Oluşturulma Tarihi: Haziran 20, 2008 00:00
Türkiye’nin 5 yıl boyunca uyguladığı ekonomik programın temelini atan UNDP Başkanı Kemal Derviş, ABD kaynaklı finansal krize karşın dünya ekonomisinde ciddi yavaşlama belirtisi görmediğini söyledi. Derviş, dünyada ’biraz enflasyon yükselmesine’ izin verilmesi gerektiğini vurguladı.
TÜRK Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (TÜSİAD) geniş katılımlı olarak planladığı Yüksek İstişare Konseyi (YİK) toplantısına katılımı "yeni bir siyasi oluşum mu doğuyor" sorularına yol açan Kemal Derviş, siyaset değil, ekonomi konuşmayı tercih etti. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Başkanı Derviş, dünyada ciddi bir ekonomik yavaşlama beklemediğini, Türkiye’nin de böyle bir bahaneye sığınamayacağını vurguladı.
Yavaşlama atlatılacak
Türkiye’de kriz sonrasında devreye alınan ekonomik programın mimarı olarak görülen Kemal Derviş, şu değerlendirmeyi yaptı: "Batıda bir yavaşlama var. Ama dünya ekonomisinde ciddi bir yavaşlamanın belirtilerini ben görmüyorum. Ben bu konuda biraz daha iyimserim. Geçmişe baktığımızda aslında bu finans krizlerinin sanıldığından daha kısa bir süre içinde atlatıldığını gördük. Nisan ayından bu yana reel ekonomide beklenen ciddi çöküşler gerçekleşmedi. Yavaşlama olacak ama bu atlatılacak. Küresel ekonomide hızlanan büyüme trendine yeniden girilecek."
Finansal krizle ilgili değil
Türkiye’nin ise 2002-2006 arasında "olağanüstü" bir dönem yaşadığını söyleyen Derviş, ancak yakalanan ivmenin sürdürülemediğini kaydetti. Kriz sonrası yakalanan başarının ardından başlayan yavaşlama sürecinin ne kadarının küresel, ne kadarının iç dinamiklerden kaynaklandığı sorusunu ele alan Derviş, şöyle konuştu: "Yüzde 22’lerde tıkanan bir yatırım oranı ile bu performansı devam ettirmek mümkün değil. Ve bu dünyadaki finansal krizle hiç ilgili değil. Yani ’dünyada finansal kriz var ama biz o yüzden yüzde 4 büyüyeceğiz’ bence böyle bir mantığı yürütmek doğru değil."
Enflasyona izin verin
Konuşmasında emtia fiyatlarındaki artışa da değinen Derviş, burada daha ciddi, daha kalıcı bir durum olduğunu söyledi ve şu saptamalarda bulundu: "Emtia fiyatları üzerinde ABD’deki düşük faiz politikası bazı yatırım araçlarının çökmüş olması gibi nedenlerle bir köpük, spekülasyon payı bulunuyor. Belki fiyatlar 20-30 dolar düşecektir ama eski düşük seviyesine inmeyecektir. Merkez bankalarının bu süreci çok iyi yönetmesi gerekli. Bir ölçüde bu emtia ve enerji fiyatlarını yükselmesine müsaade eden bir para politikasına ihtiyaç var. Yoksa aşırı tutucu bir para politikası takip edilmiş olur. Dolayısıyla enflasyonun geçici olarak yükselmesine makul ölçüler içinde dünyada merkez bankaları müsaade etmek durumunda. Ancak burada ölçüyü kaçırırlarsa para politikasını fazla gevşetirlerse o zaman emtia fiyatlarından gelen enflasyonist baskı kalıcı enflasyonist beklentilere yol açar ve yeniden enflasyonist bir sürecin başlamasına neden olur. Merkez bankaları bu iki tehlikeli arasında en doğru orta yolu bulmak durumunda."
En az yüzde 25 tasarruf etmeliyiz
UZUN vadeli büyüme için tasarrufun önemini vurgulayan Kemal Derviş, bunu şöyle anlattı: "Türkiye yüzde 17-18 olan tasarruf oranını nasıl yüzde 27-28’e çıkaracak? Olsun demekle olmaz ama kimse enflasyonun düşeceğine de inanmıyordu. Ben ’hedefimiz yüzde 35 diyordum, işadamları ’inşallah’ diyorlardı, gülümsüyorlardı. . Bugün enflasyonu tartışıyoruz ama 8 mi, 10 mu diye tartışıyoruz. Bu ciddi bir başarıdır. Şimdi en az yüzde 25 tasarruf etmemiz gerektiğini de birbirimize anlatmamız lazım. Yüzde 7-8 büyüme yakalamak için başka yolu yok."
Kemal Derviş’in verdiği mesajlar
Dünyada ciddi bir ekonomik yavaşlama beklemiyorum, Türkiye de böyle bir bahaneye sığınamaz.
Yavaşlama olacak ama bu atlatılacak. Küresel ekonomide hızlanan büyüme trendine yeniden girilecek.
Bir ölçüde emtia ve enerji fiyatlarını yükselmesine müsaade eden bir para politikasına ihtiyaç var.
Türkiye konumunu muhafaza etmek için yüzde 7 hatta 8’e yaklaşan bir büyümeyi yakalamalı.
Performansın devamı için yüzde 7-8 büyüme lazım
KEMAL Derviş, 90’lardan sonra yüzde 8’in üzerine büyüme gösteren Hindistan’ı örnek olarak gösterirken, bu ülkenin kendi iç dinamikleriyle büyüdüğünü, buna karşın Türkiye’deki tasarruf eksikliği bulunduğuna dikkat çekti. "Türkiye 2002-2006 döneminde yakaladığı performansı sürdürmek istiyorsa yatırım oranını mutlaka artırmalı" diyen Derviş, sözlerine şöyle devam etti: "Türkiye, konumunu muhafaza etmek istiyorsa yüzde 7 hatta 8’e yaklaşan bir büyümeyi yakalamalı. Bu büyüme sayesinde istihdam, yoksulluk sorunlarının çözülebilir. Bu sayede istihdam artışında yüzde 2.5’i yakalamak mümkün olur. i."
Başkanlar gelmedi ama Derviş sendikaları kutladı
TÜSİAD YİK toplantısında işçi sendikalarının başkanlarıyla bir araya gelmeyi uman, ancak sadece TÜSİAD üyeleriyle bir araya gelebilen Kemal Derviş, kriz sonrasındaki performans için işçi ve sendikalara özellikle teşekkür etti. Yakalanan büyüme ivmesinin yeni yatırımlarla değil daha çok kapasite kullanımı ve verimlilikle yakalandığını belirten Derviş, "Kriz ağır bir krizdi. Gerçekten büyük zorluklar çektik ama toplumun tüm kesimlerinin katkısıyla, burada özellikle hakikaten hem işveren hem işçi sendikalarını kutlamak istiyorum" dedi.