Güncelleme Tarihi:
Kışın kapıya dayandığı şu günlerde içinizi ısıtacak film önerileri…
AMELIE
Bu Fransız komedisi bizi genç ve özel bir kadınla tanışmaya davet ediyor; her daim hayat dolu, yaşama sevgi dolu gözlerle tanıklık eden ve sahip olduğu özel ışıltıyı her anında yanında taşıyan Amelie’nin hikayesine... Anne ve babasını kaybetmiş olan Amelie, kendini başkalarının hayatlarını tamir etmeye, onları mutlu kılmaya adamıştır; bu adanmışlığı fark ettirmeden, bu durumdan bihaber olan insanların hayatlarını kolaylaştırmaya yönelik yapmaktadır. Peki başkalarının mutluluğu için çabalayan Amelie, yalnızlığının farkına vardığı an kendi mutluluğu için de çabalamaya başlayacak mıdır?
CESARETİN VAR MI AŞKA / JEUX D'ENFANTS
Birbirlerinin en iyi arkadaşları olan Julien ve Sophie, çocukken başladıkları tuhaf oyunu, yetişkinlik dönemlerinde de sürdürürler. Korkusuzluk içeren bir tür yarışmadır bu oyun. Cüretkar hünerlerini ortaya koyarak birbirlerini yenmeye çalışırlar. Sophie’nin Polonya kökenli olduğu için ırk ayrımı yapan çocuklarca tacizi ve Julien’in hasta annesi ve sorunlu babası nedeni ile yaşadıkları, her ikisini birbirlerine daha da fazla yakınlaştırır. Bu oyun aracılığı ile sık sık birbirlerinin acılarını dindirmek için çaba sarf ederler. Ancak bir açıdan bu oyun, onların birbirleri için yaratılmış olma ihtimalleri gerçeğini savuşturuyor da olabilir.
PİYANİST
Erika Kohut, fazlasıyla idealist, otoriter ve saygıdeğer kişiliğiyle tanınan bir öğretmendir. Tüm bu sıradan karakterinin yanısıra Erika, cinsel arzularına gömülü gizli dünyasında bastıramadığı ikincil kişiliğini de sürdürmektedir. Vakit buldukça porno film sinemalarına gitmekte, parkta gizlice sevişen çiftleri saklanarak izlemekte ve kendi arzularını tatmin etmeye çabalamaktadır. Öğrencilerinden bir tanesi kendisine yoğun bir ilgi duymaktadır. Bu ilgi Erika'nın kapalı kişiliğinin açılmasında önemli bir rol oynayacaktır.
SÜRÜCÜ / DRIVE
Hollywood'da dublörlük yapan ve keskin araba kullanabildiği için geceleri de soygunlara katılan bir araba sürücüsünün (Gosling) yaşamını merkeze alıyor...
Sürücünün yasa dışı hayatı, güzel komşusu Irene'nin (Mulligan) hapisteki kocasına yardım etmeyi kabul etmesiyle daha da tehlikeli bir hale bürünür. Zira bir anda kendisini Los Angeles'ın en tehlikeli adamlarının hedef listesinde bulur. Şimdi hem kendi hayatını, hem Irene ve oğlununkini kurtarmak için yapacağı tek şey en iyi bildiği şekilde sadece araba sürmektir.
AŞK TESADÜFLERİ SEVER
Aşk Tesadüfleri Sever'; çocuklukları ve gençliklerinde yolları Ankara'da kesişen ve 2010 yılında İstanbul'da tekrar karşılaşan Özgür ve Deniz'in kendilerini engellerle dolu bir aşk macerası içinde buldukları hayatlarına odaklanıyor...
Hem geriye dönüşlerle ikilinin geçmiş hayatlarını izlerken, hem de bir yandan Türkiye’nin 70’li, 80’li, 90’lı ve 2000’li yıllarında gezerek, dönemin unutulmaya yüz tutmuş popüler kültür öğeleri, müzikleri, yaşam biçimleri filmin nostaljik yönünü tamamlıyor.
İNCİR REÇELİ
Televizyon için skeç programları yazarak hayatını kazanan Metin’in en büyük isteği, yazdığı senaryolardan birinin filme çekilmesidir. Fakat senaryoları sürekli yapımcılar tarafından geri çevrilen Metin, yine böyle bir olayın akşamında gittiği barda Duygu ile tanışır. Metin zil zurna sarhoş olan bu kıza evini açar, fakat ertesi sabah uyandığında kısacık bir not bırakan Duygu çoktan evi terk etmiştir.
Aradan zaman geçer, Metin yine aynı barda Duygu ile karşılaşır. Duygu yine Metin’e misafir olur. Bu günden sonra Duygu sık sık Metin’de kalır. Metin adı dışında hakkında hiçbir şey bilmediği bu kıza aşık olmuştur. Duygu istediği zaman gelip Metin’de kalmakta, çoğu zaman da haber bile vermeden sadece notlar bırakarak ortadan kaybolmaktadır. Metin telefon numarasını bile bilmediği Duygu’nun hayatındaki sırrı merak eder ve bir gün onu takip eder. Bu takibin sonunda öğrendikleri, “ölümsüz” bir metropol aşkının ve dünyayı değiştirme çabasının başlangıcı olacaktır.
KASIMDA AŞK BAŞKADIR
Nelson Moss, tüm hayatı işi olan, işkolik bir adamdır. Bir gün ehliyet almak üzere girdiği bir sınavda Sara isimli deli-dolu bir kızla tanışır. Sara, Nelson'dan en azından bir ay boyunca onunla yaşamasını ister. Nelson, teklifi kabul edecektir. Kısa sürede aynı eve taşınan iki insan, yine kısa sürede birbirlerine aşık olacaklardır. Sara, hayatında ilk kez birisine aşık olmuştur. Nelson'ın bilmediği ise aşık olduğu Sara'nın kanser olduğudur. İki insan, ölümle hayatın girdabına beraber tutulmuşlardır.
ELVEDA LENIN / GOOD BYE LENIN
1989 yılında, Doğu Almanya’da yaşayan Alex’in annesi aniden komaya girer. Komada kaldığı sekiz ay boyunca dünya politik düzeninde hiç beklenmedik gelişmeler olur. Komunist Parti’nin en sıkı savunucularından ve aktif destekçilerinden biri olan Christiane, sekiz ay sonra uyandığında artık yaşadığı dünya sandığından çok farklıdır.
Berlin Duvarı yıkılmış; kapitalizm, Doğu Almanya’da kendisini göstermeye başlamıştır. Alex, annesinin zaten hassas olan sağlığını düşünerek bu gerçekleri ondan saklamaya karar verir! Ama bu hiç de kolay olmayacaktır. Değişimin rüzgarları, sadece sokaklarda değil, evlerin içinde de esmeye başlamışken annesini tüm bu gerçeklerden koruyabilmek için içlerinde sadece kendilerinin olduğu, gerçek üstü masalsı bir dünya kurar.
TIFFANY'DE KAHVALTI / BREAKFAST AT TIFFANY'S
New York Sosyetesinin renkli simalarından Holly, yan dairesine taşınan genç bir adama ilgi duymaya başlar. Holly aslında canı istediği ehr erkeği kendisine aşık edebilen bir kadındır. Gönlünce geçirdiği gecelerin sabahında mücevher dükkanı Tiffany vitrini önünde kahvaltısını yapar. Bu hep böyle yaşanır. Yalnız bir sabah işte bu genç adam Paul Varjak ortaya çıkar ve bu kez bir duygusallık oturuverir Holly’nin gündemine. Bu zamanla platonik bir aşka dönüşür.
YAĞMUR ALTINDA / SINGIN IN THE RAIN
Don Lockwood, kendi yeteneklerini günden güne bileyerek geldiği bu son noktada, nihayet beyazperdenin en çok aranan ve en çok parıldayan yıldızlarından biri haline gelmiştir. Ulaştığı noktada yeri sağlam olan bu ünlü şahsiyetin güvenini kıracak kişi ise aktörleri birer birer reddedecek olan Kathy Selden olacaktır. Don, kendisine yapılanların üstesinden gelir gelmez Kathy’ye aşık olacaktır. Ancak öte yandan da seksi ve bencil Lina Lamont, Don’u kendisi için istemektedir.
YAĞMURDAN ÖNCE / BEFORE THE RAIN
Londra ve Makedonya sınırlarının genişliğini kapsayan bir çizgide, üç farklı bölümün anlatıldığı filmde, birbirinden bağımsız insanların nasıl birbirlerini tamamladıkları anlatılıyor.
Filmin ilk bölümü olan 'kelimeler', ortodoks bir rahip, cinayet faili bir müslüman ve arnavut bir kızın hikayesi anlatılıyor. 'Yüzler' bölümünde bir kadının aşk ikilemi, 'resimler' bölümünde ise Makedonya'nın dönüşümü ele alınıyor.
KÜÇÜK BEYAZ YALANLAR
Bir restoran işleten ama yaşlandıkça iyice cimri ve aksi bir adam olan Max ve eşi Vero, her yıl yakın arkadaş grubunu kendi yazlıklarına çağırarak tatil açılışını hep beraber yapmayı adet edinmişlerdir. Fakat bu sefer Paris’ten ayrılmaya hazırlandıkları gün, dostları Ludo motorsikletiyle ağır bir trafik kazası geçirince, tatile çıkıp çıkmamak konusunda hepsi fikir ayrılığına düşerler. Yoğun bakımda yatan Ludo için ellerinden bir şey gelmediğine karar verince yazlığa doğru yola çıkarlar ama her birinin içinde ayrı bir huzursuzluk vardır.
Zira her birinin kendisine sakladığı ve dürüst davranmadığı bazı sırlar, Ludo'nun başına gelenler ile şu yüzüne çıkar. Normal ve mutlu bir evliliği olan Vincent, yıllardır dost olduğu Max'e yakın ilgi duymaya başladığını itiraf eder; grubun en sağlam kadını gibi görünen Marie, Ludo'nun eski sevgilisidir ve onu hastanede bıraktığı için vicdan azabı çeker; eğlence düşkünü ve umarsız bir adam olan Eric, sevgilisi Lea'yı aldatmaktadır; Antoine ise evlenmek üzere olan eski sevgilisini takıntı haline getirmiştir. Bu tatil her biri için dostluklarının ve bağlarının sınandığı bir sınav olurken, herkesin kendisine çıkartacağı tecrübe de farklı olacaktır...
HARRY SALLY'LE TANIŞINCA / WHEN HARRY MET SALLY
Bir yolculuk sırasında karşılaşıp tanışan Harry ve Sally isimli iki genç sohbetleri esnasında aynı üniversiteden mezun olduklarını, ancak daha önce hiç karşılaşmadıklarını fark ederler. Bu keyifli sohbet sırasında konu ikili ilişkilere gelir ve iki karşı cinsin arkadaş olup olamayacağı üzerine uzun uzun tartışırlar. Sonuç ise arkadaş olamadıkları yönündedir. New York'a vardıklarında ayrılırlar ve ikisi de ayrı ayrı kendi hayatlarını yaşamaya devam ederler. Ta ki kader yollarını tekrar birleştirene dek...
JACK’İN KAYIK GEZİNTİSİ / JACK GOES BOATING
New York sokaklarında aşkı ve kendilerini arayan iki çiftin ihanet ve dostlukla örülü öyküsünü anlatıyor. Bir tiyatro oyunundan uyarlanan Jack’in Kayık Gezintisi başrolünde, sahnede de olduğu gibi limuzin şoförü Jack rolünde Hoffman yer alıyor. Jack, yeni tanıştığı Connie’yle hem özgüvenini hem de yaşama arzusunu yeniden kazanmıştır. Connie sayesinde yemek yapmayı öğrenmeye karar vermiş, işini değiştirmeyi düşünmüş, hatta gölde kayıkla gezmek için yüzme dersleri bile almaya başlamıştır. Ne var ki, Connie’yle Jack yakınlaşırken dostları Clyde ve Lucy’nin evliliği kötüye gitmektedir.
GECE YARISI ÖPÜCÜĞÜ/ IN SEARCH OF A MIDNIGHT KISS
29 yaşındaki Wilson, Los Angeles'a yeni taşınmış, hayattan bir beklentisi kalmamış, geleceğe yönelik bir planı olmayan yalnız bir adamdır. Yeni yıl arifesine geldiğinde geçen sene yaşadığı kötü olayları yok saymaya karar veren Wilson'ın sıkıcı hayatı en yakın arkadaşı, son dönemlerde moda olan tanışma ve arkadaşlık sitelerinden birine Wilson'ın ilanını verince değişmeye başlayacaktır.
Yılbaşı gecesi saat 12'yi vurduğunda, doğru adamı bulmaya kararlı Vivian'ın telefonuyla, Vivian ile Wilson arasında yılın ilk gününde farklı bir ilişki başlar. Los Angeles sokaklarında beraber geçirdikleri o tek günde hüzünlü ve komik olaylar yaşayacaklardır.
SİL BAŞTAN
İki yıl boyunca beraber olduğu sevgilisinden oldukça şaşırtıcı bir haber alan Joel Barish, bir teknolojik deneye katılan sevgilisine ilişkilerini tamamen hafızasından silinmeden hatırlatmaya çalışmaktadır. Yani Barish’in kim olduğunu bile hatırlamamaktadır. Bu gelişme üzerine küplere binen adam, aynı prosedürü kendi üzerinde de gerçekleştirmek ister.
Film, adamın hafızaları silinirken, yaşanılan ilişkiyi gözler önüne serer. Adam da bir kez daha oldukça iyi başlayan ve sonradan tadı kaçan ilişkiyi izler. Fakat zaman geçtikçe ve sıra yaşanılan güzel şeylere gelince, üzerindeki müdaheleyi durdurmak ister. Pişman olmuştur!
SERSERİ AŞIKLAR / A BOUT DE SOUFFLE RESTLESS SENİN İÇİN
Michel Poiccard Marsilya’da bir otomobil çalar ve yolda bir polis öldürür. Paris’te Champs Elysées’de New York Herald Tribune gazetesi için stajyerlik yapan genç Amerikalı Patricia’yı bulur. Daha önce bir kaç gece birlikte olmuşlardır.
Bir yandan Michel polis tarafından aranırken eski arkadaşlarıyla buluşup Roma’ya gidecek parayı almaya elde etmeye çabalar. Bu arada Patricia’yı da yanında götürmek ister. Patricia Michel’in cazibesine karşı koymakta güçlük çeker, duygularından emin olamaz.
Sonunda Patricia ile birlikte kaçak hayatına başladıklarında kız onu polise gammazlar. Michel Montparnasse’da bir sokakta vurulur.
BENİM ADIM AŞK / I AM LOVE
İtalya'da tekstil işiyle uğraşan zengin bir ailenin trajik öyküsünü anlatıyor. Ailenin hasta büyükbabası işi oğlunun ve torununa bıraktığını ilan eder. Evin Rus asıllı gelini Emma hem kocasının ve oğlunun iş seyahatleri hem de kızının evi terk etmesi yüzünden kendini yalnız hisseder. Aşkı Antonio ile tanışan Emma kendini yeni bir dünyada bulur...
AŞK VE KÜLLER / BLUE VALENTİNE
Dean ve Cindy’nin evlilikleri büyük bir başarısızlığa uğramıştır. Hayatlarının bu trajik sürecinde çift, gençlik yıllarına ve birbirlerine aşık oldukları zamanları hatırlamaya çalışırlar.
Film zıt kavramları karşı karşıya getiriyor. Sevgi nefrete, geçmiş günümüze, hayal gerçeğe, gençlik yaşlılığa, erkek kadına karşı geliyor.
NOTDEFTERİ / NOTEBOOK
Yaşlılar için yapılmış bir bakımevinde yaşayan ve çevresindekiler tarafından 'Duke' diye çağırılan ihtiyar adam sararmış defterinde yazılı olan bir aşk hikayesini okumaya başlar. Hikaye 1940 yılında başlar. Güney Carolina'da yer alan Seabrook Adası'na Allie Hamilton isimli 17 yaşında bir genç kız gelir. Ailesiyle birlikte tatile gelen Allie, burada yaşayan Noah isimli bir gençle yakınlaşmaya başlar. Aralarındaki sınıfsal ve ekonomik farklılıklara rağmen birbirlerine duydukları hissi engellemez, doyasıya yaşamaya başlarlar. Ancak onları bekleyen ayrılık 2. Dünya Savaşı'nın kızışmasıyla birlikte gelmek üzeredir.
AŞK ŞİMDİ / NOW IS GOOD
Tessa, lösemi hastalığına yakalanmış, gördüğü dört yıllık kemoterapi tedavisinin ardından doktorlar tarafından iyileşemeyeceği yönünde teşhis konulmuş gencecik bir kadındır. Ölümü kabullenen çaresiz Tessa son günlerini hastanede tedavi olarak ya da acı çekerek geçirmeyi istemez. Bu süreci sevdikleriyle birlikte olabileceği hayat dolu anlarla değerlendirmeye karar veren genç kadın ölmeden önce yapmak istediklerini sıraladığı bir liste hazırlamaya koyulur.
UMUT IŞIĞIM / SILVER LININGS PLAYBOOK
Eski bir tarih öğretmeni olan Pat Salitano (Bradley Cooper), yaşamında değer verdiği her şeyi bir günde yitirmiş bir adamdır. yaşadığı ciddi bir travma sonrası patlar ve ardından mahkeme kararı ile 8 ay rehabilitasyon merkezinde tedavi görür. Çıktıktan sonra hayatını düzene koymak şartıyla ailesinin evine geri yerleşen Pat'in yegane amacı düzgün bir adam olup, işini geri almak ve karısı Vicky'yi bu sayede geri kazanmaktır.
Fakat durum Pat için sandığından daha zor olacaktır. Bir yemekte, aile dostu Tiffany ile karşılaşan Pat, genç kadınla eski eşine ulaşmak amacıyla yakınlaşır. Bir 'iyilik' karşılığı Pat'e yardım teklif eden Tiffany, her ikisi içinde umut ışığı olacak yeni bir kapı açacaktır...
SADECE AŞK / LOVE IS ALL YOU NEED
Kanser olduğunu öğreninceye kadar sıradan bir hayat süren İda kuafördür. Kanser tedavisi sırasında saçlarını kaybeder ve sonrasında kocasının bir başkasıyla ilişkisi olduğunu öğrenir. Tüm bunlardan uzakta farklı bir dünyada kızının düğünü için yaptığı İtalya yolculuğunda karısının ölümü yüzünden hala tüm dünyayı suçlayan dul bir adamla tanışır. Çocuklarının vesilesiyle birbiriyle tanışan ikiliyi tahmin edemeyecekleri maceralar beklemektedir.
KÜÇÜK GÜN IŞIĞIM / LITTLE MISS SUNSHINE
Hoover ailesi, uzaktan bakılırsa oldukça sıradan ve modern bir Amerikan ailesidir. Ancak birbirlerine taban tabana zıt üyeleriyle ve çatışmalarıyla aslında hiç de öyle değildir. Küçük, akıllı ancak şişman kızları Olive'in tüm hayali ülkenin öteki yakasında düzenlenecek bir güzellik yarışmasına katılmaktır. Eski bir minibüse atlayarak yola çıkan aile, bu yolda bir aile olmanın ne demek olduğunu yeniden keşfedecektir.
AŞK /AMOUR
80'lerinde emekli ve eğitimli iki müzik öğretmeni olan Georges ve Anne, ilerlemiş yaşlarına rağmen geride kalan ömürlerini huzur ve mutluluk içerisinde geçiren bir çifttir. Ayrıca kendileri gibi müzisyen olan kızları Eva Avrupa'da onlarda uzakta ailesiyle yaşamaktadır.
Yaşlı çiftin sakin hayatı bir gün Anne'nin kriz geçirip, boyundan aşağısının felç olması ile altüst olur. Georges sevgili karısına elinden geldiğince iyi bakar ama onun da yapabilecekleri sınırlıdır. Üstelik Anne'nin durumu git gide kötüleşmektedir. Georges çareyi en sonunda iki ayrı hemşire tutmakta bulur. Şimdi onca yıla yayılmış olan evlilikleri, bir kez daha bağlılık sınavı verecektir.
HAYALİMDEKİ AŞK /RUBY SPARKS
Calvin genç yaşında büyük başarı elde etmiş ama hızlı yükselen kariyerinde şimdi duraklama evresine giren bir yazardır; sanki ilhamı tutulmuştur. Bu durumla başa çıkmak içinse ilginç bir yol dener. Kendini yeni bir romansın içine sokmaya karar verir ve kendisini seveceğini düşündüğü bir dişi karakter yaratır ve adını Ruby koyar. Fakat bir hafta sonra Ruby kanlı canlı salondaki kanepede oturuyordur. Calvin kelimelerinin nefes alan bir canlıya dönüştüğünü görünce ne yapacağını şaşırır...
KÖPRÜDEKİ KIZ /GIRL ON THE BRIDGE
Seine nehrinden sarkmakta olan bir kızın gözlerinden yılların acısı akmaktadır. Hiçbir yerden gelen bir adamın uzaktan gördüğü bu kıza karşı bir ilgisi oluşmuştur. Adam ‘bıçak atıcı’ olan Gabor’dur ve şovu için canlı bir hedef arıyordur. Hayata dair hiçbir umudu kalmamış olan kız adamın teklifini kabul edecektir. Birlikte ölüm ve yaşamı birlikte tanımlayacakları bir turneye çıkacaklardır.
ROMA'YA SEVGİLERLE
Amerikalı tanınmış mimar John, gençliğinin kenti olan Roma’da tatildedir. Gençliğinin sokaklarında gezerken, henüz genç bir adam olan Jack ile karşılaşır. Jack'in ise başında sevgilisi Sally’nin güzel ve belalı arkadaşı olan Monica derdi vardır. Jack Monica’ya gitgide aşık olurken, Jack'de onda kendi gençliğini görür...
PARİS'TE BİR GECE YARISI
Sonbaharda evlenecek olan Amerikalı nişanlı çift Gil ve Inez, Inez'in babasının iş gereği Paris'e gelmesini fırsat bilip, küçük bir tatil için bu gözde Avrupa şehrinin yolunu tutarlar. Başta her şey eğlence dolu bir Avrupa kentini gezmekten ibaretken, özellikle damat adayın Gil'in Paris caddelerinde gece yarısı yaşadığı gerçek üstü maceralar sadece onun değil tüm ailenin hayatını değiştirecektir...
Zira bu genç adam, Paris’e büyük bir aşk beslemeye başlar ve edebiyatçı kimliği ve tutkusu pekişir...
BARSELONA BARSELONA
Amerikalı Vicky ve Cristina, İspanya'da geçirecekleri bir yaz tatilinde, karşılarına çıkan gizemli bir İspanyol sanatçıdan etkileneceklerdir. Gösterişli sanatçı ve onun güzel fakat "arıza" eski eşi ile tehlikeli sularda yüzeceklerdir. Vicky evlenmek üzere olan ancak muhafazakar ve tutucu bir kadındır. Cristina ise cinsel maceralara meraklı, zihni açık, özgür ruhlu bir kadındır. Kaderleri kesişen üç insan arasında doğan yasak aşk ilişkisi kaotik sonuçlar doğuracaktır.
MARILYN İLE BİR HAFTA / MY WEEK WITH MARILYN
1956 yılının yazında, 23 yaşında genç bir delikanlı olan Colin Clark (Eddie Redmayne), Oxford'da okuduğu bölümü terk ederek, sinema sektörüne girer ve kendisini o sırada çekimlerine başlanan 'The Prince and the Showgirl adlı filmin setinde, en alt kademedeki asistanlardan biri olarak bulur.
Sir Laurence Olivier, efsanevi yıldız Marilyn Monroe ve o dönem yeni evlendiği kocası, İngiliz tiyatro oyun yazarı Aurthur Miller'ı merkezine alan film, asistan Colin'in gözünden Monroe'nun İngiltere'de geçen bir haftasını anlatıyor. Miller İngiltere'den bir süre ayrılmak zorunda kaldığında genç asistana da, Hollywood'a dönmeden önce güzel aktristi İngiliz sosyetesi ile tanıştırmak, gezdirmek ve eğlendirmek görevi düşüyor.
ŞANSA BAK
Radyo programları için metin yazarlığı yapan 27 yaşındaki Adam, nadir görülen omurga kanserine yakalanmıştır. En iyi dostunun, annesinin ve kanserle mücadele derneğindeki terapistinin yardımlarıyla, Adam hayattaki en değerli şeyleri yeniden keşfedecektir...
LIKE CRAZY
Aslen İngiltereli bir üniversite öğrencisi olan Anna, eğitim için geldiği Amerika'da kendisi gibi öğrenci olan Jacob'a aşık olur. Aşklarını doyasıya yaşarken, Anna'nın Amerika'da kalacağı yasal süreci aşarlar ve Anna vizesi dolan bir kaçak olarak sınır dışı edilir.
Birbirlerini çılgıncasına seven çifti ülkelerin sınırları ya da kuralları ayıramayacaktır. Aşklarını uzak mesafeden sürdürmeyen çalışan Anna ve Jacob, birbirlerini 'deli gibi' özler, ister ve sever...
BİSİKLETLİ ÇOCUK / THE KID WITH A BIKE
Babasının bir yetimhaneye terk ettiği 12 yaşlarındaki Cyril'in hayatta tek bir amacı vardır, o da ne pahasına olursa olsun babasını bulmak. Babasını ararken tesadüfen kuaför salonu işleten Samantha ile tanışan Cyril, ondan koruyucu annesi olmasını ister. Babasına olan öfkesini Samantha ile geçirdiği hafta sonlarında, kadının ona duyduğu sevgiyle dizginlemeye çalışan Cyril'in başı banliyö hayatıyla da derde girecektir...
KAZANMA SANATI / MONEYBALL
'Oakland A' beysbol takımının başındaki isim olan Billy Beane, kısıtlı bir bütçe ile resmen yoktan bir takım var ederek zengin kulüplere meydan okuyor. Fakat bunu yaparken de beysbol sporunun temel inançlarını baştan aşağıya sarsıyor. Onun yöntemleri kabul görmese, hatta delilik diye nitelendirilse de, Beane inancını ve azmini yitirmeden bildiği yönde ilerlemeye devam ediyor...
ÇILGIN APTAL AŞK / CRAZY, STUPID, LOVE
Dışarıdan bakıldığında Cal Weaver'ın kusursuz bir hayatı vardır: mükemmel bir işe, harika bir eve sahiptir ve gençlik aşkı karısı olmuş, ona sevimli çocuklar vermiştir. Fakat Cal'in gördüğü Amerikan rüyasından karısı Emily'nin onu aldattığını ve dahası ayrılmak istediğini öğrenerek uyanır.
Artık 40'ında yalnız bir adam olan Cal çapkınlıkta ve flörtleşmekte genç Jacob, o kadar iyi değildir. Bir barda tanıştığı Jacob'ta gerçekten şeytan tüyü vardır ve Cal'a bekar bir hayat sürdürmenin püf noktalarını bu adam öğretecektir. Bir yandan da ergenliğe giren çocuklarıyla ilişkisini dengelemeye çalışan Cal kendini bir aşk üçgenini çözmeye çalışırken bulur.