OluÅŸturulma Tarihi: Eylül 29, 2003 00:00
Afganistan toprakları, tarih boyunca birçok işgal yaşamış, iç savaşı görmüş. Ancak, asırlar süren bu mücadelelerde Afganistanlı kadınların kaderi hiç değişmemiş. Dul kalmak, yetimleriyle baş başa yaşamak, daha acısı, hem işgal hem de iç savaş yıllarında tecavüze uğramak ortak kaderleri olmuş. Afganistan'da namus anlayışı doğrultusunda ırza tecavüz ve biraz da ona bağlı kan davası, iç savaşın yıllarca devam etmesinde çok önemli bir etkiye sahip olmuş.ŞİBİRGAN ile Mezár-ı Şerif arasındaki bir mola yerinde ak sakallı bir dede ‘‘Bizimkilerin bize yaptığını, Rus gavurları bile yapmamıştı’’ diyor, Rusların namuslarına el uzatmadığını anlatıyor. Daha önceleri diğer etnik gruplara karşı yapılan kıyım ve tecavüzler, Taliban'la beraber daha da artmış. Yakınları öldürülen, eşlerine ve kızlarına tecavüz edilenler de diğer etnik gruplara katılıp silahlanmışlar. İntikam peşinde Peştular'ın kendilerine yaptıklarının aynısını onlara yapmışlar. Derken Afganistan'daki kan ve namus davaları ‘‘kızıl bir kördüğüm’’ halini almış.Seyahatim boyunca, onlarca kadın ve genç kızla konuştum. Sorularıma cevap verirken geçmişe dönüyorlar, o günlerde yaşadıkları acıları tekrar tekrar yaşıyorlardı. Kimilerinin gözleri doluyor, dudakları titriyordu. Kimileri de hem anlatıyor, hem ağlıyordu:‘‘Tecavüzleri yaşamamız, Taliban döneminden çok önceleri başlamıştı. Hatta, asırlardır yaşıyoruz, diyebilirim. Ancak cihad döneminin bitimiyle, yani içsavaşın başlamasıyla mağduriyetimiz daha da arttı. Taliban döneminde ise, ırzına geçilen kadınların, körpecik kızların sayısı çığ gibi arttı. Irza geçenler sadece Talibler miydi? Hayır! Tecavüz olayları, intikam duygularını doğurunca, 'kısasa kısas'lar yaşanmaya başlandı. Öyle bir noktaya gelindi ki, kimin kime ve neden tecavüz ettiği karıştı, büyüdü ve bir noktada anlamını yitirdi... Olanlar ise, hep biz kadınlara oldu!..’’ÖLENLER ŞANSLIYDITaliban döneminde ırzına geçilen bir başka kadın şunları anlatıyordu:‘‘En büyük acılarla tanışmamız, cihad döneminin bitimiyle başladı. Bizler dul, çocuklarımız yetim kalmıştı. Kimsesizdik. Açtık, susuzduk. Sonra, namuslarımız kirletildi. 11, 12 yaşlarındaki kız çocuklarımız, genç kızlarımız kaçırıldı. Yıllar sonra bulduklarımız, bedenen yaşasalar bile son nefeslerine kadar yapayalnız kalmaya, acılarla her an yoğrulmaya mahkûm. Bulamadığımı, hálá yaşayanların hállerini düşünmek bile istemiyorum. Ölenler, en şanslı olanlardı.’’Kızlarıma 2 yıl tecavüz etmişlerTahhar'a bağlı bir köyde bir oğlum ve iki kızımla beraber yaşamaya çalışıyorduk. Eşim, dört yıl önce şehit olmuştu. Öğlen saatleriydi,
yemek yapıyordum. Camdan üç Taliban arabasının geldiÄŸini gördüm. Eve girdiler. Ne varsa topladılar. Kötü günler için sakladığım biraz paramız, birkaç altınımız vardı. Onları da aldılar. Her ÅŸeyimizi arabalarına yüklediler. Bu arada, odalardan birine saklanan 11 ve 13 yaÅŸlarındaki kızlarımı gördüler. Bu sefer onlara musallat oldular. Kızlarımı yerlerde sürükleye sürükleye arabaya bindirdiler. Arkalarından koÅŸtum. Geri çekilmem için ayaklarıma mermi sıktılar. Yapacak bir ÅŸeyim kalmamıştı, yığıldım kaldım.Bir yıl kızlarımın nerede olduÄŸunu öğrenmeye çalıştım. Taliban yıkıldıktan sonra da aramaya çıktım. Onları kaçıran PeÅŸtu'nun Kunduz'daki akrabaları, kızlarımın Sar-i Pul'da olduÄŸunu söyledi. O PeÅŸtu'ya günlerce yalvardım, yakardım. Sonunda, nasıl olduysa küçük kızım Nesime'yi bıraktı. Ama ne yaptıysam büyük kızım Masume'yi geri alamadım. Madem kızımı geri vermiyorsun, o zaman nikáh kıy, dedim. Kabul etmedi, bıçakla üzerime yürüdü, beni tehdit etti. Ne olursa olsun, kızımı onların elinden kurtarmaya karar vermiÅŸtim. Kızımla bir plan yaptık. Allah da yardım etti ve sabaha karşı gün ışımadan sessiz sedasız kaçtık.Kızlarımı kurtardım ama sanki yaÅŸayan ölü gibiler. Her iki kızıma da iki yıl boyunca defalarca tecavüz etmiÅŸler. Hem kaçıran, hem de yanındaki arkadaÅŸları. Åžikáyette bulundum. Kızlarımı kaçıran o PeÅŸtu, tutuklandı. Mahkeme devam ediyor. Taliban dönemi, biz kadınlar için sadece Afganistan'ın deÄŸil, dünya tarihinin yüz karası bir dönemidir.ANNE GÃœLSÃœME'NÄ°N YÃœREK PARALAYAN HÄ°KAYESÄ°Taliban döneminde kadınlar, yanlarına bir ‘‘mahrem’’leri olmadan dışarıya çıkamazdı. Topuklu ayakkabı veya beyaz terlik giyerlerse, Taliban tarafından kırbaçlanıyorlardı. Bir kadın, ‘‘Bayrakları beyaz olduÄŸu için beyaz ayakkabı veya terlik giymek de ağır bir suçtu’’ diyor. Tahhar bölgesinden gelip Åžibirgan Yetim Yuvası'na iki kızıyla sığınan Özbek anne Gülsüme (saÄŸda) ve kızları Masume (solda) ile Nesime'nin yürek paralayıcı hikayesi, Afganistan'da binlerce kadının, genç kızın yaÅŸadıklarından sadece biri. Taliban dönemi, 1999'un ilkbahar ayları, anne Gülsüme şöyle anlatıyor.SÃœRECEKÂ
button