, demokrasi örtüyü kaldırdı. Onun altı vardı. Din düşmanı değil laiklik. Devlet müslümanlara karşı olur mu? Devlet, dinin istismarına hassas. Bu da irticadır. İrtica müslümanlık değildir.

Nasıl koruyacak?

Oruç tutana, hacca gidene, zekat verene, namaz kılana karışan var mı? Aksine, bunlar teminat altında. Camiler beş vakit açık. Bunlara karışan yok, itirazımız camiye siyasetin sokulmasınadır.

Millete mesajınız nedir:

Milletime mesajımı tek cümlede topluyorum; Cumhuriyete, laikliğe, din ve vicdan hürriyetine, ülkenin bölünmez bütünlüğüne iyi sahip olun. Bunlar biribirine aykırı şeyler değil, hepsine birden sahip olun.

Uçak alın dedim beni dinlemediler

Demirel Antalya'ya uçarken, yanan yerleri içi yanarak inceliyordu. Duyduğu üzüntüyü daha fazla gizleyemedi ve Refahyol'a dokundurdu: ‘‘Geçen yıl söndürme uçaklarından 10 tane alın dedim. Dinlemediler.''

Haberle ilgili daha fazlası:

BAKMADAN GEÇME!